Darbe Komisyonu Raporu çok geniş, bir mutabakat yok. CHP’nin FETÖ karşısındaki duruşu bir sır değil, yani herhangi bir duruş göstermemiştir. Bugün bile gösterdiğini düşünmüyorum. 15 Temmuz’a ‘kontrollü darbe’ diyebiliyorsa CHP, bu FETÖ’ye karşı bir duruş değildir, bir anlamda FETÖ’nün zımnen, dolaylı olarak yanında olmak anlamına gelir. CHP’nin, FETÖ konusunda kafası sürekli karışık vaziyette. CHP, 17-25 Aralık’ta bile FETÖ’ye amansız destek verdi. Yerel seçimlerde ben İzmir’den belediye başkanı adayıydım, korkunç bir işbirliği içinde oldular. Halkoylaması kampanyasında da örtülü destek verdiklerini biliyoruz, bazı organizasyonlara.
Darbenin başladığı saatlerde Dolmabahçe Başbakanlık Ofisi’nden eve gidiyordum. Boğaziçi Köprüsü’nü geçtikten 5 dakika sonra köprünün tutulduğu haberi geldi. Eve de gittim orada planlamaları yaptım. Ben evdeydim ama evde bu iş nedir, ne değildir, kimden kaynaklanıyor, toplum bir açıklama bekliyor. Onu yapmadan önce işin ne olduğunu anlamak gerekiyordu. Evde olmamın sebebini eğer Kılıçdaroğlu’nunkine karşılık olarak söylüyorlarsa bu büyük haksızlıktır. Nerede olacağım? Sokağa çıkıp da orada burada kendi kendime söylenip duracak değilim. Ülkeyi yönetme sorumluluğu taşıyorum. Bir yerde bu krizi, kalkışmayı nasıl bastıracağız, bunun çalışmasını yapacağız. Zaten orada çok durmadık, açıklamayı yaptıktan sonra hemen harekete geçtik. 10 saat boyunca herhalde 190 küsur telefon görüşmesi yaptım gece boyunca. Ben evdeydim, Kılıçdaroğlu evdeydi. Ben evde bir saat kaldım. ‘O eve niye gitti’ de demiyorum. Oraya gideceğine bir meydana da gidebilirdi, hazır orada millet toplanıyordu. Bu tercihi böyle kullandı. Ona karşılık ‘Başbakan da evdeydi’ gibi bir savunma yapmayı doğrusu yakıştıramıyorum ve asla da kabul etmem. Cumhurbaşkanını da bizi de ortadan kaldırırlarsa başarılı olabilirdi. Cenabıhak yardım etti.
Kimsenin rahatsız olacağı bir şey yok. Bizim ilk günden dediğimiz şey bellidir: ‘Asker kılığına girmiş teröristler. Bunlar Türk Silahlı Kuvvetleri’ni temsil etmiyor, bunlar Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, askerin tankını, topunu, helikopterini, uçağını çalan ve bunlarla millet üzerine bombalar, mermiler yağdıran, akıllarını kiraya vermiş katillerdir.’ Bu kadar basit. Kaldı ki çok belirli, emekli olmuş eski TSK mensuplarının, küçük bir grubun köpürtmeye çalıştığı bir konudur. Burada hiçbir zaman Türk Silahlı Kuvvetleri’ni kimsenin hedef alma düşüncesi yoktur.
Bu bir anlamıyla suçun itirafıdır, bir anlamıyla meydan okumadır. Neresinden bakarsanız bakın, bu sadece müşteki olanların değil, milletin tamamının öfkesini kabartan bir tutumdur. Bunun özellikle yapıldığı kanaatindeyim. Maalesef yine o akıl, yeni bir arayış içinde. Bu davaları tartışılır hale getirmek ve bu şekilde bu canileri kurtarabilmeyi ümit etmektedir. Tek tip kıyafet giydirme meselesine gelince, tabii gönlümüz arzu etmez, biz yargılamanın doğal bir şekilde cereyan etmesini bekleriz. Cumhurbaşkanının canına kastediyor, onun aslında göğsünde ‘kahraman’ değil alnında ‘hain’ yazıyor.
Korkacak bir şey yok. İşte görüyorsunuz her gün yeni bir şey çıkıyor. Hem o geceye hem ondan sonra yaşanan yargılama süreçlerine ilişkin. Diyorum ki, ‘Bu örgüt, ilişkileri, yapısı şeffaf olan bir örgüt değil. Kapalı kutu. Dolayısıyla yarın bir gün yargılamalar, süreçler ilerledikçe hepimizi şaşırtan şeyler çıkabilir.
Mutlaka bir gün kalkacak bu olağanüstü hal. Böyle devam edecek diye bir şey yok. Şartlar oluştuğunda kalkacak. Tarih vermek yanlış olur. Prensip olarak, bizim hükümet olarak kararımız, MGK’ya uzatılması yönünde teklif götürmek.
Hürriyet
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...