BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan’ın önceki gün bir TV kanalında yaptığı ‘İşçi-memur ayrımı kalksın, herkes çalışan olsun’ teklifi, işçi ve memur sendikalarında endişe yarattı. Memur sendikalarında, ‘Hükümet, memurun iş garantisini yok edecek’ endişesi başladı. Teklife temkinli yaklaşan memur sendikaları, “İşçi-memur birleşsin” derken, “Memurların iş güvencesini işçilere de mi sağlayacaklar, yoksa memurların iş güvencesini alarak mı işçiye yaklaştıracaklar. Soru işaretleri netleşmeden bu düzenlemeye yanaşmayız” diyorlar.
Başbakan Erdoğan’ın “İşçi-memur ayrımını kaldıralım, herkes çalışan olsun, hodri meydan” açıklaması çalışma hayatını hareketlendirdi. Daha önce de benzer bir konuyu gündeme getiren Erdoğan bu kez açık teklif yaparak, “Ana muhalefet Partisi, ’Memura niye grev hakkı vermiyorsun?’ diyor. Grev hakkı mesele değil ki. Sen bu konuda kararlıysan, ben sana yeni bir teklif getiriyorum, gelin işçi ve memur ayrımını ortadan kaldıralım, bunları birleştirelim, grev hakkını da lokavt hakkını da verelim. Hodri meydan” diye konuştu. Sendikalara dönük olarak da “Biz bunu onlarla da konuştuk ama hayır diyorlar neden, çünkü bazılarının işine gelmiyor. Böyle bir durumda bazı sendikalar kapanacak onun için yanaşmıyorlar” dedi. Başbakan’ın söz konusu teklifi işçi ve memur sendikalarında farklı tepkilere neden olurken, memur sendikaları bu teklife daha temkinli yaklaştı. Mevcut yasalara göre, memur statüsündeki çalışanların işten atılmalarının önünü kapatan ‘iş güvencesi’ bulunurken, işçiler belli hakları verilerek işten atılabiliyorlar. Ancak memurlar da işçilere tanınan ‘toplu görüşme ve grev’ hakkına sahip değiller. Başbakan’ın önerisinin hayata geçirilmesi durumunda her iki statü de ortadan kalkacak ve tümü “çalışanlar” statüsünde birleşecek. Bu durum birçok sendikanın da kapanması durumunu getirecek.
Hükümet güvence vermiyor
Memur sendikalarının endişeleri sürerken, konfederasyon başkanlarıyla 2 yıl önce bir araya gelen Başbakan’ın bu konuyu gündeme getirdiği, ancak memurun iş güvencesi konusunda istenen güvenceyi vermediği belirtildi. Bu nedenle de memur sendikalarının tepkisiyle karşılaştığı ifade edildi. Memur sendikaları, iş güvencesine ilişkin hak kaybına izin vermeyeceğini vurgulasa da, hükümet kanadından memurun endişelerini haklı çıkaracak yorumlar yapılıyor. Hükümet tarafı, “Hem iş güvencesi kalsın, hem de işçinin sahip olduğu toplu sözleşme grev hakkı gibi haklara sahip olalım, diyorlar dünyada bunun örneği yok” yorumunu yaptılar.
Çalışanlar tanımlanacak
Başbakan’ın söz ettiği memur-işçi ayrımının kaldırılabilmesi için öncelikle Anayasa’da değişiklik yapılması gerekiyor. Anayasa’nın ilgili maddelerinde memur-işçi ayrımının kaldırılması, ‘çalışanlar’ tanımı getirilmesi zorunlu olacak. Ardından, Anayasa’da tanımlanan ‘çalışanlar’ tanımına uygun şekilde hem kamu personel yasaları ile sendikalar yasasında ilgili değişikliklerin yapılması gerekecek. Ancak Anayasa değişikliğinin çözülmesi halinde ilgili yasaların Meclis’ten çıkması daha kolay görünüyor.
Memur sayısı azaldı işçi sayısı arttı
SGK verilerine göre memur sayısı, 2002 yılında 2 milyon 372 binken, 2010 yılı Mayıs ayı itibarıyla 2 milyon 220 bin kişiye düştü. Yine SGK verilerine göre 2002’de 6,5 milyon olan SSK’lı çalışan sayısı, 2010’da 9,9 milyona çıktı. Ancak Hükümetin bu yıl 100 bin memur alacağı açıklanmıştı. 2011 yılında da alımların devam etmesi bekleniyor.
Ahmet Gündoğdu
MEMUR-SEN BAŞKANI
‘Demokrasi için siyaset yasağı kaldırılmalı’
Emek ve ekmek mücadelesinde ayrım yapılmasını doğru bulmuyoruz. Bu ayrım yerine hepsini kapsayacak şekilde çalışanlar ifadesi kullanılmalı. Ayrıca, demokratik bir ülke ve katılımcı demokrasi için memurlara siyaset yapma yasağının kaldırılması gerekli. Baktığınızda işçiye, esnafa herkese serbest ama Türkiye’nin okumuş kesimine siyaset yasak. Ancak burada, gözden kaçırılmaması gereken husus; işçi-memur ayrımı kaldırılsa bile; memurların iş güvencesinin tartışılması, tartışılmaya açılmasına karşıyız. Yani, memurların iş güvencesi şimdiki haliyle kalmak şartıyla çalışanlar ifadesine geçilebilir.
Sami Evren KESK BAŞKANI
‘İş güvencemizi kaldırmalarına izin vermeyiz’
Biz memur kavramını zaten kabul etmiyoruz. Memur-işçi ayrımını yapan biz değiliz, bu ayrımı yapan hükümetlerdir. Biz ortak örgütlenmeyi savunuyoruz. Ama, iş güvencemizi tartıştırmayız. Başbakan memurla işçi ayrımı olmasın hepsi çalışan olsun derken, bizim iş güvencemizi kaldırmak istiyorsa buna izin vermeyiz. Ayrıca grev hakkı deyince hemen kamu çalışanlarıyla ilgili lokavt hakkı diyor. Başbakan rastgele konuşuyor. Devletin lokavt halkı olmaz, ne yapacak hastaneleri mi kapatacak örneğin? Yok böyle bir şey.
Salim Uslu
HAK-İŞ BAŞKANI
‘657’nin güvencesi olmaz’
İşçi memurun “çalışanlar” statüsünde birleştirilmesini doğru buluyoruz. Memur zaten hükümetin uzantısıdır. Erk kullanandır. Bürokratla memuru ayırmak gerekir. Ancak birleştirilmeleri halinde, kamu çalışanı da hem bireysel hizmet akdiyle çalışacak hem grev toplu sözleşme hakkına sahip olacak hem de 657 sayılı yasanın eşine az rastlanır güvencesine sahip olacak, olmaz. İşçi memur ayrımı kalkar, herkes çalışan statüsünde birleşir ancak temel haklar ILO normları olur.
Süleyman Çelebi
DİSK BAŞKANI
‘Lokavtı kabul etmeyiz’
Biz tüm emekçilerin ortak ve güçlü olduğu bir çalışma yasasını sahipleniyoruz. Başbakan aklına geldiği gibi konuşuyor. Başbakan bu sözlerle, ‘Ben patron olacağım ve lokavt hakkım olacak’ diyor. Bir defa lokavt hakkını asla kabul etmeyiz. Uluslarararası belgelerde hiçbir yerde lokavt bir hak değildir. Devlet kamu çalışanına lokavt uygulayacak, ne yapacak, okulları mı hastaneleri mi kapatacak. Başbakan önce Avrupa Sosyal Şartı’na koyduğu şerhleri kaldırsın.
Vatan