Yapay Zeka İnsanoğlunu Yendi! 

18 dünya şampiyonluğu ile yaşayan en büyük Go oyuncusu olarak kabul edilen Lee Se-dol ile Google DeepMind tarafından geliştirilen; makine öğrenmesinin bir sonraki aşaması olarak nitelendirebileceğimiz derin sinir ağları tabanlı, öğrenebilen yapay zeka programı AlphaGo arasındaki üçüncü müsabakanın da galibi yapay zeka oldu.

3-0'lık net bir zafer kazanarak hem 1 milyon dolarlık ödülü cebine koyan hem de oynananacak diğer iki maçı formaliteye döndüren AlphaGo'nun bu galibiyeti ile birlikte artık -ne kadar iyi olursa olsun- bir insanın hiçbir şekilde yapay zekanın önünde duramayacağın da 'neredeyse' kanıtlandığını söylersek sanırız abartmış olmayız.


Her ne kadar önceden de örnekleri olsa da, Yapay Zeka'nın geniş kitlelerle ilk tanışması, dünyanın gelmiş geçmiş en iyi satranç oyuncularından birisi olarak kabul edilen Garry Kasparov ile IBM'in yapay zekası Deep Blue arasında 1996 yılında yapılan 6 setlik müsabaka ile gerçekleşmiş ve Kasparov Deep Blue'yu 4-2 yenmişti. Bunun üzerine IBM, Deep Blue'yu geliştirerek 3 dakikada olası 60 milyar hamleyi(!) gözden geçirebilen bir bilgisayara yükseltmiş ve 1997'de yine Kasparov'un karşısına çıkarmıştı. O maçın galibi ise 3.5'a 2.5'luk bir skorla Deep Blue olmuştu. İşte tarihte ilk kez bir bilgisayarın dünya satranç şampiyonunu yenmeyi başardığı bu müsabakalar, yapay zeka tarihinde bir mihenk taşı olarak kabul ediliyor.

Üstelik bugün oynanan bu üçüncü maçı öncekilerden ayıran çok önemli bir detay var. Şöyle ki bundan önceki ilk iki oyunda standart hamleler üzerinden giden AlphaGo'nun bu defa 'Ko' adı verilen açmazların da üzerinden gelebildiği ve uzun vadeli strateji gerektiren kritik hamleleri gerçekleştirebildiği kanıtlandı.

Müsabakanın ertesinde tahmin edebileceğimiz gibi her iki taraf da 'iyi bir oyun oldu vb.' tadında açıklamalar yaptılar. Haliyle hepsini aktarmaya gerek yok ancak DeepMind'ın kurucusu olan Demis Hassabis'in şu yorumunu vermeden geçmeyelim:

Açık konuşmak gerekirse, tam anlamıyla dumur olmuş durumdayım. Ne diyeceğimi bilmiyorum. AlphaGo tek bir saniye içerisinde onbinlerce hamle hesaplayabiliyor. İşte beni asıl şaşırtan Lee Se-dol'un bununla başa çıkabilmesi ve dahası AlphaGo'yu sınırlarını zorlamaya kadar itmeti başarabilmesi. Bu müsabakanın hedefi AlphaGo'nun nereye kadar gidebileceğini görmekti ve Lee'nin inanılmaz zekası ve yeteneği bunu bize sağladı.

Kalan iki maç ayın 13 ve 15'inde oynanacak. Artık tek merak edilen şey Lee'nin bir galibiyet alıp alamayacağı ki mevcut durumu düşünürsek tek bir galibiyet dahi inanılmaz bir başarı anlamına geliyor.

Evet; son olarak da önce Go hakkındaki klasik görsel altı bilgilendirmemizi paylaşalım ve akabinde de daha derine inmek isteyen okurlarımız için bağlantıları aktaralım:


Go, beyaz ve siyah taşlarla 19*19 ebatlarındaki goban adı verilen tahta üzerinde oynanır. Oyuna siyah taraf, taşlarından birisini tahtadaki herhangi bir yere yerleştirerek başlar ve ardından sırayla bu yerleştirmeler devam eder. Yerleştirilen bir taş -esir alınmadığı sürece- sabit kalır. Tüm taşlar aynı değere sahip olduğundan hareket kabiliyetleri de aynıdır. Oyun sonunda en çok alana sahip olan oyuncu oyunu kazanmış olur. Velhasıl teorik olarak kolay gibi görünse de pratikte işler bambaşka. Çünkü inanılmaz derecede karışık bir oyun. Şansa hiç yer bırakmamasının yanında çok fazla hamle olasılığı ve buna paralel envai sayıda farklı strateji imkanı var. Kısacası yazmakla anlatılacak bir oyun değil. Şu örneği versek sanırız gözümüzde şekillenir: Satrançta ilk yarım hamle için (yani taraflardan birisinin hamlesi) 20 olasılık , ikinci yarım hamle için 20, tam hamle (bir beyaz bir siyah) içinse 400 olasılık vardır. Go oyununda ise ilk taş (siyah) için 361 olasılık , ikinci taş (beyaz) için 360 olasılık, toplam 129.960 olasılık vardır. Hamle çeşitliliği o kadar çoktur ki bir go oyuncusunun ustalaşma evresi ömrünün sonuna kadar sürebilir.
yenişafak