Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suudi Arabistan'ın El-Arabiya kanalına verdiği mülakatta, Suriye'deki olaylara değinerek, "Şu anda tabii ki bizim asıl derdimiz şu: Acaba Suriye'deki bu kanı nasıl durdururuz, nasıl bir ateşkes sağlayabiliriz?" dedi.
Terör örgütü DEAŞ'ın Türkiye'deki saldırılarına ve bu örgütle mücadeleye değinen Erdoğan, "Ayrıca da tabii DEAŞ denilen bir terör örgütü var. DEAŞ denilen bu terör örgütüyle de mücadelemiz sürüyor. Tabii bu süreç nerede başladı? Bu süreç DEAŞ'ın Cerablus'tan Gaziantep'e bir düğün merasiminde yaptığı canlı bomba saldırısıyla 56 vatandaşımızı, çocuk, yaşlı, kadın, erkek demeden maalesef öldürmesiyle bu süreç hızlandı. Bu olayın ardından biz Özgür Suriye Ordusu'yla beraber Cerablus'a girdik." şeklinde konuştu.
Sürecin ayrıntılarına dair Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ve güneyde Dabık kasabası. Dabık'ı bu noktada boşaltmamız gerekir dedik, DEAŞ biraz direndi, Dabık da boşaltıldı. Şimdi geldiğimiz nokta El-Bab. El-Bab'da yoğun bir mücadele sürüyor. Öyle zannediyorum ki şöyle birkaç gün içerisinde El-Bab da temizlenmiş olacaktır. El-Bab temizlendikten sonra hedef Münbiç’tir. Çünkü Münbiç Araplara ait olan bir yerdir. Orada YPG var, orada PYD var, onların orayı boşaltması gerekiyor."
Bu noktada Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinin desteğine ihtiyaç duyulduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tabii burada özellikle başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkelerinin de ciddi desteğine ihtiyacımız var. Bunu niye söylüyorum? Öncelikle büyük bir mülteci krizi var. Nerede bu insanlar? Bu insanların büyük bir kısmı Türkiye'de; Şu anda 2 milyon 800 bin Suriyeli kardeşimiz bizde. Çadırlarda, konteyner kentlerde, Türkiye'nin değişik vilayetlerinde şu anda biz kendilerini misafir ediyoruz. Tabii bunu biz yeterli bulmuyoruz. Diyoruz ki Suriye'nin kuzeyinde Cerablus ile El-Rai arasında güneye doğru şöyle bir 30-40 kilometre, bu bölgede bir terörden arındırılmış güvenli bölge ilan edelim."
Terör örgütü "DEAŞ'ın bazı devletlerin dostu" olarak görünmesi yönündeki soruya Erdoğan, "Önce bir defa şunu tespit etmemiz lazım. DEAŞ İslam'la alakası olmayan bir terör örgütü. Bunu bileceğiz. El Kaide'den koparak ayrı bir örgüt olarak ortaya çıktığı andan itibaren, tüm bunları hep birer terör örgütü olarak değerlendirdim. Bu bir terör örgütüdür, bunun İslam'la alakası yoktur. İslam adına hareket ettiğini iddia etmesi bizi ilgilendirmez; çünkü bunların yaptıklarının İslam'da yeri yok." yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, El- Arabiya kanalına verdiği mülakatta, FETÖ'nün 15 Temmuz başarısız darbe girişimini de değerlendiren Erdoğan, "Bizim milletimiz, 15 Temmuz'daki o hain, zalim darbe girişimini gerçekten o samimi duruşuyla, o inançlı duruşuyla, adeta şehadete yürüme aşkıyla, sevdasıyla püskürttü." dedi.
Erdoğan, Müslüman Kardeşler Teşkilatına ilişkin olarak da şunları dile getirdi:
"Ben o konuyla ilgili olarak da söylüyorum; ben İhvan-ı Müslimin’i bir terör örgütü olarak görmüyorum. Çünkü İhvan-ı Müslimin silahlı bir örgüt değildir. İhvan-ı Müslimin bir düşünce örgütüdür."
Erdoğan, Türkiye'deki laiklik anlayışının İslam dünyasında uygulanabilirliğine ilişkin, "Bize de tabii geçmiş yıllarda laikliği, ladinilik diye, dinsizlik diye anlattılar. Ama biz şu anda partimizdeki tanımına bunu koyduk, dedik ki: Laiklik devletin bütün inanç gruplarına eşit mesafede olmasıdır ve bu inanç gruplarının inancını güvence altına almasıdır. Bu tanım bizim ülkemizde de çok kabul gördü." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yani laik devlette her inanç grubu inancını rahatlıkla yaşayabileceği gibi, hatta ateistler de ateistliğini yaşayabilir. Bunlara karşı kalkıp da ben laik bir devletim, dolayısıyla size gereğini yaparım, vururum, asarım, keserim, böyle bir şey olamaz." ifadelerini kullandı.
"İddialıyız, biz şu anda Batı'nın çok daha önünde olan bir ülke konumuna geldik." diyen Erdoğan, sürekli farklı etkinliklerin içinde yer aldığını belirterek, şöyle devam etti:
"Şu anda başlattığımız adet de var, bu aslında geçmişte de vardı, Osmanlı'da vardı. Mesela huzur dersleri diye bizim bir çalışmamız vardır. Ayda bir biz herhangi bir konuda bir ilim adamına biz bir ders verdiririz, ondan sonra o dersi müzakere ederiz. Ve buna benim yakın çevremdeki mesai arkadaşlarım katılır, hatta bazıları da aileleriyle katılır."
Her hafta muhtarlarla yaptığı görüşmelere de değinen Erdoğan şunları kaydetti:
"Ve bütün bunlarla beraber tabii benim bir de çok farklı bir alışkanlığım var, o da şudur: Bizde biliyorsunuz muhtarlık müessesesi vardır ve muhtarlar seçimle gelir. Ve her hafta 400-450 muhtarı davet ederim ki Türkiye'de 50 bini aşkın muhtar vardır. 400-450 muhtara hitap ederim, konuşurum, ondan sonra bu muhtarlarla yemeğimizi yeriz, yemeğimizi yedikten sonra da kendilerinin tek tek elini sıkmak suretiyle hediyemi de verir kendilerini uğurlarım."
"Tabii bizim şimdi bizim çok daha önemli bir adımımız daha var inşallah, şu anda çok amaçlı büyük bir sergi salonunun da içinde yer alacağı bina inşa ediyoruz. İnşallah şöyle 1-1,5 sene içinde bitecek" diyen Erdoğan konuşmasını şöyle tamamladı:
"Onun yanında da 5 milyon cilt kitap kapasitesi olan bir Cumhurbaşkanlığı Kütüphanesi inşa ediyoruz, o da devam ediyor."
AA
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...