Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Türkiye Diyanet Vakfı Kadın Aile ve Gençlik Merkezi (KAGEM) tarafından düzenlenen programda "İslam-Batı İlişkilerinde Dün, Bugün ve Yarın" konulu konferans verdi.
Konferans, Kur'an-ı Kerim tilaveti ve Arif Nihat Asya'nın "Dua" şiirinin okunması ile başladı.
Kalın, konferansta yaptığı konuşmada, İslam-Batı ilişkilerinin bin yıldır gündemde yoğun bir şekilde yer aldığını, meselenin kökünün, İslam'ın tarih sahnesine çıktığı 7. yüzyıla kadar gittiğini ifade etti.
İslam-Batı ilişkileri tarihinin, uzun bir döneme yayılan karmaşık, çok yönlü ve çok boyutlu bir yanı olduğunu vurgulayan Kalın, "İslam-Batı ilişkileri tarihinin sadece savaşlardan ibaret olmadığını bizim de kavrayıp kabul etmemiz gerekiyor. Elbette tarih boyunca birçok savaşlar, çatışmalar olmuştur ama bu tarihi sadece savaşlara indirgemek, sadece askeri bir tarihe indirgemek büyük bir hata olur. Bu tarih içinde kültür var, sanat var, seyahat var, hepsinden önemlisi insan var, coğrafya var. Bu nüansları kavramamız aynı zamanda bizim İslam-Batı ilişkileri tarihine daha interdisipliner bir açıdan bakmamızı da zorunlu kılıyor." ifadelerini kullandı.
Kalın, Batı'nın İslam'a yönelik algısında üç tutumunun öne çıktığını, üç tehdit algısının bu tarihi şekillendirdiğini, bunların "teolojik tehdit algısı", "siyasi ve askeri tehdit algısı" ile "kültürel tehdit algısı" olduğunu anlattı.
Günümüzde İslam coğrafyasının büyük badirelerle büyük sıkıntılarla karşı karşıya olduğuna dikkati çeken Kalın, şunları ifade etti:
"Mezhep savaşlarından iç savaşlara, ekonomik sorunlardan siyasi meselelere kadar büyük sorunlarla karşı karşıyayız. Maalesef bunun en büyük maliyetlerinden bir tanesi, bugün İslam dünyasının dünyaya söyleyecek sözünü unutmuş olması. Kavga, siyasi ve iktisadi alanda o kadar sert devam ediyor ki bizim ulemamız, entelektüellerimiz, sanatçılarımız, dünyaya söyleyecek bir sözü olduğunun çoğu zaman farkında değil. Farkında olup bir gayret gösterdiği zaman da binbir engelle karşılaşabiliyor. Ama 12. ve 13. yüzyıllara baktığımız zaman bunu adeta elinin tersiyle iten bir ilim, fikir, irfan, ahlak hareketinin olduğunu görüyoruz. Bunu da bizim bugün tekraren hatırlamamız ve birbirimize mutlaka hatırlatmamız gerekiyor."
"Batılılar Türkleri, İstanbul'un fethinden dolayı hiçbir zaman affetmediler"
Günümüzde Türkiye'nin AB üyeliğiyle ilgili tartışmaların İslam-Batı ilişkilerinden bağımsız olmadığını belirten Kalın, İslam dünyasından birçok insanın bu meseleyi, ''Acaba Batı bize nasıl bakıyor, Avrupa bize nasıl bakıyor?" zaviyesinden gördüğünü belirtti.
Türkiye'nin AB üyeliğinin, 50 küsür yıldır devam eden bir serüven olarak inişli çıkışlı birçok aşamadan geçtiğini ve bugünlere geldiğini dile getiren Kalın, şöyle konuştu:
"Nedir engelleyen ya da neticelendiği zaman ne tür sonuçlar alacağız? diye meseleye baktığınız zaman İslam-Batı ilişkilerinin uzun tarihine yayılan birçok konunun olduğunu görüyoruz. İstanbul'un fethi, özellikle Ortaçağ ve modern dönemdeki Avrupalı düşünürlerin, tarihçilerin hafızalarında derin izler bırakan konulardan biridir. Bu manada beklenmedik bir hadiseydi Avrupalılar için, Bizans için İstanbul'un fethi ve bu fethin şokunu uzun bir süre de atlatamadılar. Aslında Batılılar Türkleri, İstanbul'un fethinden dolayı hiçbir zaman affetmediler."
"Cenevre'deki Kıbrıs müzakerelerini zamanlama açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusunu yanıtlayan Kalın, Cenevre'de bir dizi görüşme yapıldığını, bu görüşmelerin, yaklaşık 20 aydır devam eden Kıbrıs görüşmelerinin zirve noktası olduğunu vurguladı.
Görüşmelerde belli konularda önemli mesafeler alındığını, belli konularda da görüşmelerin devam ettiğini aktaran Kalın, şöyle devam etti:
"O yüzden şimdi 18 Ocak'ta uzmanlar düzeyinde yeni bir toplantı yapılması için karar alındı ve evvelsi gün de heyetler Cenevre'den ayrıldılar. Biz sürecin geleceği konusunda olumlu ve umutluyuz. Burada iki kesimli, iki toplumlu, iki devletli bir yapının kurulması, siyasi temsil ve eşitlik ilkesinin korunması şartıyla Ada'da bir çözüm bulunması şüphesiz mümkündür. Yaklaşık yarım asırdan fazladır devam eden bu meselenin artık adil, kalıcı ve sürekli bir çözüm ile sonuçlandırılması, Ada için de bizim için de Yunanistan için de çok önemli kazanımlar getirecektir ama Türkiye olarak Ada'daki Kıbrıs Türkleri olarak bizim bahsettiğim ilkelerden de vazgeçmemiz mümkün değil. Müzakereler devam edecek, umarım önümüzdeki günlerde, haftalarda olumlu neticeler alma imkanı olur."
Anayasa değişikliği teklifine ilişkin bir soruyu yanıtlayan Kalın, "Bu anayasa değişikliğiyle Türkiye'de yeni bir yönetim modeline geçilecek. Bununla ilgili Türkiye'de de Batı'da da tartışmalar var. Ben Batı'daki tartışmaların çok ön yargılı ve tarafgir olduğunu görüyorum. Bunun işte 'bir otoriterleşmeye, tek adamcılığa götüreceği, demokratik denetim mekanizmalarının ortadan kalkacağı'na dair birtakım propagandist şeyler konuşuluyor. Halbuki işin gerçeği böyle değil." dedi.
AA
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |