Doğu toplumları hep karizmatik liderlerin peşinden gitmiştir. Batı toplumlarının aksine siyasi figürler hayatımızın en merkezinde, siyaset gündelik mevzularımızın vazgeçilmezi olunca bu hikayelerin sürükleyicileri, yani liderler, tüm eksikliklerimizin yerine koyduğumuz-koyacağımız ikameler, yüceltme duygusunun özneleri halini alıyor doğal olarak.
İşte; içine girip, ona ait olup, bir parçası haline gelip bireysel güçsüzlüğümüzü güce, başarısızlığımızı başarıya, eksikliklerimizi o yapının içinde tamamlamaya soyunurken “en karizmatik lider”in seçilmesi, içgüdüsel bir tavır alışa dönüşüyor.
Tüm bunlara bir de son yıllarda parlayıp sönen dünyadaki karizmatik liderlerin yükseliş akımlarını ekleyin.
İşte onca hatasına rağmen desteği bir türlü sönmeyen Recep Tayyip Erdoğan gerçeği, bu “ait olma hissi” ile yakından ilgili.
TAYYİP ERDOĞAN VE KOPYA TAYYİPLER!
Düşünün…
Öyle bir karizma ki, 20 yıldır etrafında ne varsa eritip bitiriyor.
Öyle bir karizma ki; kıta sahanlığında hiçbir güç yeşeremiyor.
Öyle bir karizma ki; rakipleri siyasi programları ya da vaatleri ile değil, karizma yarışı ile öne geçmekten başka bir yöntem düşünemiyor.
Öyle bir karizma ki; binlerce, belki milyonlarca “kopya Tayyip”ler oluşmuş durumda. Bir birim amiri de sıradan bir okul müdürü de, herhangi bir kurumda şube müdürü de kendi küçük gerçekliğine bakmadan bu ülkenin nereden baksanız yüzde 50’sinin desteğini almış, 20 yıldır ülkeyi yöneten, ağzından çıkan her sözün kanun olduğu ülkenin cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gibi davranmaya çalışıyor.
HİKAYE DEĞİŞTİ…
İşte tam da bu noktada…
Hep böyle geldiği için hep böyle gideceği düşünülürken bir şeyler oluyor.
Olan şey şu: bir kural devreye giriyor. O kural diyor ki; bir şey doyma noktasına geldikten sonra artık marjinal fayda azalan oranda artmaya başlar.
Yani?
Yanisi şu: yıllardır karizması ile koca bir kütleyi ve kitleyi peşinde taşıyan karizmatik lider o karizmayı o kadar baskın bir unsura çevirdi ki…
Ve karizma açı millet o karizmadan o kadar beslendi ki… Artık karizma yorgunluğu oluştu.
Amiyane tabirle karizmadan böö geldi.
EKREM İMAMOĞLU’NUN HESAP HATASI
Bugün Ekrem İmamoğlu’nun kendine atfettiği sözde karizma ile en yapılamayacak hataları yapıp bir de üste zeytinyağı gibi çıkabilecek kadar rahat olmasının, karizma yorgunu vatandaş tarafından artı şekilde itici bulunması bundan.
Sanıldı ki; Erdoğan’ı, Erdoğan taklidi karizmayla alt ederiz. İşte bunu sanan siyaset mühendisleri karizma yorgunluğu değişkenini hesap enstrümanlarından biri olarak görmedikleri için hata yaptılar.
Baksanıza…
Ortaya hiçbir karizma koyma çabasında olmayan, mütevazi, kavga etmeyen, sadece iş yaparak var olan Mansur Yavaş onca medya desteğine, trol ordusuna ve İstanbul gücüne rağmen İmamoğlu’na her kamuoyu araştırmasında en az 10 puan fark atıyor.
VATANDAŞIN GÖRDÜĞÜNÜ KARAR VERİCİLER GÖRMEYECEK Mİ?
Sıradan vatandaş o soruyu soruyor, yanıtını veriyor ve tercihini belli ediyor.
Ama o soruyu sorması, yanıtını vermesi ve tercihini belli etmesi gereken asıl yer Millet İttifakı’nın karar vericileri.
O soru da şu: Aslı oradayken, Erdoğan’ın kötü bir kopyası olmaya çalışan birini alternatif olarak, ki o kopyanın beceriksizliği de defalarca ortaya çıkmışken, öne sürmek kime ne kazandırır?
Vatandaşın gördüğünü karar vericiler görmeyecek mi?
O eski reklamda da dediği gibi; her taklit aslında aslına bir övgü değil mi?
İnsani reflekstir. Hastalanınca ilaç, güçsüzleşince vitamin hapları falan alır, kendinizi toparlamaya çalışırsınız.
Şimdi aşırı doz karizmadan yorgun düşmüş bir milletin sahici bile olmayan bir karizmatik bir figüre mi gider yoksa karizma gibi bir derdi olmayan, kendini sadece işi ile, samimiyeti ile var eden bir siyasi figüre mi?
Yanıt açık değil mi?
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...