TV 8 Türkiye’nin Cehalet Üssüdür, Şaşırmayın! 

Bugün TV 8 ekranlarında sergilenen utanç verici bir cehalet örneği herkesin diline düştü.

Mevzu şu: TV 8’in magazin kritik programı Aramızda Kalmasın sunucularından Funda Özkalyoncuoğlu Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna kitabındaki Madonna’nın günümüz pop ikonu Madonna’yı anlattığını sanması üzerine yaptığı utanç verici analiz.

TV 8’de Kürk Mantolu Madonna cehaleti

Dedi ki Özkalyoncuoğlu kitabı yorumlarken: “Madonna’nın hayatı bizim için enteresan olabilir; aşkları, ilişkileri falan…” Özkalyoncuoğlu saçmalamalara bu şekilde devam ederken programın diğer sunucularından Jess Molho’nun kitabın 1943’te basıldığını söylemesi üzerine “Madonna var mıydı o zamanlar” diye bir de kendi cehaletine kapak yaptı.

Sonrası malum. Sosyal medya alemi bu malzemeyi kaçırmadı ve geyiğin dibine vurdu, TV 8’in, o sunucuların derin cehaleti yerden yere vuruldu.

Olay bu. Peki; buna kim neden şaşırdı? TV 8 ekranlarında böylesi bir cehaletin ortaya serilmesi şaşırtıcı mı? Eğer bu soruya yanıtınız evet ise, ya toplumsal hikayeyi okumaktan acizsiniz ya da dünyadan haberiniz yok.

Vasatın Hükümranlığı ya da TV8 Gerçeği

Bakın… Bu memleket uzun süredir vasatın hükümranlığına teslim. Yok, o miladı AK Parti ile alıp o amansız muhalif duygularınızı tatmine kalkmayın. Bu; çok uzun bir zamanın öyküsü. Dilerseniz Neo-Liberal politikaların başlaması ile birlikte alabilirsiniz ki, bu bizi daha başka bir öyküye götürür. O yüzden o milat mevzusunu kapatıp vasatın hükümranlığının kurulması öyküsünde TV 8’in cehalet sergisinin yerine dönelim.

TV 8’in patronu Acun Ilıcalı memleketin bir numaralı vasat taşıyıcısı, yayıcısı ve dolayısıyla yayıncısı olarak kendi segmentinde rakipsiz hale geldi. Çökmüş bir kanalı alıp tematik bir kanal haline getirip o tematik kanalı zirveye oturtması, kanalın oturduğu ana temanın vasat olmasıyladır ki, bu anlamda Acun Ilıcalı vasatın hükümanlığı öyküsünün hem sonucu hem de en önemli sebeplerinden biridir.

Acun Ilıcalı Sebep mi Sonuç mu?

Sonucudur çünkü, vasat zaten hükümran olma yolunda ilerlemeseydi, Acun Ilıcalı o temayla kanalını tutturamazdı. Artık en önemli sebebidir çünkü; 7/24 istisnasız tüm programları/yapımları vasatı yerleştirmek, yaymak, yaşatmak mantığı ile yapılmaktadır ve bunda son derece de başarılıdır.

İçinde hiçbir yetenek bulunmayan yetenek yarışmaları, tüm detonelerin toplandığı ses yarışmaları, meşhur olmak için her şeyi yapmaya hazır kızları pazara hazırlayan sözde stil yarışmaları, bir şekilde kendini göstermek isteyen hırs küplerinin ve/veya sönmüş yıldızların parlatıldığı hırs yarışmaları… En nihayetinde öyle ya da böyle yarışma yarışma yarışma… Ama hepsi de zekaya, bilgiye, birikime, asgari düzeyde terbiyeye ya da görgüye ihtiyaç duymadan sadece kazanma odaklı yarışmalar.

TV 8 Yarışmalarından Geriye Kalan

Siz sadece birileri birilerini alt ederken zevkle izliyorsunuz ama hiçbir yarışma sadece yarışma değil. Hepsi; bir şekilde kazanmak için her şeyin mubah, bilginin hikaye, sonucun tek gerçek olduğunu bilinç altınıza yerleştiriyor. Kalan üç beş boşluğa da o yarışmaların kritiklerinin yapıldığı devam programları yerleşiyor ve TV başından kalkıp uyuşukluğunuz açıldığında hepsinden geriye aslında hiçbir şey kalmazken o bilinç altı kalıyor.
Ki o bilinç altı; bilginin, erdemin, asgari nezaketin yok sayıldığı derin bir cehalet kalıyor.

Cehalet yayıcısı kanalın cahil programcıları

Bu cehaleti entelektüeller ekrandan size taşıyacak değil doğal olarak. Funda Özkalyoncuoğlu da, Deniz Akkaya da, Jess ya da türevleri de o yüzden TV 8’in ekran yüzleridir ve bu yüzlerin Kürk Mantolu Madonna’yı pop ikonu Madonna sanması bu anlamda eşyanın tabiatına uygundur.

O yüzden… Şaşırmayın. Eğer gerçekten de siz buna şaşırıyorsanız, TV 8’in hedef kitlesi olmuşsunuz demektir ki, bu durumda diyebileceğimiz tek şey geçmiş olsundan başka bir şey değildir.