Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda torba tasarının görüşülmesi sırasında Soma'daki işçiler, vefat edenlerin yakınları ve çalışan ocakların durumuyla ilgili bilgi verdi.
Soma'nın bir istismar aracı olmadığı konusunda gerek iktidarın gerekse muhalefetin bir uzlaşı içerisinde bulunduğunu ifade eden Yıldız, kanunu çıkarırken de konuşurken de bunlara dikkat edildiğini kaydetti.
Yıldız, Soma'da 301 işçinin vefat ettiğini anımsatarak, mevcut mevzuat gereği 254 sigortalının hak sahibinin gelir aylık bağlama işlemlerinin tamamlandığını bildirdi. İşlemleri sonuçlanan bazı hak sahiplerinin hem gelir hem aylık, bazılarının ise sadece gelir bağlama işleminin yapıldığını belirten Yıldız, şöyle devam etti:
"254 hak sahibine gelir, 253'ü eş olmak üzere 377'si çocuk olmak üzere toplam 630 hak sahibine ve 234 hak sahibine de yine 243'ü eş ve 345'i çocuk olmak üzere 579 kişiye aylık bağlanmıştır. 9 sigortalının hak sahibine sigortalıya ait olan mevcut mevzuattaki 5 yıl ve 900 günlük aylık bağlama koşulları oluşmadığı için ve 13 sigortalının hak sahibine ise, sigortalının hizmetlerine ilişkin prim borcu olduğundan dolayı aylık bağlanamamıştır. Bir gün dahi sigortalı olsa ve önceden Bağ-Kur prim borçlarıyla alakalı kalemler olsa dahi yapacağımız bu düzenlemeler bu haklardan yararlanmanın önünü açmış olacak. 45 sigortalının gelir aylık almaya müsait bir durumda hak sahibi olarak sadece anne ve babası bulunduğundan anne ve babalarının gelir aylığı hak kazanıp kazanamayacakları tespitinden sonra gelir veya aylık bağlama işlemleri sonuçlanacak."
"İstismar edilmesine müsaade etmeyelim"
Yıldız, Soma'da yaklaşık 15 bin 500 kişinin direk veya dolaylı asıl veya türev şeklinde orada hizmet gördüğünü ifade ederek, İmbat madencilikte, kazanın olmadığı şirkette yaklaşık her 3 işçiden 2'sinin faaliyetine devam ettiğini, yaklaşık 2 bin 800 civarında kişinin çalıştığını söyledi.
Bu çalışma işinin tanımlanması gerektiğini vurgulayan Yıldız, şunları kaydetti:
"Orada yakınını, arkadaşını kaybedenlerin çok etkilendiğini kabul etmemiz lazım. Fakat şu genel havanın oluşturulması Soma'ya yapılan bir haksızlık olur. Sağlığı müsait olmayanların çalışmaya gitmemesi çok tabii ve normal ama 'ben orada çalışmak istiyorum, şu anda müsaitim' diyenlerin çalışması, tabii o şekliyle normal. Bunların her birisini ayrı kaplara koymamız lazım. İşlerine giden işçilerin bir kısmının servisten indirilerek 'siz de çalışmaya gitmeyeceksiniz' denmesini ben tabii ve doğru bulmam. Eğer amacımız orada iş hayatının tamamen durmasını sağlamaksa, bunun için bu kadar uğraşmaya gerek yok. Ama amacımız hep beraber oradaki istihdamı işçi sağlığı ve iş güvenliğiyle beraber sağlamaktır. Bu şartlara uyuyorsa oradaki işletmeler devam eder, uymuyorsa oradaki işletmeler devam etmezler. Ama bunu genel bir çalışmamaya dönüştürmek hatta 'siz zaten çalışsanız da çalışmasanız da bu maaşı alacaksınız' demek oranın istikbaliyle oynamak anlamına geliyor. Buna iktidar, muhalefet ayrımı yapmaksızın aynı üslupla yaklaşmamız lazım."
Ocakların durumu
Yıldız, iş müfettişlerince Işıklar yeraltı ocağında eksikliklerin tamamlanması için üretim faaliyetlerinin durdurulduğuna işaret ederek, 13 Mayıs'tan bu tarafa onların zaten çalışmadığını, eksiklikler giderilinceye kadar da çalışmayacağını söyledi. Yıldız, şunları söyledi:
"10 gün mü olur, 30 gün mü olur, 50 gün mü olur, oradaki yapılacak çalışmalar. Şimdi şirket bu eksikliklerin telafisi için işçileri çalışmaya çağırıyor. Buraya onlarca telefon 'bizi çalışmaya çağırdılar.' Sizi üretim için mi çağırdılar? 'Tam bilmiyoruz.' Üretim yaptırmak isteseler bile yapamazlar, yasak şu anda yapamazlar. Oradan bir kilo, bir ton kömür çıkaramazlar. Sonra 'evet üretim yaptırmak için değil, ama bizi çağırdılar.' Peki bu eksiklikler nasıl telafi edilecek? İşçiler oraya gidecekler ve yine çalışma şartları dahilinde o eksiklikleri gidererek, ocak çalışmaya girecek. Biz 'hiç kimse oradaki eksikleri telafi etmek için girmesin ama eksikler de telafi edilsin' dersek böyle bir şey mümkün değil. Atabacası yeraltı madeninde de üretim yapılmıyor. Yine iş güvenliği tedbirleriyle alakalı ve su atımıyla ilgili. Bırakıyorsunuz yangın çıkabilir, gaz ve su seviyeleri yükselebilir. Bıraktığınız yerde kalmaz ocak. O yüzden zamanın lehinize mı yoksa aleyhinize mi çalışacağını çok iyi tespit etmeniz lazım. Bizim oradaki ocaklardan vazgeçmemiz en kolayını tercih etmemiz anlamına gelir. Vazgeçilebilir. Diyelim ki Atabacası'nda 200 bin ton, çizdik üzerini kardeşim. Kömür derdimiz yok bizim orada. Peki Eynez de ne kadar var? Yaklaşık 6 milyon ton. Onun da üstünü çizdik. Değeri ne kadar 300 milyon lira. Ondan da vazgeçtik. Eğer orada işçi sağlığımızla, iş güvenliğiyle, çalışma koşullarıyla alakalı şartlar oluşmayacaksa veya oluşamıyorsa veya telafi edildiği halde iş müfettişleri 'hayır, burada bu şartlar hala oluşmadı' diyorsa, biz o her iki ocağın da anlaşmalarını sözleşmelerini feshederiz. Çok açık ve net. Bizim kömür kaygımız orada yoktur. Bizim kaygımız falan kalmadı. Biz o ocaklar adam oluyorsa tabiri caizse olacaklar, olmuyorlarsa da biz o şirketlerle, ocakların devamının risk taşıdığına inandığımız her an sözleşmelerini feshedeceğiz."
İşçilerin dilekçeleri Komisyonda
Soma’da meydana gelen faciadan sonra Ankara’da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bazı bakanlar ve Meclis’teki siyasi partilerle görüşen 9 kişilik heyetin içinde yer alan madenciler, kendilerine verilen sözleri hatırlatmak için Plan ve Bütçe Komisyonu’na dilekçe yazdı. CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, kendisine ulaştırılan dilekçeyi komisyona gönderdi.
Madenciler Eren Malkoç, Engin Sal, Ahmet Arslanbey, Mehmet Fen, Tevrat Çün, Arif Şengül ve Çetin Esmer imzasını taşıyan dilekçede, işçilerin kendilerine verildiğini belirttikleri 15 maddelik sözler yer alıyor.
aa
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...