Ciddi sağlık etkileriyle çok hızlı gelişen domuz gribi hakkında halk arasında gereksiz korkular, yanlış anlaşılmalar ve yanlış bilgilendirmeler yaşanıyor.
Domuz gribi (y ada resmi adıyla yeni H1N1) ortaya çıktığı ilk günlerde çok hızlı yayılmaya başlamıştı. Ancak, hastalığa yakalanan birkaç kişi ciddi şekilde rahatsızlanınca alarm verildi. Hiç kimse virüsün ilk başladığı yerde insanlara nasıl bulaştığı hakkında kesin bir şey söyleyemiyor. Howstuffworks isimli site, domuz gribi hakkındaki 4 efsanenin arkasındaki doğruları anlatıyor:
1- Maske takmalı mıyım?: Sokakta insanların taktığı birçok yüz maskeleri, büyük ihtimalle solunum yolu hastalıkları ya da bağışıklık sistemindeki eksiklikten dolayıdır. Eğer domuz gribine yakalanırsanız ve seyahat edecekseniz, diğer insanlara yakın duracaksanız, grip maskesi takmalısınız. Domuz gribi değilseniz ve domuz gribi olan bir kişiye bakıyorsanız maske takmak isteyebilirsiniz. Ancak, o kişiyle yakınlığınız bittikten hemen sonra maskeyi yok etmeniz gerektiğini bilin. Aynı maskeyi defalarca takar ya da ellerinizle maskeye dokunursanız, size de bulaşma ihtimali yüksek olur. Hastanede ya da sağlık ocağı gibi sağlık kuruluşlarında çalışıyorsanız ve grip belirtisi olan hastalarla temasta bulunuyorsanız, maske takmak iyi fikir. Hastaneye gittiğinizde bekleme odasında beklerken de maske takmak isteyebilirsiniz.
Maske takmak domuz gribine yakalanmaya karşı güvenlik sağlamıyor. Bir süre sonra, maskeler rahatsızlık vermeye başlıyor. Bunun yerine sık sık ellerinizi yıkayın ve gözünüze, ağzınıza ya da burnunuza dokunmaktan kaçının.
2- Domuz gribi laboratuarda hazırlanan bir virüstür: Bazısı virüsün genetik yapısının çok özel olduğuna ve bunun laboratuarda hazırlandığına inanıyor. Avustralya Devlet Üniversi'nden emekli bir virüs bilimcisi olan Adrian Gibbs, virüsün laboratuar ortamında yaşanan bir kaza sonucu yayılmış olma ihtimalinin bulunduğunu söyledi. Eğer bu hasır altı edilseydi ya da görmezden gelinseydi, Gibbs'in iddiaları domuz gribinin kaynağı hakkında şüphe için neden olabilirdi. Buna rağmen, Dünya Sağlık Örgütü, iddiaları araştırdı ve birçok farklı profesörden, uzmandan ve ilişkili acentelerden analizleri dinledi. Örgüt, domuz gribinin doğal bir mutasyon olduğunu ve laboratuarda üretilmediğini açıkladı.
3- Tüm aldatıcı reklamlara değmez: Daha önce SARS, kuş gribi ve şimdi de domuz gribi? Boşuna kuru gürültü olmadı mı? Böyle düşünmekten çekinmeyin. Domuz gribi 2009 yılında yaygın grip virüsünden daha az ölüme neden oldu. Şu anda ölüm oranı düştü, birçok insan hastalığa yakalanmıyor. Diğer yandan, Dünya Sağlık Örgütü, Haziran ayında domuz gribini "pandemik" olarak etiketlendirdi. Durmaksızın çıkan haberler ve bilgiler karşısında uzmanlar, üreticiler ve yayıncılar 24 saatlik haber çarkını geçersiz haberlerle doldurma ihtiyacı gördüler. En kötü senaryo, virüsün değişime uğrayacağı, daha bulaşıcı olacağı ve ilaçlara karşı daha dirençli olup, dünyada milyonlarca insanı öldüreceğiydi. Hiç kimse bilemez, ancak risk gerçek. En iyisini umut edelim, ancak yine de hazırlıklı olmak lazım.
4- Domuz gribi hastalarıyla sarmaş dolaş olun!: İlkbahardaki domuz gribi salgınından beri, özellikle Batı'da domuz gribi partileri ortaya çıktı. Bazı kişiler, çok güçlenmeden virüsü kapabilmek ve bağışıklık kazanabilmek için domuz gribi hastalarıyla bir araya gelmeye çalışıyor. ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi, bunun yapılmasını önermiyor. Bunu yapmanın doğru olmadığını söyleyen uzmanlar, bunu yapanların ne olursa olsun ölüm riskini üstlendiğini açıklıyorlar. Çünkü bazı insanlar domuz gribini hafif atlatırken, diğerleri ise daha ağır geçiriyor ya da ölüyor. Domuz gribi hastalığını geçirmiş olmak bu soyun genetik varyasyonuna karşı sizi korumayacaktır. Yapacağınız tek şey bu tür ortamlara gitmeyin, bir süre sosyal ortamlara girmeyin.