Taha Kıvanç/Yenişafak
Ecevit'i sınamışlardı
Gerçi Amerikalılar “Biz sizinkileri değil, sizinkiler bizi sınadı” iddiasındalar, ama olsun, Hudson türü kurumlarda yapılan senaryolu tartışmaların 'sınama' amaçlı olduğu tescil edildi ya, bu da bir kazanım. Evet, Amerikalılar sazanları senaryolu tartışma yöntemiyle sınarlar…
Bildiğim en ünlü 'sınama' olayı Bülent Ecevit'in başından geçti. CIA'deki kişisel dosyası herhalde roman kalınlığındadır Ecevit'in, buna rağmen sınanmasını olağanüstü ilginç bulurum. Rahmetlinin kendisi de başından geçeni ilginç bulmuştu zaten…
Yıl 1983… 12 Eylül askerî darbesi Ecevit'i de siyasetten etmişti. 1983, kısmen demokrasi kanallarının açıldığı yıldır. Birçok uluslararası kuruluş Ecevit'i dâvet etmiş, askerler de pasaport almasına izin vermişlerdir. İngiltere'de bir televizyon programına katılır…
En iyisi Bülent Ecevit'in kendi anlatımına başvurmak:
“12 Eylül askeri müdahale döneminde, yurtdışına çıkma yasağım kaldırıldıktan kısa bir süre sonra, İngiliz 'Grenada' televizyonundan, ilginç bir televizyon programına katılmam için bir çağrı aldım. İngiliz 'Grenada' televizyonu ile Amerikan 'CBS' televizyonunun ortaklaşa düzenledikleri ve yayımladıkları bu programda dünya gerçeklerini andıran, fakat hayal ürünü (varsayımsal durumlar), önceden, geniş bir uzman kadronun katılımıyla, ayrıntılı birer senaryo olarak hazırlanıyordu. Televizyon programına katılanlar da, aralarında tartışa tartışa, senaryoları geliştirip bazı çözümlere ulaşıyorlardı. Benim katıldığım tartışma senaryolarından biri, hayali bir ada devletiyle ilgiliydi.
“Varsayımsal senaryoya göre, bu ada devleti zâlim bir diktatör tarafından yönetilmekteydi. ABD ve İngiltere, kendi çıkarlarına sadakatle hizmet ettiği için, bu diktatörü destekliyorlardı. Fakat ada devletinin halkından yükselen muhalefet ve tepki o kadar ileri ölçülere varmıştı ki, ABD ve İngiltere, sonunda, diktatörün devrilmesine razı olmuş ve bunun için gerekenleri yapmışlardı.
“Yine senaryoya göre, bu diktatörün yerine, Amerikan ve İngiliz tertibiyle bir başka lider getirilmişti. Fakat o lider de, bir süre sonra, fazlasıyla Moskova yanlısı bir tutum izlemeye başlamıştı. Onun için, ABD ve İngiltere, ondan da kurtulmaya karar vermiş ve gereğini yapmışlardı. Fakat yerine kim geçecekti? İşte senaryonun bundan sonrasını geliştirme işlevi, programa katılan tartışmacılara bırakılıyordu.
“Tartışmaya katılanlar arasında, ABD ve İngiltere'nin bazı öndegelen devlet adamları ve komutanları yer alıyordu. O arada, General (Alexander) Haig, eski CIA başkanlarından biri ve o sırada FBI başkanı olan şimdiki CIA başkanı (William) Webster de bulunuyordu. Almanya'dan da bir kaç öndegelen politikacı vardı. Bu üç ülkeden gelenler dışında, ayrıca bir eski İtalyan devlet adamı ile Türkiye'den ben vardım.
“Hayali ada devletine yeni bir lider aramasına sıra geldiğinde, tartışmanın yöneticisi Amerikalı profesör, tartışmacılara bir kopya verdi: 'Ada devletinde, şimdilik bir köşeye çekilmiş, fakat halk arasında saygınlığı olan bir sosyal demokrat lider var, onun iktidara gelmesini düşünmez misiniz?' dedi.
"Amerikalı ve İngiliz tartışmacılar bu çözüme hemen sarıldılar. Fakat köşesine çekilmiş o sosyal demokrat politikacı nasıl devletin başına gelecekti?
"Amerikalılar dediler ki: 'Onun kolayı var... Eski diktatör bizim adamımız olduğuna göre, bu ada devletinin silâhlı kuvvetlerinde de bizim hatırımızı kırmayacak yakın dostlarımız var demektir. Onlara söyleriz, sosyal demokrat politikacıyı iktidara getirmenin bir yolunu bulurlar.'
“İngilizler de, Almanlar da bu çözümü hemen benimsediler. Ben, o zamana kadar, tartışmaya hiç katılmamıştım. Bazıları yıllarca dünyanın kaderini etkilemiş Amerikalı ve İngiliz politikacıların, devlet adamlarının, komutanların, bir yabancı ülkeyle, bir yabancı ülkenin içişleriyle ilgili sorunlara nasıl yaklaştıklarını kendi ağızlarından dinlemek, son derece ilginç ve şaşırtıcı idi. Hele son önerilen çözüm şaşkınlığımı büsbütün arttırmıştı.
“Tartışmayı yöneten Amerikalı profesör birdenbire bana döndü ve '-Mister Ecevit, diyelim ki o sosyal demokrat lider sizsiniz!.. Amerikalıların önerdiği çözümü kabul eder misiniz?', diye sordu.”
Ne dersiniz? Sizin de ağzınız açık kaldı mı?
Ecevit sınanmasını 1991 yılında Milliyet gazetesinde yazdı. Artık siyasetten umudunu kaybetmiş bir liderdi; 1999 seçimleri öncesinde Abdullah Öcalan'ın Amerika tarafından Türkiye'ye teslim edilerek önünün açılacağını bilmiyordu. Sınanma öyküsünü o sayede öğrendik…
Acaba Amerikalılar, “Öcalan Türkiye'ye teslim edilirse bunun etkisi ne olur?” sorusuna cevap aramak için de bir sınama toplantısı yapmışlar mıdır?
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...