Muhafazakâr Parti lideri İngiltere Başbakanı Theresa May ve ana muhalefetteki İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn ayrı ayrı çıktıkları, BBC'nin Question Time adlı programında stüdyodaki izleyicilerin sorularını yanıtladı.
Öne çıkan konular arasında İngiltere Ulusal Sağlık Sistemi, nükleer silahlar, İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden (AB) çıkması için Brexit müzakereleri vardı.
Ayrıca Theresa May'in kampanya boyunca liderlerle yüz yüze tartışmaktan kaçınması da gündeme geldi.
Corbyn, kendisiyle 'başa baş' tartışmaktan kaçınan Başbakan May'i eleştirdi. May de "Yedi liderin birbirleriyle tartışmasını ilginç bulmuyorum" yanıtını verdi ve onun yerine 'seçmenle yüz yüze diyalog kurmayı tercih ettiğini' söyledi.
May, maaş artışının sabitlenmesinden şikâyetçi sağlık çalışanları tarafından eleştirildi, Corbyn'in de nükleer silah karşıtı tutumu bazı izleyicilerin eleştirdiği konulardan oldu.
Nükleer Silahsızlanma Kampanyası destekçisi olan Corbyn'e "İngiltere nükleer saldırıyla karşılaşırsa, nükleer misilleme yapıp yapmayacağı" konusunda ısrarlı sorular yöneltildi.
'Nükleer saldırı başlatan taraf biz olmayacağız' diyen Corbyn de asıl odağın, kitlesel ölümleri önleyecek bir girişimle dünyanın nükleer silahlardan arındırılması çabaları olduğunu ifade etti ve "Ben milyonlarca kişinin ölümünden sorumlu olmak istemiyorum, siz de istemezdiniz" dedi.
May de Corbyn'in seçilmesi durumunda Liberal Demokratlar ve İskoçya'nın bağımsızlığını savunan İskoç milliyetçileri tarafından destekleneceğini belirtip muhalif siyasetçiler için "(İşçi Partili) John McDonnel bir Marksist, (İskoçya Özerk Yönetimi Başkanı) Nicola Sturgeon ülkeyi bölmek istiyor ve (Liberal Demokrat) Tim Farron, Britanya halkının iradesinin aksine bizi AB'ye geri sokmak istiyor" dedi.
Corbyn ise izleyicilerden bu yönde gelen suçlamalara karşı diğer siyasi partilerle koalisyon pazarlığının söz konusu olmadığını söyledi. İşçi Partisi lideri ayrıca ABD Başkanı Donald Trump'ın Paris İklim Anlaşması'ndan imzasını çekme kararını kınadı.
ABD'nin Paris İklim Anlaşması'na karşı çıkan Avrupalı liderlerle ortak açıklamaya imza atmadığı için eleştirilen Theresa May de "Ben bizzat Donald Trump'la konuştum ve İngiltere'nin Paris Anlaşması'na inandığını söyledim" dedi.
Corbyn, İngiltere'nin ayrılmasından sonra önceliklerinin Avrupa ortak pazarına erişim olduğunu, İngiltere'de yaşayan AB vatandaşlarının ve AB ülkelerinde yaşayan İngiliz vatandaşlarının kazanılmış haklarının korunması için çaba harcayacaklarını söyledi.
Corbyn seçim kampanyası boyunca geçmişte İrlanda Cumhuriyet Ordusu'na (IRA) destek vermekle suçlanıyordu. Bu konu dünkü oturumda da gündeme geldi.
Bir izleyicinin kendisini 'IRA'yı terörist olarak görmemekle' suçlaması üzerine Corbyn, "Nerede olursa olsun, kim tarafından yapılırsa yapılsın bütün terör eylemleri kınadığını karşı çıktığını" vurguladı.
Corbyn, Kuzey İrlanda sorununun diyalog yoluyla çözülmesi için çaba harcadığını sonunda da 'zaten İngiltere hükümetinin 1990ların sonunda müzakereyle barış anlaşmasına eriştiğini' söyledi.
Theresa May'e yöneltilen sorular ve eleştiriler daha çok 'güvenilirliği' üzerine yoğunlaştı.
May, Brexit kampanyası sırasında 'kalmaktan yana' tavır almıştı. Şimdi de AB'den ayrılma müzakerelerini yürütüyor.
Bu tutumundaki değişikliğe dair bir soruya May'in yanıtı, "O zamanlar Avrupa Birliği'nde kalmanın avantajları olduğunu düşündüğümü söyledim" ifadesi oldu ve şimdi ise halkın talebini yerine getirmek istediğini ifade etti.
İngiltere genel seçim için 8 Haziran'da sandık başına gidiyor.
BBC Türkçe
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...