Muz, dünyada ve Türkiye'de sınırlı alanda yetiştiriciliği yapılan,başta Hindistan olmak üzere daha çok gelişmekte olan ülkeler tarafından üretilen, çok geniş pazar alanına sahip bir meyve. Türkiye'de üretimi her geçen yıl artmasına rağmen en fazla ithal ettiğimiz meyve türleri arasında yer alıyor. Dünya Gıda Örgütü (FAO) 2015 verilerine göre, dünya muz üretimi 105 milyon ton olarak gerçekleşti. Hindistan 27.5 milyon ton muz üretimi ile dünya muz üretiminin yüzde 26'sını gerçekleştirirken, bu ülkeyi 12 milyon ton ve yüzde 11.4'lük pay ile Çin, 8.6 milyon tonla Filipinler izliyor.
YÜZDE 15 C VİTAMİNİ
Anavatanı Güneydoğu Asya ve Uzak Doğu olan muz 1930'lu yıllarda Türkiye'de yetiştirilmeye başlandı. Muz, Akdeniz Bölgesi'nin hafif don olaylarının görüldüğü Mersin'in Anamur, Bozyazı, Antalya'nın Gazipaşa ve Alanya ilçelerindeki çiftçilerin en önemli geçim kaynağı arasında yer alıyor. Uzmanların belirttiğine göre 1 adet muz 110 kalori vermekte olup yüzde 15 C vitamini, yüzde 2 demir ve yüzde 21 potasyum içeriyor. Birçok gelişmekte olan ülkede ana ürün olarak yetiştirilen muz, ev yemeklerinin vazgeçilmez unsurları arasında yerini koruyor. Gelişmiş ülkelerde ise işlenerek muz cipsleri, bebek maması püresi, muz unu, muz tozu ve muz suyu olarak tüketilen muzların liflerinden el sanatı çantalar, hasır halılar da üretiliyor.
Muz ülkemize ilk defa 1.750 yılında Mısır ile ticaret yapan zengin bir aile tarafından süs bitkisi olarak Alanya'ya getirildi. Meyve verdiğinin görülmesi üzerine 1930'lu yıllarda ticari amaçla yetiştirilmeye başlandı. Alanya Muz Üreticileri Birliği Başkan Yardımcısı Yusuf Keçeli, Türkiye'deki muz tüketiminin 450 bin ton civarında olmasına karşın yerli üretimin ilk defa geçen yıl 306 bin tona çıktığını söyledi. Keçeli, ”Türkiye'nin yıllık 800 bin ton üretim kapasitesi var. Sulama suyu konusundaki altyapı yatırımları tamamlanırsa verim daha da yükselir. Bunun yanında sera yapımını teşvik edici primler artırılırsa Türkiye kendi ihtiyacını yerli üretimle karşılamanın yanı sıra bölgeye muz ihraç eden ülke konumuna gelir. Sera maliyetleri oldukça yüksek. Bir dönüm sera 70 bin TL'ye mal oluyor. Devletin desteği ise devede kulak” dedi.
SERADA ÜRETİM FAZLA
Keçeli, 2000'li yıllarda sera üreticiliğine geçilmesi ile üretim kapasitesinin yüzde 600 arttığına dikkat çekti. Açık alan yetiştiriciliğinde hektar başına 3 bin 500 kilo ürün elde edildiğini, buna karşın örtülü alanda bu miktarın 7 bin 500-8 bin kilograma kadar yükseldiğinin altını çizen Keçeli, ziraat fakültelerinde muz bölümünün açılması gerektiğini kaydetti.
GDO'LU ÜRÜNDEN UZAK DURUN
Türkiye'deki toplam muz üretiminin yüzde 72'sinin gerçekleştirildiği ve “muzun başkenti” diye anılan Anamur'un Muz-Bir Başkanı Mehmet Güzel, üreticiye verilen Ziraat Bankası kredilerinin süresinin 10 yıla çıkarılmasını istedi. Güzel, ”Sera imalatçısı, üretici çiftçi, zirai ilaç bayisi, damlama sistemi kurucusu dahil bu sektörden doğrudan 500 bin aile ekmek yiyor. Sokakta muz satanları falan eklersek sektörden geçimini sağlayanların sayısı 2 milyona yaklaşır. Muz üreticisini ayakta tutan tek şey ithal muzdaki gümrük vergi oranının yüksek tutulmasıdır. Bunun yanında ithal muzda GDO olduğu yönünde açıklamalar duyuyoruz. Anamur'da üretilen muzlarımız kesinlikle doğaldır. Tüketicilerimiz gönül rahatlığı ile yerli muzumuzu yiyebilirler” diye konuştu.
ZİRAAT ÇİFTÇİYİ SÖMÜRÜYOR
Tüketici Başvuru Merkezi Onursal Başkanı Aydın Ağaoğlu, kredi kullandırılırken, muz üreticisinden yapılan kesintilere tepki gösterdi. Ziraat Bankası'nı eleştiren Aydın Ağaoğlu, “Teşvikli kredi sadece tek devlet bankası tarafından verildiğinden bu noktada mecburiyet nedeniyle çiftçi tercihini kullanamamaktadır. Öyle görülüyor ki, bankaların tüketicilere yansıttıkları Hesap İşletim Ücreti yargı tarafından engellenince, bankacılık sektörü gözünü çiftçiye dikmiş. Bakanlık ve ziraat odaları bu duruma seyirci kalmamalı, derhal çiftçinin lehine adımlar atmalıdır” şeklinde konuştu.
KALİTELİ MUZ NASIL ANLAŞILIR?
Anamur Muz-Bir Başkanı Mehmet Güzel, tüketicilerin kaliteli muzu kolayca anlayabileceklerini söyledi. Güzel, “Muz benekli olmalı. Kabuğu ince, yendiğinde aroma ağızda hissedilmeli. Aroma kokusu yoksa o muz kaliteli değildir. Ağızda eriyen muz gerçek muzdur” dedi. Yerli muzun dalından kesildikten sonra 15 gün içinde tüketilmesi gerektiğini kaydeden Güzel, “Oysa ithal muz 2.5-3 ayda tüketiciye ulaşıyor. İthal muzun raf ömrü kimyasallarla uzatılıyor” diye konuştu.
Sozcu
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
|
|||||
|
Bunlar da ilginizi çekebilir...