TBMM Genel Kurulu'nda anayasa değişiklik teklifi görüşmeleri sırasında yaşanan görüntülere ilişkin değerlendirmesi sorulan Kaynak, görüntülerin hiç hoş olmadığını, Meclis'in bu şekilde fiili bir kavgaya sahne olmadığını söyledi.
Kaynak, gerginliğin anlaşılabilir bir tarafı bulunduğunu belirterek, "Türkiye şu andaki parlamenter sistem yerine cumhurbaşkanlığı sistemine geçiyor. Bu bir yönetim sistemi değişikliğidir, bunun tartışılıyor olması gayet normaldir" ifadesini kullandı.
Hakaret etmenin, fikri olmayanların yapacağı bir yol olduğuna dikkat çeken Kaynak, "Son olarak yaşadığımız büyük gerginlik milletin gözü önünde cereyan ediyor, her ne kadar Meclis TV belli saatten sonra yayın yapmasa da CHP'li arkadaşların kurduğu düzenekle belli televizyonlarda yayınlar yapılıyor. Kürsü işgali ne demek? 'Kürsüyü işgal edeceğiz, çalışmaları kilitleyeceğiz'. Meclis'teki son hadisenin sebebi buydu. AK Parti Grubu da kürsünün tekrar özgürlüğüne kavuşması için orada bir fiili çalışmanın içinde oldu" değerlendirmesinde bulundu.
Görüşmeler ilk başladığında gizli oy ilkesi ihlal edildiği gerekçesiyle gerginlik yaşandığı hatırlatılan Kaynak, oy kullanan kişinin hiçbir baskı altında kalmadan, ‘oyunu rahatça kullanabilsin' diye gizli oy düzenlemesinin yapıldığını anlattı.
Kaynak, "CHP'lilerin bu uygulamasının önüne geçmek için Meclis TV yayınlarının, sürekli hale gelmesi bu süreçte söz konusu olabilir mi?" şeklindeki soruya, "Ben kişisel olarak şeffaflıktan yanayım. Millet için bir anayasa yapıyoruz, milletin gözünün önünde yapmaktan dolayı ben bir çekince koymam" cevabını verdi.
Erken seçim tartışmalarının sorulması üzerine ise Kaynak erken seçimin, Meclis çalışamaz hale geldiğinde, kriz çıktığında, hükümetin güvenoyu alamadığı ve bütçesinin onaylanmadığı durumlarda gündeme gelebileceğini anlattı. Kaynak, ortada bu durumların bulunmadığını, Başbakan Binali Yıldırım'ın da erken seçimin gündemde olmadığını her zaman söylediğini vurgulayarak, "Siz, bu paketi, teklifi geçiremediniz, seçim zorunlu oldu' demek doğru değil. AK Parti her zaman seçime hazırdır. Bu seçimden endişe ettiğimiz için değil, ben içinde bulunduğumuz siyasi ortamın seçimi gerektiren şartları taşımadığını düşünüyorum" diye konuştu.
"Özellikle CHP'den, seçim tartışması açmanın, bir maddeyi düşürmek isteyen ya da ikinci tur oylamada farklı bir tavır gösterme ihtimali olan milletvekillerine karşı 'Sizi de milletvekilliğine almayız' şeklinde bir tehdit olduğu yönünde yorumlar var. Bu konuda ne dersiniz?" şeklindeki bir soru üzerine Kaynak, TBMM'deki milletvekillerinin milletin oylarıyla seçildiğini hatırlattı.
Milletvekillerinin bu şekilde şantaj ve tehdit kokan yaklaşımlara sert refleksler gösterdiğini, bunların geçmişte de örnekleri olduğunu dile getiren Kaynak, "Milletvekillerini gerçekten tehditle, şantajla hizaya sokmak için 'seçim silahı kullanılıyor' demek, parlamentoya da milletvekillerine de yönelik inanılmaz hakaret olur" değerlendirmesinde bulundu. Kaynak, bir soru üzerine, cumhurbaşkanlarının yürürlükte olan anayasaya göre, ‘vatana ihanetle' suçlanabildiğini ve bunun dışında mutlak sorumsuzluk zırhına sahip olduğunu belirtti. Kaynak, "Cumhurbaşkanı halk tarafından seçildiği için bir siyasal tabana dayanmak zorunda. Bu gerçekliği kabul etmemiz lazım. Dünyanın hiçbir yerinde bir siyasal tabana dayanmayan başkan, başbakan var mı, asla yok. Siyasal tabana dayanmayan başkan, kral, padişah, sultan her neyse adı, ancak krallık sisteminde, monarşide olabilir" ifadelerini kullandı.
"Tayyip Erdoğan dışında, AK Parti dışında birinin cumhurbaşkanı olduğunda, bu yetkilerle olduğunda neler olabileceği hesaplanıyor mu? Bu noktada bir risk görüyor musunuz" şeklindeki bir soru üzerine Kaynak, "Millet bizi seçmezse 'felaket' deme şansımız yok" dedi.
Kaynak, 3 Kasım 2019 tarihinde Cumhurbaşkanlığı seçimiyle parlamento seçiminin birlikte yapılacağını ve her iki organın da 5 yıllığına seçileceğini anımsattı.
Cumhurbaşkanının 5 yıl sonra bir kez daha aday olabileceğine işaret eden Kaynak, "12 Eylül 1980 Anayasası'nda cumhurbaşkanına verilen yetkiler, hem de sorumsuz bir cumhurbaşkanına verilen yetkiler, inanın bu pakette yok. Sorumluluğu var cumhurbaşkanının, siyasi, cezai, hukuki sorumluluğu var ve yetkileri de mevcut 12 Eylül Anayasası'ndaki yetkilerden daha fazla değil" diye konuştu.
Suriyeli sığınmacılara vatandaşlık verilmesine ilişkin bir soru üzerine Kaynak, bu konuda çalışmalar yapıldığını söyledi.
Sığınmacılar arasında yüksek tahsilli, meslek sahibi olanların, çalışma izni alanların bulunduğunu dile getiren Kaynak, ilk etapta bu kişilere vatandaşlık verilmesi için çalışılacağını vurguladı.
Güvenlik soruşturmalarının da yapılacağını bildiren Kaynak, şunları kaydetti:
"Şu ana kadar tespit edilebilen rakam ilk etapta söylüyorum, yaklaşık 22 bin ailedir. 22 bin aileyi belki 80-90 bin kişi olarak tanımlayabiliriz. Bunlar genel müdürlüklerimiz tarafından tespit edilenlerdir. Ancak bunlar tekrar güvenlik ve istihbarat boyutuyla araştırılacaklardır." Bu konuda acele edecek bir durumun bulunmadığını, en önemli meselenin Türkiye'nin güvenliği olduğunun altını çizen Kaynak, güvenlik ve istihbarata ilişkin çalışmalar tamamlandığında ‘istisnai vatandaşlık' adıyla kriterlere uyanların vatandaşlığa alınacağını sözlerine ekledi.
Sputnik
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...