UZMANA BAŞVURUN
Prof. Dr. Vahit Özmen, memede fark edilen her kitlenin kanser olmadığını söylüyor. Özellikle 15-30 yaş arası kadınlarda, bu kitlelerin önemli bir kısmını “fibroadenom” denilen iyi huylu meme tümörleri oluşturuyor. Yine 30-50 yaş arası kadınlarda sıklıkla rastlanan kitlelerin aynı zamanda ağrı nedeni de olan kistler olduğu belirtiliyor. Bunların kanserle ilgisi olmadığını söyleyen Prof. Dr. Vahit Özmen, “Yine de memesinde ve koltuk altında bir kitle fark eden kadınların zaman kaybetmeden bir cerrahi uzmanına müracaat etmesi gerekir” diyor.
Bunlar kanser belirtisi değil
Memede ağrılı ve çok kısa sürede ortaya çıkan kitleler, çoğunlukla çok hassas oluyor, geniş bir alan kaplıyor ve meme kanserine işaret etmiyor.
Deride kızarıklık, sertlik ve ağrı ile ortaya çıkan kitleler, daha sonra iltihaplı bir akıntıya neden olabiliyor. Bu duruma “granülomatöz mastit” adı veriliyor.
Kadınlarda çoğunlukla iki, bazen de bir koltuk altında her âdet öncesi büyüyen ve hassaslaşan kitleler oluşuyor. Bunlar kişide doğuştan bulunuyor ve zaman içinde âdet dönemlerinin ve gebeliklerin etkisiyle büyüyor. Bu durum kansere işaret etmeyip nadiren bir girişim gerektiriyor.
Koltuk altında, bazen bir tırnak enfeksiyonu, bazen kedi tırmalaması, bazen de sistemik bir enfeksiyonu takip eden şişlikler olabiliyor. Prof. Dr. Vahit Özmen bunların enfeksiyonu kontrol etmek için büyüyen lenf bezleri olabileceğini söylüyor. Lenf bezleri, lenfoma denilen lenf tümörü nedeniyle de büyüyebiliyor.
Bu belirtiler varsa hemen doktora başvurun
Meme başında veya derisinde çökme ve çekilme varsa.
Memede yeni fark edilen ağrısız, sert, sınırları düzensiz ve hareketi kısıtlı bir kitle söz konusuysa.
Meme başı ve derisinde kızarıklık ve portakal kabuğu görünümü oluşmuşsa.
Deride ülserleşme bulunuyorsa.
Göğüs duvarına yapışık sert bir kitle hissediliyorsa.
Koltuk altında sert ve ağrısız bir kitle hissediliyorsa derhal doktora gidilmeli.
Memeyi korumak varken almak niye?
Ülkemizde son yıllarda Türkiye Meme Hastalıkları Dernekleri Federasyonu ve Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı’nın kanser istatistikleri ile ilgili çok önemli çalışmalar yaptıklarını belirten Prof. Dr. Vahit Özmen, Türkiye’de meme kanseri tanısı konulan kadınların yüzde 35’lik bölümünde memenin korunduğunu ve alınmasına gerek kalmadığını söylüyor. Bu oranın İstanbul Tıp Fakültesi Meme Ünitesi’nde yüzde 50’yi bulduğunu belirten Prof. Özmen, aynı oranın ABD ve Batı Avrupa ’da yüzde 75 civarında olduğunu, bunun kadınlara zamanında tanı konulması durumunda memenin korunabileceği anlamı taşıdığını ifade ediyor. Memenin korunabilmesi için, tümörün küçük olması, radyoterapi olanaklarının bulunması ve kadınların da dikkatli ve istekli olmaları gerekiyor.
Türk kadını doktora çok geç gidiyor
Prof. Dr. Vahit Özmen, 15 bin meme kanserli kadın üzerinde yaptıkları çalışmada, “çok erken evre” olarak adlandırılan 1. evre meme kanserli kadınların oranının yüzde 25 olduğunu söylüyor. Oysa meme kanseri taramasının uygulandığı ABD ve Batı Avrupa ülkelerinde bu oran yüzde 75’leri buluyor. Bu, ülkemizde kadınlara meme kanseri teşhisinin ileri evrede yani geç konulduğu anlamına geliyor. Birinci evrede meme kanseri tanısı alan kadınlarda yüzde 100’e yakın yaşam şansı varken, 3. evredeki kadınlarda bu oran yüzde 50’nin altına düşüyor.
HaberTürk
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...