TBMM Genel Kurulunda Dışişleri Bakanlığı bütçesi üzerinde konuşan MHP Ankara Milletvekili Deniz Bölükbaşı, AK Parti Hükümetinin dış politika anlayışının klişe sloganlara dayandığını, şekil ve görüntünün, esas ve özün önüne geçtiğini ifade etti.
''Kazan-kazan, ezber bozma, tabu yıkma'' gibi içi boş sloganlarla yÜrütülen dış politika anlayışının bugün geldiği noktanın, başarı ve itibar tablosu olmadığını savunan Bölükbaşı, ''Bugün gelinen noktada Türkiye, AB'ye mahkum, ABD'ye mecbur, Barzani, Talabani, Sarkisyan ve Hristofyas'a muhtaç konuma düşürülmüştür'' diye konuştu.
Irak politikasında son dönemde ''paradigma değişikliği'' adı altında çok tehlikeli bir zemin kayması yaşandığını iddia eden Bölükbaşı, ''bugüne kadar tutarlı ve etkili bir Irak politikası geliştiremeyen AKP Hükümetinin, Irak'taki gelişmelerin peşinde sürüklendiğini'' ileri sürdü.
Bölükbaşı, Irak ile imzalanan iki belgenin ''pusulasız sürüklenmenin ibret vesikası'' olduğunu söyleyerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Hükümet, 28 Eylül 2007'de Irak ile imzaladığı terörle mücadele anlaşmasında, Türkiye'nin PKK terörüne müdahale hakkını Irak'ın iznine bağlayan bir hükmün yer almasına rıza göstermiştir. Uyarılarımız üzerine bu anlaşma geri çekilmiştir.
İkinci belge ise Başbakan'ın Bağdat ziyareti sırasında imzaladığı Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi kurulmasına ilişkin siyasi bildiridir. Bu bildiri metni, gizli tutulmuştur. Bildiride, Irak'a turist turları düzenlenmesi dahi akla gelecek her konu sanal işbirliği alanı olarak belirlenmiş, ancak PKK'ya tek kelimeyle atıf yapılmamıştır. Bu politikanın odağında, ABD'nin baskısıyla Barzani ile başlatılan siyasi diyalog ve müzakere süreci yer almaktadır.
Hükümetin başlattığı siyasi pazarlık süreci, Barzani'nin bu oyun planına uygun olarak yürütülmektedir. Bu plan, Irak'ın PKK'yı kağıt üstünde yasadışı örgüt ilan etmesi, sözde lider kadrolarının siyasi mülteci olarak bir Avrupa ülkesine gönderilmesi, diğer PKK teröristleri için af düzenlemesi yapılması, silah ve cephanenin Barzani peşmergelerine teslim edilmesi ve militanların Mahmur Kampı sakini benzeri bir statüyle serbestçe Türkiye'ye dönmelerini sağlamaktır. Talabani'nin dün bir televizyon kanalındaki sözleri, AKP Hükümetinin bilerek kabullendiği bu tuzağı bütün açıklığıyla ortaya koyuyor.''
Bölükbaşı, teslimiyet ve tavizi, ''komşularla sıfır sorun politikası'' olarak gören Hükümet'in, Ermenistan konusunda keskin bir U dönüşü yaparak ilişkileri normalleştirmek için Erivan'ın ön şartlarını kabullenerek çok tehlikeli bir yola girdiğini söyledi.
1915 olaylarına dönük ''hayasız özür dileme kampanyası'' konusunda Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın sergilediği tutumun ''ibret ve esef verici'' olduğunu, Ermenistan'ın ise bunu büyük takdirle karşıladığını ileri süren Bölükbaşı, ''Sayın Bakan; bu durum bulunduğunuz makama hiç yakışmamıştır''' dedi.
''ADALETİN KESTİĞİ PARMAK ACIMAYA BAŞLADI''
MHP Konya Milletvekili Faruk Bal, Adalet Bakanlığı bütçesi üzerinde konuşurken, mahkemelerin iş yükünün arttığını, buna karşılık hakim ve savcı ile diğer personel sayısının yetersiz olduğunu söyledi. ''AKP, yargı alanında sadece bazı binalar yaptı'' diyen Bal, buna karşılık yargıda yeni ve kalıcı sorunlara yol açıldığını ileri sürdü. Bal, ''Devri iktidarında AKP, yargının siyasallaşması, yargının hafızasını yok etme, bazı adliye binalarını kapatma sürecini başlatmıştır. Bu nedenle adaletin kestiği parmak acımaya başlamıştır'' diye konuştu.
Bal, Yargıtay'ın 350 üyeyle 1 milyon 350 bin dava dosyasıyla cebelleştiğini, bunun çok ağır bir yük olduğuna işaret ederek, bunun atından kalkmasının mümkün olmadığını söyledi. Ekonomik ve sosyal çalkantının mala yönelik suçları artırdığını, ayrıca TCK, Kabahatler gibi yasalar nedeniyle bazı dosyaların tekrar incelendiğini anlatan Bal, aynı durumun şimdi Ticaret ve Borçlar Kanunu tasarılarında yapıldığı iddiasında bulundu.
''İMRALI SAKİNİ, BEBEK KATİLİ...''
MHP Aydın Milletvekili Recep Taner, cezaevlerinin mahkum ve tutuklu sayısının son 40 yılda en yüksek seviyesine ulaştığını ileri sürürük, artan yoksulluk ve işsizliğin mala yönelik suçları artırdığını ifade etti. Bazı cezaevlerinin kapatılmasının hatalı olduğunu savunan Taner, cezaevlerindeki iş yurtları kapasitesinin artırılması, olmayanlara da açılması gereğini kaydetti. Taner, ''İmralı sakini, bebek katiline arkadaş göndermek için ek bina yapacağınıza yeni cezaevi yapın. Bu ek bina, özel bütçeden mi yoksa Bakanlık bütçesinden mi karşılanıyor?'' dedi.
MHP Isparta Milletvekili Nevzat Korkmaz da 1868 yılından beri hizmet veren Danıştay'ın 70-80 bin dosyaya ulaşan iş yükünün ağır olduğunu, etkin ve verimli çalışmasının önünde engeller olduğunu söyledi.
Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın Danıştay'a yönelik saldırının ardından yaptığı ziyarette mekan sıkıntısının çözülmesi için Halkbank binasının verilmesi sözünü verdiğini iddia eden Korkmaz, ''Ama bu da Başbakan'ın verdiği yüzlerce sözden biridir. Bu sözün gereğini yerine getirmek bir yana, yanından teğet bile geçmemiştir. Bunun yerine yeni bina yapımı gündeme gelmiş. Ama mevcut bütçeyle bu ancak 11 yılda tamamlanabilir. Bu konu acildir. Kimse krizi bahane etmesin. İhtiyacı olana olmayana kömür dağıtıyorsunuz da adalete gelince mi para bulamıyorsunuz?'' diye konuştu.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...