Vatikan Destekli Yenileme Projesi’nin görmezden gelindiğini belirten Antakya Katolik Kilisesi Baş Rahibi Domenico Bertogli, “1989-1990 yıllarında bu proje işi ortaya çıktı. Bizlerden bu tür bir proje hazırlamamız istendi ve tabi bizler de olması gereken ve yeterli olan ne ise, ona göre bir projelendirme yaptık. Ama maalesef, ne oldu bilemiyorum, bu proje kabul edilmedi. Bugün Antakya Katolik Kilisesi’ni bugünkü bu güzel durumuna getiren mimar, aynı şeyi Saint Pierre için de gerçekleştirecekti. Tam bazı eklemeler ve restorasyonlar yapıldı burada ama ne yazık ki çok da güzel sonuçlanmadı bu çalışmalar. Valimiz Abdülkadir Sarı bile o dönem yapılanları beğenmemişti. Çünkü eski taşlar kullanılmadı. Asıl görüntüsü dışında taşlar, tuğlalar kullanıldı. Malzeme iyi değildi. Çünkü sonunda burası bu kentin bir büyükelçisi konumunda. Saint Pierre aslında bir anlamda bu kenti tüm dünyada temsil ediyor” şeklinde konuştu.
Amacımız Dünya ve Tüm Türkiye’ye ST Pierre Kilisesini tanıtmaktır.
Antakya Katolik Kilisesi Baş Rahibi Domenico Bertogli, “ Bir proje hazırlayın ve yapılması gereken ne ise onu yapın demişti geçmiş valiler. Tabi biz de isteneni yaptık, içinde çevre düzenlemesini de içeren bir projeydi bu. Ama bir yerde durdu ve ilerlemedi bu proje. Bilmiyorum neden. Bizim bu projedeki mimarımız Selahattin Altınöz bu proje için çok çalışmıştı o dönem. Ankara’ya, Adana’ya gitti geldi. Yeni bu proje santim santim hesaplanarak ortaya çıkarıldı. İnandığı proje bir yerde durunca, çalışmalarının karşılığı olan paradan tek bir kuruş dahi almadı. Çünkü “Proje madem kabul edilmedi, benim de para almam doğru olmaz” dedi. Ama ifade etmem gerekirde, proje hala duruyor. Ama bizlerin buradaki çabası, Saint Pierre’i sadece Dünya’ya değil Türkiye’ye tanıtmak için çaba gösterilmesi gerektiği yönünde. Bu kentin çok derin bir tarihi var. Maalesef ki bu kentte bu derin tarihten çok da fazla bir şeyler kalmadı. Üzücü kısım ise, kalanlara önem verilmiyor. Bakın ben tam 20 senedir Antakya’dayım. Ama bakın şunu anlatayım sizlere. Bugün gibi hatırlıyorum o günü. 20 sene önce, Habib’i Neccar’a gittim. Bir kamyon geldi ve yanaştı oraya. Baktım, taş alıyor duvarlardan. Şaşırıyorsunuz. Çünkü yazık değil mi? Göz göre göre tarih gidiyor… Sizce, turistler, bu kadar hacı neden Antakya’ya geliyor? Tabi ki tarih için! Fakat bu eksik olursa, eksik bırakılırsa, insanlar “Neden Antakya” demeye başlar ve derler ki, “Orada artık bize ne gösterecekler…” O zaman olana sahip çıkmak gerekiyor. Bakın mesela mezbahanenin olduğu yerde çok tarihi kalıntılar var. Buralara sahip çıkmak gerekiyor.Bakın Antakya’da bu restorasyon işlerine ilk bizler başladık. 1989-1991 arasında bu binaya ilk geldiğimizde ve çok paralar harcayarak buradaki ihtiyaç olan restorasyon işine giriştiğimizde, çoğu insan “Siz deli misiniz “ dedi. “Ne gerek var bu eski evlere bu kadar para harcamaya” dediler ama bizler geldik ve sahip çıktık ve bugüne getirdik. Şimdi mükemmel bir halde. Çünkü burada çok büyük bir tarih var ama sahip çıkarsanız” şeklinde görüşlerini dile getirdi.
Bertogli; Restorasyonu yaparsak kiliseyi alacağımızdan korktular…
"Açıkçası bilmiyorum ama bugün yapılanla ilgili bizler ilk kez olarak o dönemin valisine durumu iletmiştik, 93-94 senesinde. Dağdaki taşların tehlike yarattığını ifade etmiştik. O zaman gelen cevapta, talebimiz uygun görülmüş ve taşların kaldırılması gerektiği söylenmişti. Ama bu bizim işimiz değildi ki. Yani senelerce ifade ettik ama tabi şimdi bu anlamda bir çalışma yapılıyor" diyen, Baş Rahibi Domenico Bertogli, konuşmasını şöyle sürdürdü; “Aslında burada yanlış anlaşılan bir durum var. Sanki Saint Pierre’i bizler restore ettirdiğimizde, burası bize ait olacak. Böyle bir şey yok. Bu kilise burada, Türkiye’de, Antakya’da… Bizler sadece kilise olarak burayı kullanmak istedik. Yani Restorasyonu yapmak ve karşılığında buranın kullanımın, yapacağımız ayinler çerçevesinde daha aktif hale getirilmesini talep ettik. Başka bir amaç yok. Hıristiyanlığın her mezhebine açık olmasını istedik burasının. Ben zannediyorum ki bunu yanlış anlayanlar ve düşünüyorlar ki “Bunlar burayı kiliseye çevirmek istiyorlar…” Ama burası zaten bir kilise. Bakınız mesela, Avrupa’da Müslüman nüfus artıyor. Devletler de buna karşılık ne yapıyor bu ülkelerde… Camiler açılıyor. Bence çok normal ve mantıklı. Çünkü insanlar dua etmek için bu yerlere ihtiyaç duyuyor. İşte bizler de yeni kilise açmak istediğimizi söylemiyoruz. Sadece olan bir kiliseyi kullanmak istiyoruz. Çünkü burası, Hıristiyanlar için çok önemli bir yer. Burası bizim tarihimiz ve çok şey anlatıyor. Bilmiyorum. Bu konuda çok uğraş verdik ama amacımız buraya gelen hacıları ve turistleri memnun etmekti, başka bir şey değil. Biz istedik ki, buraya gelenler, bu kentin ne kadar önemli bir kent olduğunu görsünler. Sünni olsun, Alevi olsun, Hıristiyan olsun, Musevi olsun, bizlerin bir problemi yok. Çünkü hepimiz temelde insanınız ve her birimiz iman olarak inanıyoruz ki, Allah tektir… İnanıyoruz ki, biz Allah’tan geliyoruz. O halde, birlikte çalışmak için, birlikte olmak için bir temelimiz var. Bu da hepimize aslında yeterli gelecek tek şeydir. Bizlerin başka bir şeye ihtiyaç göstermesine gerek yok” şeklinde konuştu.
(Haber7)
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...