Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Genelkurmay Karargahı'nda yaşanan eylemlere ilişkin, aralarında sözde Yurtta Sulh Konseyi üyelerinin de yer aldığı 221 kişinin yargılandığı davanın altıncı günü, bazı sanıkların savunmalarıyla tamamlandı.
Genelkurmay çatı davasının altıncı gününde Sözde Yurtta Sulh Konseyi üyesi, eski Genelkurmay Personel Plan Yönetim Daire Başkanı Tuğgeneral Mehmet Partigöç'ün savunması alındı.
Emniyet ve savcılıktaki ifadesinde FETÖ ile uzaktan yakından alakasının olmadığını, sadece o gece Karargah'ta çatışma ve kargaşayı engellemeye çalıştığını öne süren Partigöç, hakim karşısında da hakkındaki iddiaları reddetti.
Tamamen TSK'nın tayin sistemi içinde, hakkında şaibe olmayan kişilerin içinde bulunduğu süreçte Genelkurmay Karargahında görevlendirildiğini ileri süren Partigöç, kumpas davaları döneminde, CHP İstanbul Milletvekili Dursun Çiçek'e ait olduğu ileri sürülen, Ergenekon davasında delil kabul edilen ıslak imzalı belgenin "askeri yazışma kurallarına uygun olmadığı" yönünde bilirkişi raporu verdiğini ileri sürdü. Partigöç, bu nedenle Mehmet Baransu'nun kendisini sahte bilirkişilikle itham ettiğini savundu.
Darbe girişimi günü normal mesaisine başladığını, Yüksek Askeri Şura toplantısı nedeniyle çalışmaların yoğun olduğunu anlatan Partigöç, karargahta saat 21.00'den itibaren bir hareketliliğin başladığını, elinde silahla mevzi alan askerleri gördüğünü, bazı askerlerin de plastik kelepçeyle ellerinin bağlı olduğunu ifade etti.
Gece boyunca amirlerinden kimsenin kendisini aramadığını, 16 Temmuz sabah saat 10.00 sıralarında, İlhan Talu'nun kendisini arayarak, karargahtaki personelin savcılara teslim olması emrini verdiğini, bu emri personele ilettiğini anlatan Partigöç, ardından kendisinin de tutuklandığını ifade etti.
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) mesaj sisteminden gönderilen sıkıyönetim belgesinde imzası bulunduğunu kabul etmeyen Partigöç, "Mesajları hala görmedim, şu ana kadar daha görmüş değilim. Mesajları alanların hiçbirisi beni arayıp 'bu nedir' diye sormuyor, herkes kendini aklamaya çalışıyor. O saate bunun emir komuta zinciri içinde olduğuna inananlar vardı, ki ben de ona inandım, sonra iş bu noktaya gelince FETÖ'cü darbeydi... Algı oluşturmak kolay, herkes suçluyor, darbe girişimin arkasındaki hangi üst akılsa başarısız olacağı belli. Bunun için özel tedbirler alınmış, önce bir kısım personelin inanması sağlanmış, sonra bunların FETÖ'cü ilan edilmeleri sağlanmıştır." iddiasında bulundu.
Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı'nın, ifadesinde, Genelkurmay Karargahı'nda kendisiyle karşılaştığını, "Yüzü de adeta kızamık şekeri gibi kıpkırmızı idi" dediğini hatırlatan Partigöç, "Herkes bilir, benim suratım hep kırmızıdır." dedi.
Partigöç, İlhan Talu'nun kendisinin FETÖ'cü olduğunu söylediğini de hatırlatarak, "O beni zannetmiş olabilir ama ben şuna inanıyorum, İlhan Talu FETÖ'cü değil" iddiasında bulundu.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın, karargahtan götürülüşü sırasında orada bulunduğunun da iddia edildiğini belirten Partigöç, "Benim Genelkurmay Başkanı ile bırakın 15 Temmuz gününü, o hafta yan yana geldiğimi gören varsa hakkımdaki bütün ithamları kabul edeceğim. Eğer ben o gece Akar ile yan yana gelmişsem bütün iddiaları kabul edeceğim." savunmasını yaptı.
Evinde 1 dolar bulunduğu iddiasına da yanıt veren Partigöç, eşinin yurt dışı gezisinden kalan 1 dolarların, ilkokul birinci sınıfa giden kızı tarafından annesinden istendiğini savundu. Partigöç, okuldaki derste paraları yeni öğrenen kızının, annesinden aldığı bu parayı çantasına koyduğunu iddia etti.
Sanık Partigöç, Genelkurmay Başkanlığında ele geçirilen sırt çantasında, küçük kağıtlara elle yazılmış, "1. Sevgili eşime ve kızlarıma, hayatım, ülkem ve milletim için mücadele ile geçti. 2. Geldiğimiz aşamada ülkemizin kötü gidişine dur demek de bize düştü. 3. Hakkınızı helal edin." diğeri ise "Canım eşim, seni gerçekten her şeyden çok sevdim. Ama bu başkaldırıyı yapmasaydım da beni hayatımın sonuna kadar hapse atacaklardı, beni affet." ifadelerini içeren notların kendisine ait olmadığını iddia etti.
Telefon görüşmelerini içeren HTS kayıtları hakkındaki iddialara da yanıt veren Partigöç, o gece tanımadığı hiç kimseye telefonla bilgi vermediğini, tanıdıklarına da "Bilmiyoruz, biz de araştırıyoruz" dediğini, kimseyle herhangi bir bilgi paylaşmadığını ileri sürdü.
Partigöç, savunmasının sonunda mal varlığına konulan tedbirin kaldırılmasını talep etti, tahliye ve beraatına karar verilmesini istedi.
Sanık Mehmet Partigöç'ün savunmasının ardından çapraz sorguya geçildi.
Mahkeme Başkanı Oğuz Dik'in, Genelkurmay 2. Başkanı Yaşar Güler ve diğer rütbelilerin başına çuval geçirilirken kendisine neden bir şey yapılmadığını sorması üzerine Partigöç, "Onlara sormak lazım. Ben Fırat Alakuş'u tanıyorum. Özel kuvvetçilerin de çoğu tanır beni. Onun için olabilir, tanıdıkları için olabilir." yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın, o dönem Özel Kuvvetler Komutanı Tümgeneral Zekai Aksakallı ile samimi olduğunu söyleyen Partigöç'e, onu durumun mahiyetini sormak için niye aramadığını sorması üzerine Partigöç, özel kuvvetlerin durumunu sorgulamadığını söyledi.
Avukat Aydın'ın sorusu üzerine, Partigöç, Genelkurmay Karargahı'nda şehit edilen astsubay Bülent Aydın'ı tanığını söyledi.
Hüseyin Aydın'ın, "Genelkurmay bahçesinde daha önce tanıdığınız bir TSK mensubu şehit ediliyor ve siz de sadece reviri aramakla yetiniyorsunuz. Bu çok olağan bir olay mı Genelkurmay Bahçesinde bir astsubayın şehit edilmesi?" şeklindeki soru üzerine de "Şehit olduğunu bilmiyordum. Daha sonra cezaevindeyken öğrendim." dedi.
Aydın'ın, "Yaralandığını farz edelim ateşli silahla" demesi üzerine de Partigöç, "Dost ateşi olduğunu düşünüyorum." diye konuştu. Sanık Partigöç, Aydın'ın, "Nasıl bir dost ateşi?" olduğunu sormasına karşılık ise "İkisi de TSK personeli dost ateşi oldu aynı birlikten." dedi.
Partigöç, bir sanık avukatının "Darbe gecesi Genelkurmay Başkanlığına giren tankların içeri girmesine siz izin vermişsiniz? Nereden gördünüz?" sorusuna ise "Kameralardan" yanıtını verdi.
Duruşmaya yarın, eski Genelkurmay Başkanlığı Stratejik Dönüşüm Dairesi Başkanı Tümgeneral Mehmet Dişli ve eski İzmiri Çiğli 2. Ana Jet Üs Komutanı Tümgeneral Kubilay Selçuk'un savunmasının alınmasıyla devam edilecek.
AA
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...