Japonlar, çalışma saatleriyle ilgili hükümetin düzenlemeye gitmesi çağrısı yapıyor.
Onlardan biri Michiyo Nişigaki. Nişigaki'nin oğlu Naoya, mezun olur olmaz Japonya'nın en büyük telekom şirketlerinden birinde işe girdi. Annesi de oğluyla gurur duyuyordu.
Naoya bilgisayarları seven bir gençti ve işini, Japonya'nın rekabetçi istihdam piyasasında kaçırılmaz bir fırsat olarak görüyordu.
Ama iki yıl sonra işler ters gitmeye başladı. Annesi Nişigaki, "Çok meşgul olduğunu ama yine de iyi olduğunu söylüyordu" dedi ve oğlunda gözlemlediği değişimi anlattı:
"Babamın cenaze töreni için eve geldi, yataktan kalkamıyordu. 'Kalkamıyorum, izin ver biraz uyuyayım. Özür dilerim anne ama uyumama izin ver' dedi."
Nişigaki, iş arkadaşlarından oğlu Naoya'nın gece gündüz çalıştığını öğrendi.
"Genelde son tren saatine kadar çalışırdı, treni kaçırdığında ofisteki masasında uyurdu. En kötüsü, bir defa geceden sabaha kalıp, aynı gün gece 10'a kadar çalışmıştı. Toplam 37 saat" diyor annesi.
İki yıl sonra Naoya, 27 yaşında aşırı dozda ilaç kullanımından öldü. Ölümüne resmi olarak 'karoşi' tanısı kondu. 'Karoşi' Japonya'da aşırı çalışma bağlı ölüm için kullanılan bir ifade.
Japonya'da çalışma saatlerinin uzun olması yeni bir durum değil. Uygulama ilk olarak 1960lı yıllarda başladı. Son dönemde ise karoşi ölümlerinde artış yaşandı.
Japon reklam ajansı Dentsu'da çalışan 24 yaşındaki Matsuri Takahaşi, 2915 yılı Noel günü kaldığı yurttan atlayıp intihar etti.
Takahaşi'nin ölümünden sonra genç kadının çok az uyuduğu, ayda en az 100 saat fazla mesai yaptığı ortaya çıktı. Makoto Iwahaşi, bunun özellikle işe yeni başlayanlar arasında çok olağandışı bir durum olmadığını söylüyor.
Iwahaşi, genç çalışanlara yardım eden Posse adlı bir kuruluşta görevli.
Gelen şikâyetlerin çoğunun uzun çalışma saatleriyle ilgili olduğunu belirten Iwahaşi, "Bu çok üzücü çünkü genç çalışanların başka seçeneği yok. İşi bırakmazsanız, 100 saat fazla çalışmak zorundasınız. İşi bırakısanız da hayatta kalamazsınız" diyor.
Iwahaşi'ye göre iş güvenliğinin azalması da durumu giderek kötüleştiriyor:
"1960lı, 70lı yıllarda karoşi yaşanıyordu. Ama fark vardı. Onlar uzun saatler çalışıyor ömür boyu iş garantisi alıyorlardı. Durum artık öyle değil."
Resmi rakamlara göre her yıl karoşi tanısıyla ölenlerin sayısı yüzleri buluyor. Bu ölümlerin gerekçeleri genelde, kalp krizi, intihar ve felç oluyor.
Ama genç çalışanların hakları için mücadele eden kuruluşların rakamların resmi verilerden daha yüksek olduğu görüşünde.
Bir araştırmaya göre Japon şirketlerin yaklaşık dörtte birinde işçiler, ayda 80 saatten fazla çalışıyor, çoğu zaman maaş alamıyor. Çalışanların yüzde 12'si, ayda 100 saati aşıyor.
Yeni düzenlemelere gidilmesi için Japon hükümetinin üzerindeki baskı artıyor ama on yıllar boyu süren bu çalışma kültürünü değiştirmek kolay değil. Zira Japonya'da iş arkadaşlarından veya patronundan önce çıkmak hoş karşılanmıyor.
Bu yılın başında hükümet, her ayın son Cuma gününü 'Ayrıcalıklı Gün' ilan etti ve şirketlere, çalışanlarını öğleden sonra 3'te salmaları çağrısında bulundu. Hükümet ayrıca Japon çalışanların daha fazla tatil almalarını istiyor.
Bir yıl içinde 20 gün izin yapma hakkı tanınıyor ama çalışanların yüzde 35'i bu izinlerini kullanmıyor.
Tokyo'nun Toşima bölgesinde yerel idari birimlerin bulunduğu binalarda akşam saat 7'de ışıkları kapatmaya başladılar. Böylelikle çalışanları da eve gitmeye teşvik ediyorlar.
"Görünür bir şeyler yapmak istedik" diyor müdür Hitoşi Ueno:
"Bu yalnızca çalışma saatlerini kesmekle ilgili bir şey değil. Herkesin daha etkin, daha üretken olmalarını istiyoruz, böylelikle herkes özel zamanlarını koruyabilir ve keyif alabilir."
Japonya dünyanın en uzun çalışma saatlerine sahip olsa da gelişmiş G7 ülkeleri arasında üretkenliği en az ülke konumunda.
Çalışan haklarını savunanlar, önlemlerin yetersiz olduğunu ve asıl sorun olarak görülen 'gençler arasında uzun çalışma saatlerine bağlı yaşanan ölümlere' odaklanılmadığını söylüyor. Çalışanlara tanınan fazla mesai sürelerine yasal sınırlama getirilmesi gerektiğini savunuyorlar.
Bu yılın başında hükümet, fazla mesai süresini ayda ortalama 60 saatle sınırlandırdı. Şirketler 'yoğunluğu' gerekçe göstererek 100 saate kadar fazla mesaiye izin veriyorlardı. Bu sınır ise 'karoşinin kırmızı çizgisi' olarak görülüyor.
Muhalifler, hükümeti çalışanların refahı pahasına ekonomik çıkarlara öncelik vermekle eleştiriyor. Son 30 yıldır yaşanan karoşi olaylarını inceleyen akademisyen Koji Morioka, "Japonlar hükümete güveniyor ama ihanete uğramış gibi hissediyorlar" diyor.
Son yıllarda gençler arasında ölümler arttı. Çalışan hakları savunucularının sayısı da giderek artıyor.
Oğlu Naoya'yı kaybeden anne Michiyo Nişigaki'ye göre Japonya, "El üstünde tutması gereken genç çalışanları öldürdürüyor."
"Şirketler kısa vadeli çıkarlarına odaklanıyor. Oğlum ve diğer genç işçiler çalışmaktan nefret etmiyor, yetenekliler ve iyi iş çıkarmak istiyorlar."
"Onlara, uzun saatler veya sağlık sorunları olmadan çalışma fırsatı tanıyın, ülkemiz için onlara sahip olmak bir ayrıcalıktır."
BBC Türkçe
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...