Yorgunsan Diyet Yap  

Havalar ısınmaya başladıkça fazla kilolu olanları da bir telaş alıyor. Kat kat giysilerin altına saklanamayacak kilolardan kurtulmanın yolları aranıyor. Şok diyetler, haplar, kremler, hatta cerrahi yöntemler deneniyor. Oysa uzmanların birleştiği tek nokta var: İşin sırrı sağlıklı ve düzenli beslenmede gizli. Hal böyle olunca yeni yeni diyet yöntemleri de ortaya çıkıyor. Bu aralar popüleritesini giderek artıran iki yöntem var: Glisemik indeks (Gİ) ve alkali diyeti... Aslında bu yöntemler diyetten çok daha sağlıklı ve doğru beslenmeye yönelik bir beslenme tarzı.

Glisemik indeks 1980’li yıllarda Kanadalı Prof. Dr. David Jenkins tarafından ortaya konmuş. Buna göre her gıdanın bir Gİ değeri var. Eğer bu değer yüksekse kan şekeri ve insülin hormonu yükseliyor. Kişi daha çabuk acıkıp kontrolsüz yemeye başlıyor, bu da kiloya neden oluyor. Uzmanlar bu diyeti hamur işlerinden ve tatlıdan vazgeçemeyenlere öneriyor. Glisemik indeksi yüksek gıdaların başında şeker, beyaz un, beyaz pirinç gibi işletmiş ürünler geliyor.

Kişi, Gİ’si düşük gıdalarla beslenmeye başladığında doyma hissini artırdığı ve insülin hormonu azaltarak yağ yakımını hızlandırdığı için kilo vermeye başlıyor.

Gİ değeri 0-100 arasında değişiyor. Değeri ne kadar azsa tükettiğimiz besinde bizim için o kadar yararlı oluyor. Günlük tüketmeniz gereken kalori miktarını azaltırken Gİ değeri düşük gıdalar arasından seçim yaparsanız kilo vermeniz de bir o kadar kolay oluyor.

80’E 20 KURALINI UYGULAYIN

Alkalin diyeti ise çoğumuzun beslenmesinde yer alan asidik yiyeceklerin azaltılarak alkalin üreten besinler tüketilmesine dayanıyor. Sanıldığının aksine asidik yiyecekler ‘asit’li içecekler ya da limon, portakal gibi meyveler değil. Et, peynir, yumurta, süt, şeker, beyaz un, barbunya, nohut gibi besinler asidik olarak adlandırılıyor. Meyve ve sebzeler vücutta alkalin yaparken, proteinli yiyecekler ise asit üretiyor. Asit birimi artınca da kronik yorgunluk, kilo artışı, kas ve eklem ağrıları, sedef, egzama, böbrek problemleri ortaya çıkabiliyor. Vücudun ideal alkalin düzenini koruması için beslenmemizin yüzde 80’inin alkalin, yüzde 20’sinin ise asidik besinlerden oluşması gerekiyor. Ayrıca bol bol su içmek vücuttaki fazla asidin idrar yoluyla atılmasını sağlıyor, bu da alkalin miktarının yükseltiyor.

Gİ değer tablosu

Elma 38, muz 62, kuru kayısı 31, kiraz 22, üzüm 25, kuru üzüm 64, kivi 52, portakal 44, erik 39, karpuz 72, kavun 65, armut 38, kuru fasulye 48, barbunya 27, mercimek 28, nohut 33, tam yağlı süt 27, yağsız süt 32, dondurma 61, yoğurt (az yağlı) 33, Beyaz Ekmek 70, Çavdar ekmeği 41, pide 57, iki dilim pizza (domates-peynirli) 60, sade kek 46, börek 50, toz şeker 65, bal 58, portakal suyu 46, mercimek çorbası 44, domates çorbası 38.

Alkalin gıdalardan bazıları

Bamya, börülce, brokoli, domates, fesleğen, filizli yiyecekler, havuç, ıspanak, kabak, karnabahar, kereviz, lahana, marul, maydanoz, pancar, patates, patlıcan, salatalık, sarımsak, semizotu, soğan, yeşil bezelye, yeşil fasulye, yeşil otlar, ahududu, ananas, armut, avokado, balkabağı, böğürtlen, çilek, domates, elma, greyfurt, karpuz, kayısı, kiraz, kuru hurma, kuru incir, kuru üzüm, limon, mandalina, muz, portakal, şeftali, üzüm, kırmızı biber, zencefil, Hindistan cevizi, zeytinyağı, keten tohumu.

Asidik gıdalardan bazıları

Konserve ürünler, mısır, mercimek, barbunya, ayçiçekyağı, tereyağı, hazır meyve suları, karabiber, kakao, kahve, gazlı içecekler, siyah çay, tuz, tatlandırıcılar, yoğurt, yumurta, kuzu eti, dana eti, pirinç, makarna, ekmek, barbunya, nohut, soya sütü, peynir, kabuklu deniz ürünleri, sucuk, sosis, ton balığı, hindi.

star