E-posta :
  Şifre :
    ► Üye olmak istiyorum
    ► Şifremi Unuttum

Bütçe Görüşmelerinde Ekren Krizi Anlattı 

Devlet Bakanı Nazım Ekren,krize karşı 18 Kasım itibariyle toplam 5,639 trilyon dolarlık bir kurtarma paketinin, değişik ekonomi yönetimleri tarafından ilan edildiğini söyledi.

21.11.2008 - 22:47
Bütçe Görüşmelerinde Ekren Krizi Anlattı

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, küresel krize karşı 18 Kasım itibariyle toplam 5,639 trilyon dolarlık bir kurtarma paketinin, değişik ekonomi yönetimleri tarafından ilan edildiğini söyledi.

Ekren, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı (TÜİK) ve GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığının 2009 yılı bütçelerini sundu.

Nazım Ekren, küresel finansal krizin anatomisi, evrimi ve önlemler seti çerçevesinde, özellikle üzerinde durulması gereken sorunun ana kaynağı olarak kabul edilecek temel göstergenin, geliri, mesleği ve aktifi olmayan kişilere yönelik kredilendirme süreci olduğunu kaydetti.

Yatırım bankalarının ve sigorta şirketlerinin görev, yetki ve sorumlulukları alanında oynadığı rollere bağlı olarak, zamanla ABD ekonomisinin büyüme dinamiği ve ABD finans sisteminin dinamiklerinin, 2000'li yıllardan sonra süreci hızlandıran temel değişken olduğunu ifade eden Ekren, ''Bu süreçte ekonomik büyümeyle birlikte, tutsat (mortgage) kredilerinde teminat kapsamı dışında kalan konut fiyatlarındaki artışlar, aynı zamanda konut sahiplerinin yeni kredilendirme sürecine girmelerine neden olmuş ve sistem giderek kendini besleyen bir mekanizma haline dönüşmüştür'' dedi.

Başbakan Yardımcısı Ekren, 1992'de 880 olan hedge fon sayısının 2008 yılı başlarında 10 bine kadar çıktığını söyledi. Hedge fon varlıklarının gelişim trendine bakıldığında; 1992'de 35 milyar olan hedge fon varlıklarının, 2008 yılında 2 trilyon 850 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştığını bildiren Ekren, ''Küresel finansal krizin dinamiklerini tartışırken, kredilendirme süreci yanında, bu kredilendirme sürecinin bu mekanizmalarla menkul kıymet haline getirilmesi, fakat sorun çıktıktan sonra da bunların 'toksik aktif' olarak adlandırılması çerçevesinde içinde bulunduğumuz tabloya gelinmiştir'' diye konuştu.

''FİNANSAL BİR ETKİLEME MEKANİZMASI OLUŞTURUYOR''

Küresel finansal krizin, çıktığı ABD ekonomisinden hareketle fiyat ve miktar değişiklikleri yoluyla finansal bir etkileme mekanizması oluşturduğunu dile getiren Ekren, krizi tartışırken, üzerinde durulması gereken en önemli ülkenin ABD olduğunu söyledi.

Nazım Ekren, ABD'nin toplam borç stokunun 2007 yılı sonu itibariyle trilyon dolar olarak düşünüldüğünde, ABD'de 10,4 trilyon dolarlık hane halkı tutsat borcunun, toplam borç stokunun yüzde 22'sini oluşturduğunu kaydetti.

ABD'de deki özel tüketim harcamalarının, gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 70'ini oluşturduğunu ve bu rakamın da 9,8 trilyon dolar olduğunu ifade eden Ekren, şöyle konuştu:

''Bu rakam şundan dolayı önemli. Mortgage (tutsat) sistemi, aynı zamanda bu tür kredi kullanan hane halkının gelirini artırdığından, gelir ve servet etkisi de oluşturduğundan, hane halkının özel tüketim harcamalarını doğrudan şekillendiren temel faktördür. 

ABD ekonomisi dışında 9,8 trilyon dolarlık başka bir ekonomi olmadığı için ABD'deki en ufak bir dalgalanma, hem mortgage ile sentetik ürünlerde hem de hane halkının tüketimi yoluyla bütün dünyanın finans ve ticaret sektörünü etkileyecek bir mekanizmayı da içinde barındırmaktadır. ABD, en büyük finansal piyasa, ekonomi ve ithalatçıydı; 2. büyük konumda olan ihracatçı konumdaydı. ABD, krizin yönetim sürecinde tüketici davranışını etkilemek, tüketimdeki hızlı düşüşü engellemek amacıyla bir defalığına bir paket ilan etmişti. O pakette; tek çalışana 600 dolar, evliye bin 200 dolar, emekli, yaşlı ve özürlülere de 300 dolar çek vermekle tüketimin bir miktar canlandırılmasını düşünmüştü.''

''HAZİNE FAİZLERİ DÜŞTÜ''

Başbakan Yardımcısı Ekren, 2006-2007 yıl sonuyla 14 Kasım 2008'in mukayese edilmesi durumunda, ABD'de de 3 aylık hazine faizinin 5,024'ten 0,13'e düştüğünün görüleceğini kaydetti.

Bu düşüşün ortalama yüzde 95'lik bir düşüş olduğuna işaret eden Ekren, Avrupa'da da 3 aylık hazine ve libordaki değişimin ABD'nin 3'te 1'i kadar gerçekleşerek, 2007 yıl sonu ile 14 Kasım 2008 arasında, ortalama yüzde 37,5 azaldığını bildirdi.

Nazım Ekren, dolar cinsinden, gelişmekte olan ülkelerin hisse senetlerindeki gelişim trendinin, kriz sinyali olarak kabul edilebilecek etkenlerden birisi olduğunu dile getirerek, ''2007 yılı sonuna göre, 14 Kasım 2008'de, gelişmiş ekonomilerdeki hisse senedi piyasalarının değişim oranı eksi 56,46'dır. Bu rakam, Brezilya'da eksi 58, Güney Afrika'da eksi 50, Macaristan'da 71, Rusya'da 72 ve Türkiye'de 66,98 olmuştur'' diye konuştu.

ENDEKSTEKİ DÜŞÜŞ

Başbakan Yardımcısı Ekren, ticaretle ilgili gelişmeleri gösteren ''Baltık, Kuru Yük Endeksi'' hakkında da bilgi verdi.

Bu endeksin 1999 yılından sonraki en düşük seviyesine gerilediğini ve 17 Kasım 2008 tarihi itibariyle endeksin 841'e geldiğini belirten Ekren, 21 Mayıs 2008'de 11 bin 771, 16 Kasım'da ise 10 bin 938 olan bu endeksteki düşüşün, dünya ticaretinin ciddi bir sıkıntıyla karşı karşıya kaldığının göstergesi olduğunu kaydetti.

Ekren, ülkelerin, sorun ortaya çıktığında, sorunlu bankaların ya da kurumların kendi bilançoları içinde sorunu çözme yoluna gittiklerini belirtti. ''Yani, zarar yazarak bu işin çözülebileceği kanaati ön plana çıkmıştır'' diyen Ekren, sorun çıkan ülkelerin merkez bankalarının, faiz oranlarını düşürerek likitide sorununu çözmek amacıyla devreye girdiğini anlattı.

Küresel krize karşı 18 Kasım itibariyle toplam 5,639 trilyon dolarlık bir kurtarma paketinin, değişik ekonomi yönetimleri tarafından ilan edildiğini ifade eden Ekren, toplam 966,5 milyar dolarlık bir zararın da söz konusu olduğunu, bunun bir kısmının ABD'de, Avrupa'da ve Asya'da olduğunu söyledi.

Nazım Ekren, IMF'in, 2008-2009 yılları için büyüme tahminlerinin her defasında daha düşük oranda gerçekleşebileceğinin sinyallerini verdiğine de dikkati çekti.

Ekren, şeffaflık ve hesap verilebilirliğin güçlendirilmesi, etkin düzenleyici mekanizmaların güçlendirilmesi, finans piyasalarının bütünlüğünün geliştirilmesi, uluslararası işbirliğinin güçlendirilmesi ve uluslararası finans kuruluşları reformunun, bu süreçten çıkış için önemli olduğuna işaret etti.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, küresel finans krizini değerlendirirken, Türkiye ekonomisinin belli bir olgunluğa eriştikten sonra eski kırılganlıklarını kaybettiğini, ancak büyümenin ve yükselen piyasalara girmenin doğal sonucu olarak farklı kırılganlık türleriyle de karşılaştığını söyledi.

Ekren, Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), GAP ve Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) bütçelerine ilişkin, TBMM Plan Bütçe Komisyonunda yaptığı sunumda, Türkiye'nin krizin yaratacağı küresel etkilerinden kaçınmasının mümkün olmadığını, ilk etkilerin kur, faiz, borsa ve dış ticarette ortaya çıktığını, ancak, Türkiye ekonomisinin küresel krizin dışında kendine has bir konjonktür dalgasıyla da karşı karşıya olduğunu söyledi.

Bunun da büyüme, yatırım ve istihdam konusunda kendisini gösterdiğini ifade eden Ekren, ''O zaman ekonomi yönetimi olarak kırılganlık ve sürdürülebilirlik konusundaki alışkanlıklarımızı ve düşüncelerimizi bir daha gözden geçirmemiz gerekir'' dedi.

Türkiye ekonomisinin belli bir olgunluğa eriştikten sonra eski kırılganlıklarını kaybederken, büyümenin ve yükselen piyasalara girmenin doğal sonucu olarak farklı kırılganlık türleriyle de karşılaşmış olduğunu vurgulayan Ekren, dolayısıyla sürdürülebilirliği tartışırken eski sürdürülebilirlik kavram ve ilişkilerinin yanında yeni sürdürülebilirlik kavram ve ilişkilerinin de önemli hale geleceğini söyledi.

YENİ MİMARİ ARAYIŞ

Başbakan Yardımcısı Ekren, kriz ortamında tüm ülkelerin yapısal reformlara gittiklerini belirterek, bu süreçte en önemli yapısal reformun ''kendine güven, karşılıklı güven ve girişim duygularını güçlendirmek'' olduğunu söyledi.

''Bugünden sonra kurallar ve dengeler değişmeye başlıyor ve değişecek'' diyen Bakan Ekren, bütün kurum, kuruluş ve piyasaların itibar ve karakter farklılaşmasının ön plana çıktığını ifade ederek, ''İtibarlı kuruluşların bilinen itibarı kadar, ilişkili olup olmadığı da tartışmaya açık hale geldi. Bunun sonucu olarak yeni bir mimari arayışı gündeme geldi. Burada tartışılan; gerekli düzeltmeyle, karşılaşılan dalgalanma arasındaki farkın nasıl açıklanması gerektiğidir. Buradan çıkış yolunda her ülke kendine has bir metod bulacaktır. Genel bir çerçeve oluşturulmak istenirse çıkış yolunun güveni yeniden tesis etmek ve diğerlerinden farklılığı ortaya koyabilecek bir kredibiliteyi de birlikte düşünmek gerekir'' diye konuştu.

KÜRESEL FİNANSAL KRİZİN EKONOMİ POLİTİĞİ

Küresel finansal kriz nedeniyle yaklaşık 6 trilyon dolarlık bir paranın sisteme enjekte edildiğine dikkat çeken Ekren, bu durumun bir dolarizasyon sürecini de doğal olarak gündeme getirdiğini kaydetti.

Ülkelerin yeni mimari arayışlarında ''herkesin kafasında oluşmuş standart bir mimari arayışı'' olmadığını bildiren Ekren, her ülkenin kendi ekonomik ve finansal gücü çerçevesinde bir mimari arayışını kurguladığını ifade etti.

Krizden çıkmanın, krizin ateşini düşürmenin son derece önemli olduğunu vurgulayan Ekren, yeni mimari arayışın kurgulandığı dönemde, güçlü bir ekonomik yapıya sahip olmak için orta vadeli bir perspektifin oluşturulmasının da en az bunun kadar önemli olduğunu bildirdi.

Küresel krizin finansal rekabeti ve bunun dozajını giderek artıracağını belirten Ekren, ''Vergi mükelleflerine yük ile küresel tasarrufların kullanılması da ayrı bir tartışma konusu olacaktır. Hiçbir ekonomi yönetimi alacağı mali paketlerin tümünü vergi mükellefine yüklemek istemez. Bunu çözebilmek için sistemde küresel ekonomide bulunan tasarruf fazlası ülkelerle de bir işbirliği kaçınılmazdır'' diye konuştu.

Ekren, küresel krizin bir diğer sonucu olarak da ülkeler krizden çıkarken standart bir model uygulamak yerine, kendilerine has özel modeller uygulama alışkanlığında oldukları için, başka ülkelerde haksız rekabet ve haksız maliyet üretecek bir sürecin tohumlarının atılmasının başladığını kaydetti.

AŞIRI LİKİDİTE

Krizin doğuşunun bir çok faktöre bağlanabileceğini, ama bunlardan en önemlisinin o dönemde likiditenin aşırı şekilde piyasaya zerk edilmesi olduğunu belirten Ekren, şimdi krizin çözümü tartışılırken de yine benzer şekilde bir likidite enjeksiyonu yapıldığına dikkat çekti.

Mevcut para stokuna ilave olarak küresel sisteme ortalama 6 trilyon dolar para enjekte edildiğine, ancak küresel büyüme trendlerinin tümünün aşağı doğru revize edildiğine işaret eden Ekren, ''Bir tarafta birikmiş yüksek oranda bir satın alma gücü bir başka tarafta büyüme trendlerinin aşağı gideceğini gösteren yaklaşım... İkisi arasındaki çelişkiyi de iyi okumak gerekir'' dedi.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, ekonomi yönetiminin yeni yaklaşımının, ''Merkez Bankacılığı, kamu borçlanma mekanizmaları ve vergileme sistemleri arasındaki ilişkilerin yeniden güçlendirilmesi, üst kurullar arasındaki diyaloğun sağlıklı hale getirilmesi, güven ve istikrarın korunması, ekonomik temellerin güçlendirilmesi, sektörel performansların arttırılması ve sosyo ekonomik gündemin yeniden şekillendirilmesi'' olduğunu söyledi.

Ekren, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı (TÜİK) ve GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığının 2009 yılı bütçelerini sundu. 

Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'ye de yabancı sermayenin girişinde bir daralma yaşandığını belirten Ekren, neredeyse yüzde 30'luk bir daralma gözlendiğini, ancak diğer ülkelerle mukayese edildiğinde bu rakamın makul bir tren olarak ifade edilebileceğini kaydetti.

Türkiye ekonomisinde yeni bir perspektife ihtiyaç olduğunu ifade eden Bakan Ekren, ekonomi yönetimi olarak bu perspektifin ilk sinyallerini 9. Kalkınma Planı'nda verdiklerini, 2009 programında da genel gidişatı yansıtan çok net değerlendirmelerin yer aldığını bildirdi.

''ÖZEL SEKTÖR, DEĞİŞİM VE DÖNÜŞÜM İÇİNDE OLMALI''

Ekren, özel sektörün bu süreçte değişim ve dönüşüm içinde olması gerektiğini ifade ederek, ekonomi yönetiminin de yeni bir yaklaşım belirlediğini söyledi. Nazım Ekren,  ''Ekonomi yönetiminin yeni yaklaşımı; Merkez Bankacılığı, kamu borçlanma mekanizmaları ve vergileme sistemleri arasındaki ilişkilerin yeniden güçlendirilmesi, üst kurullar arasındaki diyaloğun sağlıklı hale getirilmesi, güven ve istikrarın korunması, ekonomik temellerin güçlendirilmesi, sektörel performansların artırılması ve sosyo ekonomik gündemin yeniden şekillendirilmesi olacaktır'' diye konuştu. 

Başbakan Yardımcısı Ekren, Merkez Bankasının döviz likiditesi ve faiz oranı indirimi konusundaki sinyalleri ve BDDK'nın devlet iç borçlanma senetlerinin muhasebeleştirilmesi ve raporlanmasını değiştirmiş olması, yurt içi yerleşiklerin hisse senedi alımlarında stopajın sıfırlanması, mevduat garantisinin Bakanlar Kuruluna aktarılması ve bazı varlıkların milli ekonomiye kazandırılması için yapılan yasal düzenlemeleri, yurt dışından finasman girişini sağlayacak önemli araçlar olarak gördüklerini söyledi.

''Üzerinde durduğumuz temel yaklaşım; destekleyici ve teşvik edici mali ve finansal disiplin olarak ifade edilebilir'' diyen Bakan Ekren, şöyle devam etti:

''Ekonomik ve siyasi istikrar, bu süreçte olmazsa olmaz koşuldur. Hedefi belirli kamu harcamaları bu süreçten çıkışta son derece önemli. Bölgesel kalkınma projeleri, Bilişim Vadesi ve kentsel dönüşüm projeleri sahip olduğumuz aktifleri parasal hale getirmede önemli işlev görecektir.  

Reform gündemimizde ise mali kural var. Bütçe açığının ve kamu borç stokunun milli gelire oranlarına bakıldığında örtülü olarak devam eden mali kuralı kalıcı hale getireceğiz. Kamu kaynak ve harcama dengesinin hedeflere odaklı olması daha önemli hale gelecek. Aşırı dalgalanması ve oynaklığa müdahale edeceğiz.''

Ekren, bu süreçte proaktiflik ve ihtiyatlılık dengesinin kurulmasının da son derece önemli olduğuna işaret etti.

DPT BÜTÇESİNDE BÜYÜK ARTIŞ

Ekren, bağlı kuruluşların bütçeleriyle ilgili bilgi verirken de DPT'nin 2008 yılında 267 milyon YTL olan bütçe ödeneğinin 2009'da 598 milyon YTL'ye çıkarıldığını söyledi. Bakan Ekren bu artışın, kalkınma ajanslarının sayısının artması, cazibe merkezlerinin arttırılacak olması, Suriye-Türkiye Bölgeler Arası İşbirliği Programı ve sosyal destek projelerine ayrılan kaynaktan ileri geldiğini söyledi.

DPT Müsteşarlığının Kurumsal Stratejik Planı'na da değinen Ekren, 2009-2013 döneminde DPT'nin geleneksel fonksiyonlarına ek olarak politika ve strateji üretimine, izleme ve değerlendirmeye ve koordinasyon yönlendirmeye daha fazla ağırlık vereceğini ifade etti. Kurumun bu süreçte, Türkiye'nin stratejik kararlarına yön verecek teknik desteği sağlama ekseninde, kamu ve özel sektöre her türlü bilimsel teknik ve ekonomik verilerle destek sağlayacağını anlatan Ekren, DPT'nin kamu-özel sektör işbirliğinde koordinatörlük görevini daha etkin hale getirmesine de özel önem vereceklerini bildirdi.

Ekren, ''DPT Müsteşarlığının, Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu veri ve bilgi setlerini üreten, bunu strateji ve politika haline getiren, uygulama prosedürlerine sokabilen daha sonra izleme ve değerlendirme yaparak koordinasyon çerçevesinde değerlendiren bir kurum kimliği daha da ön plana çıkartılmış olacak'' dedi.

Ekren, TÜİK, SPK ve BDDK'nın bütçelerinin de artırıldığını, GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığınınz bütçesinde de bir miktar artış yaptıklarını kaydederek, proje kapsamındaki geçici gerçekleşme rakamlarına ilişkin şu bilgileri verdi:

''Merkezi yönetime ilave olarak, GAP bölgesi için 1 trilyon YTL'lik bir kaynağı aktarmıştık. Onun dağılımına baktığımızda ilk 3 aylık geçici sonuçlar itibariyle gerçekleşme oranı yüzde 53. Ekonomik kalkınmanın gerçekleştirilmesinde yüzde 50, sosyal gelişmenin gerçekleştirilmesinde yüzde 75, alt yapının gerçekleşmesinde yüzde 48'lik bir nakdi gerçekleşme olduğunu ifade edebiliriz. Kültürde yüzde 97, doğal kaynaklarda yüzde 37, tarımda da yüzde 60'lık bir gerçekleşmenin söz konusu olduğunu söyleyebiliriz.

Sosyal gelişmenin sağlanması bağlamında ise ortalama gerçekleşme oranı yüzde 75. Eğitim yüzde 81, istihdam yüzde 40, sağlık yüzde 100, sanat, spor ve sosyal hizmetlerde yüzde 35 düzeyinde. Alt yapının gerçekleşmesinde yüzde 48, enerjide yüzde 32, sulamada yüzde 54, ulaştırmada yüzde 58, sosyal fiziki alt yapıda yüzde 24'lük bir artış var.''

Ekren, yedek ödeneğin kullanıma girmesiyle bütün bu oranların daha yüksek seviyelere çıkarılacağını söyledi

YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.
Üye girişi yapmadınız. Misafir olarak yorum ekleyebilirsiniz. Üye olmak için tıklayın.
  Yorumcuların dikkatine…

İmlası çok bozuk,
Büyük harfle yazılan,
Habere değil yorumculara yönelik,
Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan,
Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren,
Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen,

yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR.

Bu haber henüz yorumlanmamış...

KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Hazine Alacakları 24,8 Milyara Ulaştı
Hazine Müsteşarlığından yapılan açıklamaya göre, Hazine alacak stoku içerisinde ...
Merkezi Yönetim Borç Stoku
Merkezi Yönetim brüt borç stoku 31 Ekim 2008 tarihi itibariyle 373,3 milyar ...
Kriz Tam Kalbimize Saplandı
DİSK, ekonomik krizin Türkiye'yi teğet geçmediğini, tam kalbine saplandığı öne sürdü.
 
Tüzmen'den Banka Yorumu
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, güven ortamının eksikliklerinin, son dönemlerde ...
Şehir İçi Telefon Hizmetleri de Serbestleşti
Sabit telekomünikasyon hizmetleri işletmecileri, telefon şebekesi üzerinden ...
Akaryakıt Ürünlerinde İndirim
Akaryakıt ürünlerinden 95 oktan kurşunsuz benzinde 6 YKr, motorinde ise ...
 
Türk-İş'ten Krizden Çıkış Önerileri
Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu, ''ekonomik krizin panzehirinin sosyal ...
Yalçındağ'a Göre En Önemli Engel Altyapı
TÜSİAD Başkanı Yalçındağ, 'Nanoteknoloji ve Türkiye' adlı raporun tanıtımında ...
Dünya Bankası’ndan 2.9 Milyar Dolar Gelecek
Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, Dünya Bankası’nın Türkiye’ye 2008-2011 döneminde ...
 
SOSYAL MEDYADA TAKİP ET
FACEBOOK'TA TURKTIME
TWITTER'DA TURKTIME
 
KATEGORİLER
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
ETİKETLER
  •KÜNYE
  •İLETİŞİM
  •REKLAM
 
 
  •Güncel
  •Siyaset
  •Dünya
  •Medya
  •Magazin
  •Spor
  •Kültür
  •Sağlık
  •Ekonomi
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
  •Dünya
  •Spor
  •Kültür
  •Ekonomi
  •Sağlık
  •Medya
  •Siyaset
  •Güncel
  •Aktüel
Güney Kore
dolar
Euro
Çankaya
ygs puan hesaplama
uzaktan çalışma
Maden Ocakları
Binyamin Netanyahu
yusuf ziya özcan