Başçı, Ankara Sanayi Odası (ASO) Meclis Toplantısında, Türkiye'de 2008 küresel kriz sonrasında başlayan güçlü ekonomik büyümenin devam ettiğini, şu an itibarile işlerin iyi, iç talebin oldukça canlı, yurt dışı ile ilgili risklere rağmen ihracatın hiç fena gitmediğini kaydederek, ''Mevcut koşullarda Türkiye'nin nispi durumu oldukça iyi...'' dedi.
Gelişmiş ülkelerdeki toparlanmanın halen oldukça zayıf seyrettiğini belirten Başçı, kamu borçlarına ve bütçe açıklarına ilişkin sorunlar nedeniyle büyüme oranları üzerinde aşağı yönlü riskler bulunduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:
''Zaten büyüme zayıf. Onun üstünde bir de aşağı yönlü riskler var, özellikle Avrupa'da ve avro bölgesinde ön plana çıkmış durumda. Gelişmiş ülkelerde kolay bir çözüm yolu olarak algılanan parasal genişleme ise gelişmekte olan ülkeler açısından, kısa vadeli sermaye akımlarının oynaklığını artırıyor. Bu daha önce görmediğimiz bir durum, daha önce görmediğimiz ölçüde kısa vadeli sermaye akımlarında girişlerde oluyor, çıkışlarda oluyor. Bunun son derece hızlandığını, frekansının hızlandığını görüyoruz. Bunun temel nedeni, parasal genişlemedir.
Gelişmiş ülkelerdeki parasal genişleme, ülkemizde kısa vadeli sermaye akımlarına karşı son bir yılda alınan tedbirler büyük ölçüde amacına ulaşmış bulunmaktadır. Tam doğru zamanda Avrupa'daki borç krizi ağustosta derinleşmeye başladı, tam o sıralarda biz bunun meyvelerini toplamaya başladık ve Türkiye'nin konumu nispeten diğer ülkelere göre daha korunaklı bir hale geldi.''
-Cari açık-
Başçı, yılın son çeyreğinde cari açıkta iyileşmenin başlayacağının öngörüldüğünü ve bunun gerçekleştiğini kaydederek, yılın son aylarında cari işlemler dengesindeki iyileşmenin daha belirgin hale geleceğini bildirdi.
Eylül ayında geçici bir yükseliş olduğunu hatırlatan Başçık, ekim ayından itibaren tekrar cari dengenin öngörülen şekilde ve gözle görülür şekilde düşmeye başlayacağını kaydetti. Cari açığın finansman kalitesindeki iyileşmenin devam ettiğini belirten Başçı, ''Burada uzun vadeli ve doğrudan yabancı yatırımların payı yavaş da olsa artıyor. Ülkemizdeki tasarruf oranlarını artırıcı ve enerjide dışa bağımlılığı azaltıcı yapısal reformların OVP'de özetlendiği şekilde hayata geçirilmesi cari açığa kalıcı bir çözüm sağlayacaktır. Bu reformlar yapılana kadar Türkiye cari açık vermeye devam edecek önemli olan finansman kalitesinin iyileşmesi ve cari açığın daha sürdürülebilir seviyelerde devam etmesi'' diye konuştu.
Döviz kuru hareketlerinin gecikmeli etkileri ve bu ay işlenmemiş gıda fiyatlarındaki baz etkileri nedeniyle, kısa vadede enflasyonda geçici bir yükseliş gözleneceğini ifade eden Başçı, buna karşı uygulanmakta olan telafi edici parasal sıkılaştırma tedbirlerinin sonucunda, enflasyonun 2012 yılının başından itibaren tekrar düşmeye başlayarak, yılın sonunda yüzde 5'lik hedefe ulaşmasının sağlanacağını belirtti.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem Başçı, küresel ekonomik krize gelişmiş ülkelerin ve gelişmekte olan ülkelerin farklı tepkiler verdiklerini ve gelişmekte olan ülkelerin krizden daha başarıyla çıktıklarını belirterek, ''Gelişmiş ülkelerde bir numaralı araç ve kolay araç parasal genişleme ve mali disiplinden uzaklaşma oldu. Gelişmekte olan ülkelerde ise tam tersi parasal disiplin ve mali disiplinin güçlendirilmesini seçti'' dedi.
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, Ankara Sanayi Odası (ASO) Kasım ayı meclis toplantısında, küresel ekonomik kriz sonrasında gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkelerin uyguladıkları politikaları değerlendirdi.
Kamu borcu veya özel kesim borcuyla ilgili sorunu olan ülkelerde ciddi istihdam kayıpları yaşandığına dikkat çeken Başçı, ABD'de ümidini kaybetmiş, iş aramaktan vazgeçen çok sayıda kişi olduğunu, bunun da işsizlik oranlarını düşürdüğünü, Türkiye'de ise iş gücüne katılımın bilakis arttığı halde, işsizlik oranlarının düştüğünü, bunun da çok çarpıcı bir fark olduğunu söyledi.
2012 yılının nasıl olacağının en çok konuşulan konular arasında olduğunu anlatan Başçı, AB'de satınalma yöneticilerine ''geleceği nasıl görüyorsunuz'' diye sorulduğunu ve burada öncü göstergelerin 50'lerin (100 üzerinden) düştüğünün görüldüğünü kaydetti. Öncü göstergelerin şu anda 50'nin hafif altında, 45'in üzerinde olduğunu belirten Başçı, ''Dolayısıyla bu hafif resesyona işaret ediyor, daha daha büyük bir problemin başlangıcı olabilir mi? Henüz söylemek için erken. Yani bu problemin büyümesini engellemeye çalışıyor herkes, eğer başarılı olurlarsa bu hafif bir resesyon olacak'' dedi.
ABD'de ise konut fiyatlarının ciddi bir problem olduğunu, 2000 yılında başında konutlara 100 denildiği zaman, 2006 yılında bu değerin 200'ü geçtiğine dikkat çeken Başcı, enflasyonun yıllık yüzde 2-3 seyrettiği bir ortamda yıllık artışın yüzde 10'un üzerinde olduğunu söyledi. Bunun normal bir şey olmadığının tüm kesimler tarafından söylendiğini ifade eden Başçı, faizlerin tarihindeki en düşük seviyesinde olmasına rağmen, ABD'de ipotekli konut kredisi faizlerinin 30-50 yıl vadelerde hiç görülmediği seviyelerde düşük olduğunu, buna rağmen konut fiyatlarının bir türlü yükselmediğini dile getirdi.
Merkez Bankası Başkanı, ''Bu ne kadar aşırı bir konut arzı olduğunu gösteriyor. Gerekmeyen konutlar, ihtiyaç olmayan konutlar üretilmiş ve satılmış. Yani dolayısıyla bu konuda da dikkatli olmak lazım. İnşaat sektörünün canlı olması güzel bir şey ama hiçbir zaman hiçbir konuda aşırıya gitmemek gerekir. ABD'den çıkartılacak ders'' dedi.
-Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde uygulanan politikalar-
Krizin ardından gelişmiş ülkelerde uygulanan politika araçları hakkında bilgi veren Başçı, gelişmiş ülkelerde krize karşı bir numaralı ve en kolay aracın parasal genişleme, ikincisinin ise mali disiplinden uzaklaşma olduğunu kaydeden Başçı, bu iki unsurun sonuçlarının da şu anda yaşandığını ve bunlara bir an önce kesin çözüm bulunması gerektiğini bildirdi.
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, krizin ardından gelişmekte olan ülkelerde uygulanan politikaları şöyle özetledi:
''Gelişmekte olan ülkeler tam tersi bir numara parasal disiplin, iki numara mali disiplinin güçlendirilmesi.... Gelişmekte olan ülkeler genellikle bu şekilde tepki verdi. Bu şekilde geçmiş tecrübelerden de ders alarak kontrollü parasal teşvik vermek gerekiyorsa bunun kontrollü olması gerekiyor. Kısa vadeli sermaye akımlarına karşı da tedbir almaya çalışıyorlar. O yüzden bu ülkelerin temelleri daha sağlam şu anda.
Mesela Türkiye'de parasal genişleme olarak baktığımızda bizde benzer fazla kaydi para, Merkez Bankası bilançosundaki özel sektör ya da bankaların alacakları fazla olan kısmı. Bakacak olursak bu şu anda sıfıra yakın seyrediyor. 2010 yılında Nisan ayında başladığımız çıkış stratejisi ile Lehman Krizi sonrası sisteme bir miktar fazla para vermiştik, sistemi desteklemek için, o parayı geri çektik. Şu anda normal seviyelere tekrar döndü. Krize karşı uygulanan politikalar arasında kısa vadeli sermaye akımlarına karşı uygulanan politikalar önem taşıyor. Bu da gelişmekte olan ülkelerde uygulanan bir politikadır. Ne yapmak lazım kısa vadeli sermaye akımlarına karşı. Çok değişik politikalar uygulandı ülkeler arasında. Ne yapıyorsanız yapın eğer şunları amaçlarsanız o zaman politikalarınız nispeten başarılı olur. Halen küresel parasal genişleme eğilimlerinin tersine, gelişmekte olan ülkeler daha fazla özkaynak ve özsermaye, daha az borç para, daha fazla yerli para, daha az yabancı para ve daha fazla uzun vadeli, daha az kısa vadeli dış finansman çekebilmek için teşvik sağlamalı.
Küresel parasal genişleme bunların tersini zorluyor. Para yabancı para cinsinden ve kısa vadeli gelmek istiyor, borç şeklinde gelmek istiyor. Bunların hepsi de oynaklığı artırıcı şekilde sermaye olduğu için, bunların tam tersini teşvik etmek lazım.''
ZAMAN
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...