Bitkin hâldesiniz, çok uykunuz var ama yine de zihninizi susturup bir türlü uykuya dalamıyorsunuz. Acaba uyuyamadığımız uzun bir gece boyunca bedenimizde neler olup biter? KBB ve Baş Boyun Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Bahadır Baykal bu sorunun cevabını irdeledi.
Uykunun doğal dinlenme biçimi olduğunu ve tüm canlıların günlük işlevlerini gerçekleştirebilmek için uykuya ihtiyaç duyduklarını belirten Baykal, uyku mekanizması hakkında şunları söyledi: “Güneş battığında, beyin epifiz bezi uyku hormonu olan melatonini salgılamaya başlar. Böylece vücuda uyku vaktinin geldiği hatırlatılır. Sabah uyandığımızda ise uyku getiren bir kimyasal madde olan adenozin salgılanmaya başlar ve gün boyunca vücutta depolanır. Yatağa girdiğimizde diğer maddeler ile beraber beynimize nüfuz ederek uykumuzun geldiğini hissettirir. Nörokimyasal bir madde olan ABA ise beyin sapını uyararak uyku emri verir. Bundan sonraki aşama ise uykudur.
Yatağa yattıktan birkaç dakika sonra günün envanterini zihnimizde almaya başlarız. Niye böyle konuştum, neden yaptım, peki nasıl davranmalıyım? gibi pek çok düşünce aklımızdan geçer. İşte zihnimizdeki ilk büyük savaş o anda başlar ve zihin strese girer. Stresin tetiklediği adrenalin kalp atışlarını, kan basıncını, vücut ısısını ve nefes alıp verişi bozar. Adrenalinin kardeş stres hormonu olan kortizol de beraberinde artar, böylece kan şekeri seviyesi yükselerek zihin açılmaya doğru gider. Beynin uyku ve uyanıklık merkezleri arasındaki kavga artık başlamıştır.
İkinci saatin sonunda yatakta sağa sola dönüp uyuyamamak morali iyice bozar, adrenalin-kortizol seviyesi bir miktar daha artar. Ani ve derin nefes almaya başlarız
TV VEYA BİLGİSAYAR AÇMAK EN BÜYÜK HATA
Yatakta geçirdiğimiz üçüncü saatin sonunda pes edip yataktan kalkarak televizyon ya da bilgisayarı açtığımızda büyük bir hataya da kucak açmış oluruz. Ekrandan yayılan mavi ışık, melatoninin daha da bastırılmasına sebep olur. Beynimiz de o anda yeni günün başladığı hissine kapılır. Zihin uykudan daha çok seyredilen veya okunan şeye yöneldiği için, yatakla ilk temas ettiğimiz zamana göre daha da uyanık hale geliriz.
Beşinci saate girilirken beynin uyku merkezi bu savaşı kazanır ve bir süre uykuya dalınabilir. Ancak doğal uyku gibi yavaşça uykuya dalmak mümkün olmaz. Beyin dalgaları yüksek bir frekansta sıkışıp kaldığı için kesintili ve rahatsız bir şekilde uyunabilir.
ZİHNİN AÇILMASI İÇİN KAFEİNE İHTİYAÇ DUYULUR
Yedinci saatin sonunda işe gitme vakti geldiğinde veya alarm çaldığında beyin, derin uyku sürecinde girilen delta aşamasına girdiğinden, hemen uyanmak zor olur. Uyanmaya çalışılsa bile vücutta yeteri kadar adenozin yakılmadığından zihin hâlâ bulanıktır. Hızlıca kendine gelmek için bir fincan kahveye ihtiyaç duyulmasının nedeni, kafein alarak adenozini etkisiz hâle getirmektir.
Uykusuz geçen bir gece sonrası yeteri kadar dinlenilemediği için, huysuz ve diğer sabahlara göre daha sersem hissederiz. Beynin mantık ve konsantrasyon merkezi olan ön korteks oradan oraya sürüklenmiştir. Odaklanmakta zorluk yaşar; asabi ve fevri hâle bürünebiliriz. Ancak her şeye rağmen bir sonraki gece doğru saatinde uyumayı başarabilirsek bu travmayı ertesi güne taşımadan o gecede bırakabiliriz.” (ntvmsnbc)
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...