İsmet İnönü'nün paralara resmini bastırmasının nedeninin 30 Aralık 1925 tarihli anayasa değişikliği olduğunu yazan Hürriyet yazarı Taha Akyol'a cevap veren Engin Ardıç, "Bu kanun o günden bugüne yürürlükte midir?" diye sordu ve bombayı patlattı: "Yürürlükte!.. Erdoğan da yapabilir o zaman..."
Erdoğan'ın o anayasa maddesine dayanarak paraya kendi resmini bastırması durumunda bugün İnönü'yü savunanların kıyameti kopartacağını belirten Engin Ardıç, yazısını şöyle bitirdi: "Eh, öyleyse Erdoğan da yapabilir!.. Yapsa kıyameti koparırsınız, 'şeddeli diktatör' dersiniz. Ama biz kalkıp İnönü'ye diktatör desek bizden kötüsü olmaz, öyle mi?"
İşte Engin Ardıç'ın "Diktattör İssmett" başlıklı bugünkü yazısı:
Cumhurbaşkanımız, İnönü'nün paralardan Atatürk'ün resmini kaldırtıp yerine kendi resmini koydurmuş olduğunu bir kere daha hatırlattı.
Evet, o kadar ki, basılmak üzere hazır bekleyen ikinci emisyon "arduvaz renkli" binlik banknotlardan da Atatürk resmini alelace "kazıtıp", evet kazıtıp, kendi resmini koydurmuştur. (Yıllar önce Hamburg'da bir nümizmatta görmüştüm, müzayedeye koyuyorlardı, açılış fiyatı 2 bin mark, param yetmedi, alıp da koleksiyonuma katamadım, içim cız etti.)
Bu uygulama, Milli Şef sıfatını bırakmak zorunda kaldığı günden sonra da sürmüştür, taa iktidardan düştüğü 1950 yılına kadar...
Son günlerde hatıralarını da yayınlayan (Tayyip Erdoğan'a hakaret ettiği için işinden ayrılmak zorunda kalıp kapağı CHP listesinden meclise atan) yaşı geçmiş bir gazeteci, bunu İsmet Paşa'ya sormuş bir zamanlar... Paşam, bunu niçin yaptınız?
İsmet Paşa da "devletteki devamlılığı göstermek için" demiş!
Bu hesaba göre, Celal Bayar bu devamlılığı göstermedi, paralara kendi resmini koydurmadı, Atatürk'ü iade etti...
Kendi resmini koydursaydı CHP kıyameti koparacak, merhum Yassıada'da herhalde bir de bu "suçtan" yargılanacaktı!
Sonradan gelenler, Gürsel, Sunay, Korutürk, Evren, Özal, Demirel, Sezer, Gül, hiçbiri bu işe kalkışmadılar. Devletin devamlılığı umurlarında değil miydi?
Şimdi Erdoğan bunu yapsa, yeri göğü inletirler.
"Şeddeli diktatör" derler, ama İnönü'ye diktatör diyenede kızarlar!
(Bu lafı ortaya atan zavallı cahil, aynı sessiz harfin iki kere okunması anlamına gelen "şedde"yi bilmiyor, şeddeli diktatör ya "dikktatör" olur, ya "diktattör", ya da "dikkttattör"... Ne demekse?)
***
Oysa değerli gazeteci ağabeyimiz Taha Akyol (kendisi tarafsız görünmeye çalışan bir Erdoğan muhalifidir) dün müthiş bir gerçeğe parmak bastı:
Paraların görünümünü saptayan 30 Aralık 1925 (aslında 30 Kanun-u Evvel 1341) tarihli ve 701 sayılı kanun "tuğrayı" kaldırıyor ve paraların üzerinde "Reisicumhur Hazretleri'nin resmi bulunur" diyor...
"Şu andaki reisicumhurun" demiyor!
Belli ki günün birinde Atatürk'ten başka birinin de cumhurbaşkanı olabileceği düşünülmemiş.
Bu kanun o günden bugüne yürürlükte midir? Yürürlüktedir.
Eh, öyleyse İnönü "kanuna uygun" bir iş yapmış! (Taha Akyol da İnönü'yü bu şekilde aklıyor zaten.)
Eh, öyleyse Erdoğan da yapabilir!
Yapsa kıyameti koparırsınız, "şeddeli diktatör" dersiniz.
Ama biz kalkıp İnönü'ye diktatör desek bizden kötüsü olmaz, öyle mi?
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...