Yasayla garanti altına alınan yerli yapım ilk ekonomi programı günışığına çıktı. IMF dayatması olmadan hazırlanan plan 2010’dan itibaren büyüme ve 3 yılda 1.25 milyon kişiye iş öngörüyor.. Türk ekonomisinin üç yıllık yol haritasını içeren Orta Vadeli Program, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan tarafından açıklandı. Türk ekonomi bürokratları tarafından hazırlanan ekonomik programda, büyüme ve üretim ön planda tutuldu. 2010-2012 dönemini kapsayan üç yıllık program süresince, 1 milyon 250 bin kişiye yeni istihdam sağlanması öngörüldü. Yine program kapsamında, Türkiye Ziraat Bankası’nın hisselerinin bir kısmının halka arz edilmesi, 2011 yılından itibaren de mali kural uygulamasına geçilmesi hedeflendi. BÜYÜME VE ÜRETİM ODAKLI Türk ekonomisi bugüne kadar IMF destekli ekonomik programlarla yönetiliyordu. İlk kez yerli bir ekonomik program yasayla taahhüt altına alınarak uygulamaya konululuyor. Dünkü Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayınlanan ve 2010-2012 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program’ın ayrıntıları, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan tarafından, yaklaşık 2.5 saatlik bir basın toplantısı ile açıklandı. Toplantıya, Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer ile Maliye ve Hazine’den üst düzey bürokratlar da katıldı. Babacan tarafından açıklanan Orta Vadeli Program’da küresel kriz nedeniyle 2009 yılında bozulan ‘mali disiplinin yeniden’ sağlanması, büyümenin tekrar sağlanması amaçlanıyor. Programa göre, 2010 yılında 300 bin kişiye, 2011 yılında 400 bin kişiye, 2012 yılında ise 550 bin kişiye yeni iş imkanı sağlanacak. Yine aynı dönemde, 2009 yılı itibariyle 8 bin 456 dolar olacak olan kişi başına düşen milli gelir, 2012 sonunda 9 bin 732 dolara yükselecek. BABACAN: HEDEFİMİZ ÜLKENİN REFAHI Babacan, program ile bozulan mali disiplinin yeniden sağlanmasını ve refah düzeyini artmayı amaçladıklarını kaydetti. Babacan, programın temel hedeflerini şöyle özetledi: “Özel sektörün kullanabileceği kaynaklar üzerindeki baskıyı azaltarak ve geleceğe yönelik öngörülebilirliği artırarak özel sektör öncülüğündeki büyümeyi desteklemek. Ekonominin rekabet gücünü ve esnekliğini artıracak reformları hayata geçirmek” Bakan Şimşek cumartesi Mali Plan’ı açıklıyor Orta Vadeli Program’ın açıklanması ile birlikte, bütçenin orta vadeli planı olarak bilinen üç yıllık Mali Plan da netleşiyor. Babacan, planın Maliye Bakanlığı tarafından açıklanacağını bildirdi. Maliye Bakanlığı yetkilileri Bakan Şimşek’in Çin’de bulunduğunu belirterek planı cumartesi günü açıklayacağını belirttiler. Özel hastanede fark ücreti % 70’e çıkıyor Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, Orta Vadeli Program çerçevesinde sağlık hizmetlerinde herhangi bir kısıtlama düşünmediklerini açıkladı. “Vatandaş nasıl tedavi hizmeti alıyorsa bunu almaya devam edecek” diyen Dinçer, muayene katılım paylarının artırılmasından ziyade talebin dengelenmesiyle ilgili çalışma yapacaklarını dile getirdi. Vatandaşların özel hastanelere ödedikleri fark ücretinin de yüzde 30’dan yüzde 70’e çıkarılacağına dikkat çeken Dinçer, bunun için özel sağlık kuruluşlarının sınıflandırılacağını vurguladı. Vatandaşların hastane sınıfına göre yüzde 30, 40, 50, 60 ve 70 fark ödeyeceğini ifade etti. DEVLET İLACA DAHA AZ ÖDEYECEK Dinçer, devletin ilaca ödediği parayı azaltmak için de firmalara ödenen orijinallerde yüzde 100’ü yüzde 60’a, eşdeğerde yüzde 80’den yüzde 60’a düşürüleceğini belirtti. Dinçer muayene katılım payıyla ilgili şunları söyledi: “1. basamakta maliyetler düşük. İkinci basamakta 2 katı fazla. Grip olmuş üşütmüş hastanın hastaneye gitmesi büyük maliyet oluşturuyor. 1. basamak sağlık kuruluşunda 15 lira 20 lira arasında devlet hastanesinde bu 30 liraya yükseliyor. Üniversiteden 45 liraya çıkıyor.” Vergilerde bir artış olmayacak Babacan, bir soru üzerine Orta Vadeli Program ile ilgili düzenlediği basın toplantısında, program dönemi içinde Gelir, Kurumlar ve KDV oranları konusunda ek bir artış yapmayı düşünmediklerini kaydetti. Babacan, ancak yıllardır oranında bir artış olmayan maktu vergi oranlarının güncel hale getirileceğini, bu artışın da enflasyon oranında olacağını kaydetti. Babacan, 30 Eylül tarihinde süresi dolacak olan, başta otomotiv olmak üzere bazı sektörlerdeki vergi indirimlerle ilgili kararın ise 30 Eylül tarihinde verileceğini kaydetti. Ziraat Bankası da halka satılacak Hükümetin açıkladığı Orta Vadeli Program’da Ziraat Bankası’nın halka arzı da öngörülüyor. Babacan düzenlediği basın toplantısında program kapsamında küresel kriz nedeniyle askıya alınan özelleştirme çalışmalarına yeniden ağırlık verileceğini kaydetti. Babacan, kamunun elektrik dağıtım ve şeker üretimi alanlarından tamamen çekilmesini, telekomünikasyon ile liman işletmeciliğindeki payının da azaltılmasını hedeflediklerini bildirdi. Babacan, Türkiye Ziraat Bankası’nın hisselerinin bir kısmının halka arz yöntemiyle özelleştirilmesi konusunda hazırlıklar başladığını vurguladı. SATIŞ İÇİN ŞU AN ERKEN Babacan bir soru üzerine “Ziraat Bankası ile ilgili çok erken bir aşamadayız, fikir olarak bakalım diyoruz” dedi. Babacan, Halkbank ve Vakıfbank örneğinde olduğu gibi bir bankanın hisseleri halka açıldığı zaman, o bankanın yönetimiyle, çalışma tarzıyla daha da rasyonelleştiğini, şeffaflığın, hesap verilebilirliğin getirdiği ortam ile daha iyi sonuçların alındığını ifade etti. Babacan, Tevfik Bilgin’e sahip çıktı Babacan, basın toplantısında bir soru üzerine, BDDK Başkanı Tevfik Bilgin’in görevden alınacağına ilişkin dedikodulara da açıklık getirdi. Babacan, Tevfik Bilgin’in, kendisinin Devlet Bakanlığı döneminde ilk olarak Türkiye Halk Bankası Genel Müdürlüğü’ne ardından da BDDK Başkanlığı’na atandığını hatırlattı. Babacan, “BDDK Başkanı ile ilgili dedikoduları ben de gazetelerden okuyorum. Bu vesile ile açıklama yapmış olayım, BDDK Başkanı çok başarılı bulduğumuz bir arkadaşımızdır. Dolaysıyla görevden alınması söz konusu değildir” diye konuştu. IMF ile anlaşma olursa para piyasaya gidecek Babacan, IMF ile görüşmelerin halen sürdüğünü belirterek, anlaşma olması halinde gelecek her bir doların piyasalara verileceğini söyledi.. Bakan Babacan, Orta Vadeli Program’ın IMF’ye de sunulacağını ve program üzerinde IMF teknik heyeti ile bir tur daha görüşme yapılacağını bildirdi. “IMF finansmanı olmazsa olmaz değil” diyen Babacan şunları söyledi: “IMF kaynakları piyasa şartlarından daha uygun durumdadır. Bu nedenle IMF ile anlaşma yaparsak olumlu olur. Eğer programa IMF destek verirse, güven konusunda bir miktar daha katkıda bulunacaktır. Ancak bunu, IMF ile anlaşma yapılmazsa olmaz şeklinde bir duruma getirmemek lazım. IMF’den sağlanacak kaynaklar, Hazine’nin iç borçlanma planını değiştirecek. Dolaysıyla borçlanma ihtiyacı azalacak. Bunun sonucunda da, bankalar reel sektöre daha fazla kaynak aktarabilecekler” dedi. Babacan şunları söyledi: “IMF ile görüşmelerin sonucunda stand-by ile alakalı sonuca ulaşırsak düzenleme yapmayı tercih ederiz, ama şartlarında ve çerçevesinde mutabık kalmamız lazım.” Bakan Babacan, IMF ile görüşmeleri tamamen kendisinin yürüttüğünü de hatırlatarak, IMF konusundaki dedikodular için, “Ben açıklama yapmadığım sürece inanmayın” dedi. Mali kural uygulaması 2011’de Babacan, Türk ekonomisinde dönüm noktası olacak olan mali kural uygulamasının da 2011 yılında başlayacağını bildirdi. Babacan, mali kuralla ilgili hazırlık çalışmaların halen devam ettiğini belirterek, bu çalışmanın tamamlanmasının ardından mali kural için yasal düzenlemenin gerçekleştirileceğini bildirdi. “Mali kural uygulaması, en az Merkez Bankası’nın bağımsızlığı kadar önemlidir” diyen Babacan, mali kural uygulayan ülkelerin küresel krizden en az etkilenen ülkeler olduğuna dikkat çekti. Babacan, “Mali kural uygulaması çerçevesinde, Türkiye’nin 10-15 yıllık kamu açığının milli gelire oranı hedefi belirlenecek. Bu hedef doğrultusunda, yatırımcılar 10-15 yıl sonrasını görebilecek. Bu yönde yatırım yapacaklar” dedi. IMF İLE İSTİŞAREYE BAŞLADIK Başbakan Yardımcısı Babacan, IMF ile bir stand-by düzenlemesi yapılması halinde mali kuralın kuşkusuz istişare edilecek ve mutabık kalınacak bir unsur olduğunu kaydederek, şu anda mali kuralın IMF ile istişaresine başladıklarını vurguladı. “Önemli olan hiç bir komplekse hiç bir yargıya kapılmadan Türkiye gerçeklerinin önümüze koyup, Türkiye için en doğru kararları almaktır” diyen Babacan, dış finansmanın genişlediği bir senaryoda Türkiye’nin büyümesine de olumlu etkide bulunacağını kaydetti.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...