Eski Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) eski Başkanı ve bakan Kemal Derviş, CNN Türk’te kendisiyle yapılan bir söyleşide, ‘ciddi bir istihdam artışı olmadan’ krizin bittiğine karar vermenin erken olacağını söyledi. Türkiye’yi 2001 ekonomik krizinden çıkaran ‘Güçlü Ekonomi Programı’nın mimarı ve ve dönemin ekonomiden sorumlu devlet bakanı Derviş bundan sonra her ay bir kez yer alacağı ‘Ufuk Turu’ adlı programda Esra Tümen Dinçkök’ün ve programa mesajlarıyla katılan izleyicilerin sorularını yanıtladı:
CNN Türk: Toplantıların hazırlık bölümünde yayımlanan Küresel İstikrar Raporu’nu değerlendirir misiniz?
Kemal Derviş: Çok acil yangın durumu yoksa bile, esas sorunların devam ettiğinin altını çiziyor. Ciddi sermaye yetersizliği genelde devam ediyor diyor. Geri dönmeyen kredi sorunları bazı ülkelerde sürüyor. Rapor dikkatli olmaya devam etmesi lazım, karar vericilerin bütün zorluklar geride kaldığı iyimserliğine kapılmaması lazım diyor.
CNN Türk: Şirket zararları beklentilerden az.
Kemal Derviş: Bunlar bilanço zararları. Reel ekonomi büyüyünce zararların azaldığını görürüz. Ama reel ekonomi toparlanmazsa zararın büyüdüğünü göreceğiz. Reel ekonominin geleceği önemli.
CNN Türk: Sonuç bildirgesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kemal Derviş: G20 sonuç bildirgesine benziyor. Bu da normal. Oradaki öneriler İstanbul’daki sonuç bildirgesine dahil edildi. Yön doğru. Özellikle daha dikkatli bir çıkış stratejisi, yani maliye ve para politikakalarında aniden sanki sorun çözüldü gibi desteği çekmemek. Uluslararası uyum. Ülkelerin kendi politikalarını oluştururken, özellikle büyük ülkelerin, IMF’nin oluşturacağı bir ortam içinde değerlendirmeleri ve birbirinin politikalarını gözeterek dünya için nasıl bir ortam oluşturacağını değerlendirmeleri.
Gelişmekte olan ülkelere en az yüzde 5 bir pay kaymasını öngörüyor. Ama rahatsız edici bir cümle var: Mevcut formül baz alınarak diyor. Yani şu anda bir mevcut var, ülkelerin oy hakkını belirleyen. Bunun baz alınacağını söylüyor.
Gelişmekte olan ülkeler çok karşı çıktı ama Avrupa’nın maliye bakanları taviz vermedi. Dolayısıyla gelişmekte olan ülkelerin oy hakkının artırılması sorunu çözülmedi. Çünkü zaten mevcut formülde ciddi sorunlar var.
CNN Turk: Yüzde 5’in önemi?
Kemal Derviş: Doğru bir şekilde uygulansa yüzde 5 bile önemli. Ama yanlış bir bazdan çıkarsa o zaman sorunlu.
CNN Türk: Yeni bir IMF doğdu diyebilir misiniz?
KD: Hayır, yeni bir IMF doğmadı. Ama doğum sinyali verdi. Ama D. Strauss-Kahn bunu isteyen bir başkan. Her zaman böyle başkan yoktu. Gelişmekte olan ülkelerin G20 mekanizması sayesinde güçlenmesi, sorunlara ağırlıklarını koyabilmesi, yeni bir doğuşa elverişli bir ortam yaratıyor. ama bu oldu, İstanbul’da karar verildi diyemeyiz.
CNN Türk: Roubini (Küresel krizi önceden tahmin eden Amerikalı ekonomist) iyimserlik için erken diyor.
Kemal Derviş: Roubini aşırı kötümserliği geride bıraktı. Ciddi bir istihdam artışı olmadan krizin bittiğine karar vermek erken olur. Gerçek bir çöküş karşısındaydık ama çöküş olmadı. Şimdi büyümeye geçiş sağlanacak mı konusunda soru işaretleri var. Kaynak, ucuz kaynak önemli. Türkiye bu kaynağın önemli bir bölümünü sıcak paradan aldı. Türkiye bunu uzun vadeli, daha uygun maliyetle bulabilirse Türkiye, IMF, Dünya bankası veya piyasalar olabilirse bu kaynağa ihtiyacımız var.
Bizim iş yaratmamız lazım, üretim yapmamız lazım, istihdam yaratmamız, gençlere iş bulmamız lazım. Ama bu kaynağın maliyeti çok önemli.
CNN Türk: Anadolu’dan gelen sorular var. Kriz ne zaman sona erecek? Kocaeli’den geldi.
Kemal Derviş: En önemlisi istihdam. İstihdam artarsa kriz aşıldı diyebiliriz. Sadece üretim ve büyüme yetmez. İşverenler yeni eleman alırlarsa o zaman tamam.
CNN Türk: IMF’siz bir istihdam artışı yaratabilir miyiz?
Kemal Derviş: Dünyaya çok bağlı. Eğer IMF kaynağını uygun şartlarda katabilirsek bunun büyümemize etkisi olur. Ne kadar olur bunu saptamak zor ama mutlaka olumlu etkisi olur. Bir ulusal programın olması ve bunun desteklenmesi önemli. Bizim dönemimizde de 2001-2001 döneminde de Türkiye, Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı’nı açıkladı ve destek buldu. bunun böyle olması çok önemli ve Babacan da öyle koydu. Bir IMF programı olmamalı.
Bunun altını çiziyorum, bu bir IMF programı olmamalı. Türkiye’nin programı IMF, Dünya Bankası tarafından desteklenmeli. Bu destek yararlı bir destek. Bize yararlı bir destek. Bu program ulusal bir program olmalıdır.
CNN Türk: Türkiye kriz desteğini erken mi geri çekiyor?
Kemal Derviş: Her ülkenin kendine özgü koşulları var. Türkiye’nin geçmişten gelen, uzun yıllar, 30-40 yıllık bir enflasyon geçmişi var. Şimdi yok ama geçmişte vardı. Ciddi bir iç ve dış borç var, özellikle vade açısından sorun devam ediyor. Her ülke aynı rahatlığa sahip değil. Ama maliye politikası sıkı olmalı. Bence para politikasında daha rahat davranılabilir. Faizlerin yeniden yükselmemesine dikkat etmek, yatırım açısından, istihdam açısından önemli. Sıcak parayı özendirmeme açısından önemli. Yüksek faiz sıcak parayı çekiyor, kur düşüyor, ihracatın katma değeri düşük oluyor. Benim umudum, önerim sıkı maliye politikası, ama biraz daha rahat bir para politikası.
CNN Türk: Dünyada Merkez Bankalarının piyasalara verdiği para bir enflasyon sorunu yaratır mı? (Antalya’dan bir izleyici sorusu).
Kemal Derviş: Bir enflasyon sorunu yok şu anda dünyada. Çünkü enflasyon fazla talepten doğar. Piyasaya verilen likidite şu anda bir talep yaratmıyor. Dolayısıyla kısa vadede bir enflasyon sorunu görmüyorum. Ama bir yıl, iki yıl içerisinde bu likidite kalırsa, ekonomi düzelmeye geçerse o zaman enflasyon olabilir ama, zamanlama önemli. Erken yapılırsa düzelmeyi öldürürsünüz, geç yaparsanız o zaman enflasyon olur. Şu anda tehlikeler dengesi enflasyon değil, işsizlik yönünde.
CNN Türk: Doların rezerv para olma özelliği sürecek mi? Bunun etkisi ne olur dünya ekonomisine? (İzmir’den bir izleyici sorusu)
Kemal Derviş: Rezerv para sorunu özellikle önemli bir sorun. Cari denge ve ekonominin işleyişini etkiliyor. 30-40 yıl önce ABD, dünya ekonomisinin yüzde 40’ydı, önce 30’a düştü şimdi yüzde 20 civarında. Dolayısıyla ekonomisi, dünya ekonomisinin yüzde 20’sine denk bir ülkenin parasının tek rezerv para olması doğru ve sürdürülebilir değil. Dolayısıyla mutlaka zaman içinde dolar tek başına rezerv para olma durumunu yitirecek, gücünü yitirecek. Bunun yerine ne geçecek. Çeşitli paralar avro, Çin parası mı olacak?
Her biri tek tek? Yoksa bir sentetik para mı oluşturulacak. IMF’nin yönetiminde, nasıl bir merkez bankası yönetiyorsa, 10-15 yıl sonra IMF bir merkez bankası haline mi gelecek? Eğer IMF yönetimi değişirse, eğer IMF demokratik olarak, bütün gelişmekte olan ülkelerin ağırlığını yansıtabilirse, o zaman IMF yönetiminde bir rezerv paranın oluşması, dünya ekonomisi için iyi olur. Ama bu yönetim değişimi olmadan olmaz. Hiçbir zaman Çin, dev bir ülke, sadece Avrupa ve ABD’nin yönettiği bir IMF’nin rezerv parayı yönetmesine izin vermez.
Ama bu kısa sürede olmaz. Ama bunun konuşulması ve IMF başkanının da bundan bahsetmesi önemli ve ileri bir adım.
CNN Türk: Stanley Fischer (IMF’nin o zamanki başkan yardımcısı) 2001’in acı reçetesi size yaradı diyor? Bu avantajımızı hâlâ koruyor muyuz?
Kemal Derviş: Epey yıl geçti. Ama 2001’den itibaren, Türkiye’deki finans sektörünü daha ciddi bir hale getirmek, ciddi olmayan oyuncuları çıkarmak, ama ulusal sermayeyi de destekleyen, finansal sektörde sadece yabancı sermayeyi değil yerli sermayeyi de desteklemek yararlı oldu.
Bunlar yararlı oldu. En zor dönemde bile finans sektörü sağlam durdu Türk finans sektörü. Bu Türkiye’nin daha da zor duruma girmesini engelledi. Ama bu krizin bir boyutu. Bu maalesef işsizliği engellemedi, büyümenin negatife geçmesini engellemedi. Ama krizin Türkiye’ye daha büyük zarar vermesini engelledi. Finans sektörünü bütün olarak ele almak, güçlü yerli bankalar, güçlü kamu bankaları ve Türkiye’nin denetimindeki yabancı bankaları birlikte değerlendirmek lazım.
Ben altını çizmek istiyorum. Türkiye son 10 yılda başka bazı ülkelerin yaptığı hatayı yapmadı, banka sektöründeki, finans sektöründeki ulusal boyutunu kaybetmedi. Ulusal sermaye önemli. Tamamen yabancı sermaye olunca gördük. ABD’li bankalar bütün kaynaklarını ABD’ye, Alman bankaları, Macaristan, Polonya Çek Cumhuriyetindeki kaynaklarını Almanya’ya çekti. Bu önemli.
Finans sektörü herhangi bir sektör gibi değil. Bir ülkenin finans sektörü çökünce tüm ekonomi çöküyor. Bu yabancı bankaların çalışmasına engel değil. Teknoloji, bilgi getirir. Ama ulusal boyutun devamı çok önemli.
CNN Türk: Son küresel krizin en kötü anı neydi?
Kemal Derviş: Ekim 2008 dünyada bir depremdi. Hatta bütün gelişmekte olan ülkelere dalga dalga yayılıyordu. Ekim- kasım ayları çok kötüydü. Ocak’tan itibaren özellikle ABD ve aynı zamanda Çin’de ve Avrupa’da çok güçlü krize yanıt programlarıyla, en kötü dönem son buldu ve biraz toparlanma noktasına geldik. Sanırım bunda Başkan Obama’nın kararlı olması ve Çin’in de devreye girmesi etkili oldu.
CNN Türk: Krizdeki en büyük hatalar nelerdi?
Kemal Derviş: Sanırım bazı ülkelerde finans sektörü hissedarlarının durumu biraz fazla desteklendi. Finans sektörü önemli, mutlaka desteklenmeli. Buna kimse müsade edemez. Emeklilerin, dar gelirlilerin bütün gelirlerini kaybetmesi olamaz.
Ama hata yapıp bütün dünyayı bu krize sokan insanları desteklememek lazım. Bu ayrım yeterince iyi uygulanmadı, bazı hata yapanlar da desteklendi.
CNN Türk: IMF’nin söylediği “Esnek krediyle tohum atalım ne demek?”
Kemal Derviş: IMF yeni bir enstrüman geliştiriyor. Ulusal programlar desteklenecek. Ancak kim yararlanacak? Kavram doğru ama bu sigortaya kim dahil, hangi kritere göre, bu net değil.
CNN Türk: Kriz konusunda olumlu hava pompalanarak iyileşme sağlandı iddiaları var. Bu kesilirse tekrar kriz olur görüşü var mı sizde?
Kemal Derviş: Tekrar Ekim 2008’e dönmez dünya. Çünkü devletler müdahale etti.
ABD’de, Japonya’da hep devlet müdahalesi var. Şu andaki sorun yeni kriz değil, büyümeye geçilebilecek mi? Talep nereden gelecek? O talebin kamu-özel bileşimi nasıl olacak? Kriz anında iyimser mesaj vermek önemli. Krizde sorumluluar bittik öldük derse kriz daha da fena olur.
CNN Türk: İstanbul Pittsburg’un (Eylül ayının son haftasında ABD’nin Pittsburg kentinde yapılan G20 Liderler Zirvesi kastediliyor) devamı sayılabilir mi?
Kemal Derviş: Evet. Sonuçta G-20 güçlü ülkeleri bir araya getirse de hukuksal yapı değil. Bir takım ülkeler bir araya gelip tartışıyor, önerilerde bulunuyor. Orada diğer ülkeleri bağlayacak, ya da uluslararası hukuku oluşturacak bir karar alınamaz. Asıl karar yeri İstanbul’du. Yani IMF ve DB’nin ülkeler tarafından oluşturulan yönetim kurulları. İstanbul’da G-20 önerileri tartışılıp kabul edildi.
Şimdi bu öneriler yasal bir altyapıya sahip. Şimdi yasal altyapıya kavuşan bu öneriler uygulamaya geçecek. Önümüzdeki aylar bu olacak. Yasal altyapı olduğu için, uygulamaya geçmek daha kolay olmalı. Ama o kararlarda satır aralarında okuduğumuz noktalar var, bunlar insanı üzüyor.
Genel yönde bir cesur gidiş varsa bile, ayrıntıda bazı muhafazakâr güçlerin, geçmişte daha fazla güce sahiplerin, yeni duruma geçerken direnç gösterdiklerini görüyoruz. Satır aralarında bazı frenler kondu. Kolay olmuyor bunlar. Hiçbir ülke kendi gücünü, payını kolay paylaşmıyor. Şu anda dünya ve gelişmekte olan ülkeler dünyayı ileriye götürmek isteyenlerin bu frenleri kaldırmaları gerekiyor. Artık gelişmekte olan ülkelerin ağırlığı var, hem de değişikliği oldu. Bu ABD yönetimi ile beş yıl önceki arasında fark var. Bu ABD yönetimi değişiklikten yana. Tabii kendi çıkarlarını koruyacak.
Ama dünyanın tek bir merkezden idare edilemeyeceğini, ya da sadece ABD-Avrupa’ya dayalı bir düzenin işlemeyeceğini biliyorlar. O ölçüde akıllılar, o ölçüde dünyayı iyi okumuşlar. Şimdi umut var, yeni dengeyi oluşturmak, büyümeden kalkınmadan, küreselleşmeden payını almamışlara büyümeyi getirmek.
Dünya yüzde 7 büyüyene saygı duyuyor
CNN Türk: Türkiye’nin konumunda bir değişiklik var mı?
Kemal Derviş: Türkiye son yıllarda uluslararası platformda yerini aldı. Örneğin BM Güvenlik Konseyi’nde yerini aldı. G20 üyesi. Bu toplantılar İstanbul’da yapıldı. Başkan Obama ilk ziyareti için Türkiye’yi seçti. Tüm bunlar Türkiye’nin dünyada ciddi bir oyuncu olduğuna işaret ediyor. Bu son 2002 krizinden çıkışla birlikte Türkiye bir ara, 5-6 yıl yüzde 7 büyümeyi de tutturdu. Biz o zaman güçlü ekonomiye geçiş dedik o zaman, öyle de oldu. Tüm dünya yüzde 7 büyüyen bir ülkeye saygı duyuyor. Yani yüzde 7 büyümek ciddi olay, onu başarıyorsanız oyuncu oluyorsunuz. Şimdi kriz var ama herkes, büyük sayıda ülke küçülüyor. Bir yıllık küçülme saygınlığımıza zarar vermez. Ama devam ederse olmaz. Türkiye ciddi oyuncu olacaksa, çünkü bence potansiyeli var. O zaman o geçmişteki büyüme hızına dönmemiz lazım. Türkiye’ye yüzde 3’ler, yüzde 4’ler yetmez. Türkiye’deki sorunlar, istihdam, gençlere iş alanları yaratılması, sosyal ihtiyaçlar, tüm bunlar Türkiye’nin yüzde 6-7 gibi büyüme hızına ihtiyacı olduğunu gösteriyor.
Zor iş, kolay reçetesi de yok. Ama küresel bir oyuncu olmaya devam etmek istiyorsak bunun devam etmesi lazım.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...