TURKTIME / Şiirini düşünce dünyasının estetik platformu olarak gören ve sanat tutumu genel dünya görüşü çerçevesinde şekillenen bir şair olarak Sezai Karakoç, düşünce sistemindeki temel kavramlara şiirinde de öncelikli olarak yer vermiştir.
Sezai Karakoç şiirindeki üç tema, teslimiyet duygusu, insanı aşkın bir bilinç ile zenginleştirme ve ölümü hayata ve sonrasına dair bir dikkat ögesi olarak yerleştirme anlayışının şiiri şekillendiren düşünsel zeminde metafizik kavramının öncelenmesi yaklaşımının sonucu olduğunu söylemek mümkündür.
Türk şiir tarihi içerisinde metafizik konularda şiirler yazılmış olsada hiçbir şair metafizik şiir anlayışına sahip bir şair olarak anılmamıştır. Bu bakımdan Türk şiir tarihi içerisinde Sezai Karakoç metafizik şair olarak adlandırılan ilk şairimiz olmuştur.
Şiirlerinde kutsal kitaplardaki kıssaları çağdaş bir anlatımla okuyucuya sunması, şiirinde ve dinsel kaynaklardan yararlanması Karakoç'un büyük bir bilgi birikimine sahip olduğunu gösterir. Karakoç, yeni biçim araştırmalarıyla, değişik imgelerle kendine özgü, mistik ve İslami içeriğe yer veren eserleriyle kuşağının en iyi şairleri arasına girmeyi başarmıştır.
Karakoç’u İkinci Yeni'nin kurucu isimlerinden birisi olarak vurgulansa da Karakoç, “Benim ikinci Yeni’yle ilgim, aynı dönemde şiir yazmam ve belki biçim bakımından bazı ortak yanlarım bulunmasından ibaretti” ifadeleriyle bu yakınlığa kısmen mesafe koyar.
Sezai Karakoç, gazete yazılarında ise İslam toplumlarının çağdaş dünyadaki konumlarını ele almış; eski Türk uygarlıklarına ilişkin değerlerle çağdaş bir kişilik oluşturma düşüncelerini işlemiştir.
SEZAİ KARAKOÇ KİMDİR?
Sezai Karakoç, 1933’te Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde doğmuş olan sanatçı, parasız yatılı olarak Gaziantep Lisesi’nde okumuş ve 1955 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve İktisat Bölümü’nden mezun olmuştur.
1956-1965 yılları arasında Maliye müfettiş yardımcılığı ve gelirler kontrolörlüğü görevlerinde çalışmış ve görevi gereği Anadolu’yu çok gezip ve birçok il, ilçeyi inceleme, tanıma fırsatı bulmuştur.
1965 yılında memurluktan ayrılarak gazetecilik ve yayıncılık işlerine yönelmiştir. “Diriliş” dergisini yayımlayan sanatçı, 1971’den sonra kısa bir süre için Gelirler Genel Müdürlüğü’nde çalışmış, tekrar devlet memurluğu görevinden ayrılarak gazetecilik ve yayıncılığa devam etmiştir. Sezai Karakoç 1990’ların başından itibaren siyasi faaliyetlerde de bulunmuş 1990 yılında “güller açan gül ağacı” amblemiyle Diriliş Partisi’ni kurmuştur.
Partisi 19 Mart 1997’de üst üste iki defa genel seçime girmediği için kapatılmış, 2007’de Yüce Diriliş partisini kurmuştur. Karakoç, 2006 yılında Kültür Bakanlığı Özel Ödülü’ne, 2011 yılında Cumhurbaşkanlığı Edebiyat Ödülü’ne layık görüldü.
ESERLERİ;
ŞİİR; Körfez (1959), Şahdamar (1962), Hızırla Kırk Saat (1967), Sesler (1968), Taha'nın Kitabı (1968), Kıyamet Aşısı (1968), Gül Muştusu (1969), Zamana Adanmış Sözler (1970), Şiirler (1975), Ayinler (1977), Leyla ile Mecnun (1981), Ateş Dansı (1987), Alınyazısı Saati (1989)
DENEME-İNCELEME; Yunus Emre (1965), Yazılar (1967), İslamın Dirilişi (1967), İslam Toplumunun Ekonomik Strüktürü (1967), Mehmet Akif (1968), Mağara ve Işık (1969), Edebiyat Yazıları 1 (1982), Edebiyat Yazıları 2 (1986)
ÖDÜLLERİ; 1968 Milli Türk Talebe Birliği Milli Hizmet Madalyası, 1970 Sürgündeki Macar Yazarları Gümüş Madalya Ödülü, 1982 Türkiye Yazarlar Birliği Hikâye Ödülü, 1988 Türkiye Yazarlar Birliği Üstün Hizmet Ödülü, 1991 Dünya Sanat ve Kültür Akademisi Ödülü
Sezai Karakoç'un en bilinen şiirlerinden biri;
MONA ROSA
Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza, siyah güller, ak güller
Ulur Aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Mona Roza, bugün bende bir hal var
Yağmur iğri iğri düşer toprağa
Ulur aya karşı kirli çakallar
Açma pencereni perdeleri çek
Mona Roza seni görmemeliyim
Bir bakışın ölmem için yetecek
Anla Mona Roza, ben bir deliyim
Açma pencereni perdeleri çek
Zeytin Ağaçları söğüt gölgesi
Bende çıkar güneş aydınlığa
Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
Seni hatırlatıyor her zaman bana
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar
Işıksız ruhumu sallar da durur
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ellerin ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi
Ellerinden belli oluyor bir kadın
Denizin dibinde geziyor gibi
Ellerin ellerin ve parmakların
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Saat onikidir, södü lambalar
Uyu da turnalar girsin Rüyana
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona
Akşamları gelir incir kuşları
Konar bahçenin incirlerine
Kiminin rengi ak, kimisi sarı
Ahhh! beni vursalar bir kuş yerine
Akşamları gelir incir kuşları
Ki, ben, Mona Roza bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında
Hayatla doldurur bu boş yelkeni
O masum bakışlar Su kenarında
Ki, ben, Mona Roza bulurum seni
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Henüz dinlemedin benden türküler
Benim aşkım sığmaz öyle her saza
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler
Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza
Artık inan bana muhacir kızı
Dinle ve kabul et itirafımı
Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
Alev Alev sardı her tarafımı
Artık inan bana muhacir kızı
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış
Birgün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak
Altın bilezikler, o kokulu ten
Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
Bir tüy ki, can verir bir gülümsesen
Bir tüy ki, kapalı gece ve Güne
Altın bilezikler, o kokulu ten
Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
Mona Roza, siyah güller, ak güller.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |