Talat Atilla Öcalan test edildi! Değişim var! Tüm arşivi yaktılar! 'Tekbirlerle gömün beni!' |
Ersan Yıldız GİRİLMEZ |
Mihriban Başlı Nereye Gidiyoruz? |
Tuğba AYAN Çakralar ve Uyanış |
Adnan Küçük MEB YUSUF TEKİN’İN LAİKLİK SÖYLEMİ BAZI ÇEVRELERİ RAHATSIZ ETTİ |
Zahide Guliyeva EGO İŞÇİLERİ |
Cengiz Altınsoy Benim güzel memleketim... |
Kıvılcım Kalay BİBER |
Canan Sezgin BU DOLUNAYLA BİR DEVİR KAPANIYOR! |
Tuğrul Sarıtaş Duayen gazeteci Tuğrul Sarıtaş'tan yeni kitap! |
Tekin Öget GERÇEKTEN DE TAM YOL İLERİ Mİ? |
Esra Süntar SU ÜSTÜNDE İKEN SU İÇİNDE OLMAK |
M. Kürşat Türker ZİNCİR |
Yalçın Toker SPOR YAZARLARI GENEL KURULUNDAYDIM.. |
Haktan Kerem Ural ‘ADALET SİSTEMİ’NİN ALTINDA SERİNLEYEN AHLAKSIZLAR |
Sima Güleser Polat İPİN UCU KAÇTI! |
Uğur Özteke SAĞLIKTA KANDIRMACA YENİDEN Mİ BAŞLIYOR? |
MEB Sayın Prof. Dr. Yusuf Tekin, Batman’da laiklikle alakalı bazı sözler sarf etti.
Önce Sayın Tekin’in sözlerine yer vermek istiyoruz:
“CHP’nin mevcut yönetimi kendi tarihleri ile ilgili hiçbir şey bilmiyorlar ya da inkâr ediyorlar. 1940’lı yılları hatırlamıyorlar, hatırlamak istemiyorlar. Oraları hatırlattığım için çok rahatsız oluyorlar. Huzurları bozuluyor adeta. 1940'lı yılları hatırlayın, camilerin kapısına kilit vurmak, camileri ahıra çevirmek, vatandaşın Kur'an-ı Kerim öğrenmesini yasaklamak. Sizin laiklikten anladığınız şey bu. O zaman sizin laiklikten anladığınız şeyle benim anladığım şey aynı değil. Ben laiklikten bütün vatandaşların hangi dine inanırlarsa inansınlar dini inanç ve ibadet hürriyetinin devlet garantisi altına alınmasını anlıyorum. …Sen Müslümanların inanç özgürlüğünün prangalar altına alınmasını, yasaklanmasını anlıyorsun. O zaman ikimizin laiklik anlayışı arasında kuşkusuz fark var. Ben evrensel laiklikten yanayım, sen Türkiye'ye özgü kendi icat ettiğin laiklik kavramını bana dayatıyorsun. Bu olmaz. Senin laiklikten anladığın şey şu; üniversiteye başörtüsüyle gitmek isteyen çocuğu ikna odalarına alıp ikna etmeye çalışmak, bunu laiklik gereğiyle yaptınız. Bunu yaparken de kendinizi laiklikle savundunuz. Peki, senin savunduğun laiklikle, benim anladığım laiklik bir mi? Bir değil”.
Sayın Tekin, bir de CHP’nin 2008 yılında başörtüsü ile alakalı AYM’ye yaptığı iptal başvurusundaki gerekçelere temas ediyor. CHP, başörtüsüne hürriyet sağlayan düzenlemenin anayasaya aykırı olduğu yöndeki başvuruda, 3 temel gerekçeye dayanmıştır: (1) Başörtüsüne özgürlük getirmek toplumun huzurunu bozar. (2) Başörtüsüne özgürlük getirmek Anayasanın başlangıç kısmında ifade edilen genel ruha aykırıdır. (3) Başörtüsüne özgürlük getirmek Anayasada tanımlanan, anayasada ilk 3 maddede yer verilen laiklik ilkesine aykırıdır.
Sayın Tekin’in bu açıklamalarına CHP ve diğer bazı kesimlerden ağır eleştiriler geldi.
Sayın Tekin’in bu açıklamalarına en ağır tepkiyi, Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ vermiştir: Özdağ’ın açıklamaları şu şekilde:
“Bak Yusuf, senden Türk Milli Eğitim Bakanı olmaz ama, senden Ermenistan’a iyi bakan olur, Senden Yunanistan’a iyi bakan olur, sen bu topraklara ait değilsin”.
Şarkıcı Demet Akalın, sosyal medyadan yaptığı paylaşımda Tekin'in sözlerine yer vererek, “Korkunç! Gerçekten inanılır gibi değil! İstifa etmenizi dört gözle bekliyorum” dedi.
CHP Sözcüsü Deniz Yücel de, Bakan Tekin'in dünkü açıklamaları üzerine sosyal medyadan şu ifadelerle tepkisini dile getirmişti: “Yalan senin ağzına yuva yapmış laik cumhuriyet düşmanı Yusuf Tekin!!! Biz camileri ahıra çevirmedik, kapatmadık ama sen ÇEDES projesi kapsamında, camilerde bowling oynattın, palyaçolu eğlence düzenledin. Yalan konuşmayı bırak da, sevdalısı olduğun tarikatlarınla ilgilen!”
CHP Seçim ve Parti Hukuk İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftçi de, sosyal medya hesabından şunları paylaştı: “Hiç kimse yalan ve çarpıtma ifadelerle cumhuriyeti hedef alamaz. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin hakkında kullandığı cumhuriyet ve laiklik düşmanı ifadelerinden dolayı suç duyurusunda bulunacağız. Tekin derhal görevden alınmalıdır. Bu zihniyetteki kişinin çocuklarımıza sunacağı herhangi bir katkı yoktur”.
Mini değerlendirme.
CHP’nin tepkisini anladık. Onlar zaten, her ne kadar arada bir laiklik anlayışlarını değiştirdikleri imasında bulunsalar da, bir başka CHP’li çok geçmeden laiklikle alakalı gerçek kimliklerini ortaya koymaktan kaçınmıyorlar.
Burada anlamadığım bir tepki var. O da milliyetçi olarak biline Özdağ’ın tepkisidir. Özdağ, acaba neden CHP’den çok daha şiddetli tonda Sayın Tekin’e tepki verdi?
Yani bu açıklamalardan, Özdağ’ın CHP’nin tek partili dönemde laiklik adına yaptığı kıyımları tasdik ettiğini mi anlayacağız?
Farklı açıklamalar gelmediği takdirde, bu kanaate sahip olduğumu söylemek isterim.
İki Laiklik Telakkisi
Gelelim laiklik mevzuuna.
CHP’li yöneticilerle sıkı destekçileri, sürekli, cumhuriyet ve laiklik bütünleşmesine sarılarak, ya tek parti iktidarları döneminde yaptıkları din hürriyetine yönelik kıyımları can siperane savunmaktalar ya bazı kereler bu dönemde yapıldığı söylenen din hürriyetine yönelik kıyımları inkâr etmekteler ya da aslında günümüz şartlarında kabul edilmemekle birlikte o dönemin şartlarında bu yöndeki uygulamaların yapılması gerektiğini söylemektedirler.
Burada AK Parti ile CHP’nin farklı laiklik telakkilerine yer vereceğiz. Bu iki laiklik telakkisi anlaşılmaksızın, her iki açıklama ve tepkilerin layıkıyla anlaşılması mümkün olamaz.
Birincisi, CHP’nin özellikle tek parti iktidarı ve devam eden yıllarda sarih olarak savunduğu laiklik, dayatmacı, otoriter, militan, dışlayıcı, felsefi anlamda laiklik ya da laisizmdir. Bu, Türkan Saylan’ın, “Türkiye için, kamusal ve siyasi yaşamda din kurallarından arınmış, insanların eşitliğini, akıl ve bilimi temel almış bir yaşam biçimidir”, Pascal Texsier’in, “laiklik, birey vicdanına her türlü dini otoritenin müdahalesinin dışlanmasıdır. Felsefe ve akıl, insana rehberlik etmek zorundadır. Akıl ve felsefe insanoğlunun hizmetine sunulmalı, ne hukuk, ne de din bu incelemenin dışında kalmalı” şeklindeki dine hayat hakkı tanımayan laikliktir.
Dayatmacı, dışlayıcı laiklik anlayışı, dinin kamusal alandan tamamıyla çıkartılarak, ya sadece kişinin özel alanında yaşamasına izin verilmesi, ya da özel hayattan da dışlanması, bunun da devletin temel politikası olması anlamına gelmektedir. Bir diğer ifadeyle dayatmacı laiklik, kökleri aydınlanmacı ve pozitivist felsefe olan, devlete toplumu sekülerleştirme misyonu yükleyen, dinin kamusal görünürlüğünü bireysel vicdanlar ve mabetlerle sınırlandırmayı amaçlayan kapsayıcı bir ideoloji, adeta bir “sivil din”dir.
Bu telakkinde, laiklik, bir hayat tarzı olarak tanımlanmakta, bu hayat tarzında, dinin, mümkünse hem bireysel, hem de kamusal ve siyasî hayattan dışlanması amaçlanmaktadır. Pozitivist bilim, kamusal, siyasî ve bireysel hayatın tek belirleyicisi kabul edilmektedir. Bu telakki, laiklik, pozitivizm, aydınlanma ve sekülerleşme temelli belli bir hayat tarzını öngörür; birey ve toplumun, “çağdaşlık” olarak ifade edilen “model hayat tarzı” ile uyumlu olması gerekir. Bu tanımlamalara göre, din ve vicdan hürriyetinin alanının minimize edildiği ya da bu hürriyete hayat hakkı tanınmadığı söylenebilir.
CHP’nin tek parti iktidarı dönemindeki uygulamaları, bu laiklik telakkisi ile birebir uyumludur. Ama laikliği bu katılıkta savunmak CHP’lilerin konjonktürel olarak günümüz şartlarında işlerine gelmiyor olsa gerek ki, 1940’lı yıllarda yaptıklarının eleştirel olarak hatırlatılmasına ağır tepkiler veriyorlar.
CHP’li Yücel, bu ağır tepkiyi verirken, “Yalan senin ağzına yuva yapmış laik cumhuriyet düşmanı Yusuf Tekin!!! Biz camileri ahıra çevirmedik, kapatmadık” diyerek, ülkemizde herkesin sarih olarak bildiğini yalanlama yoluna gidiyor.
Aslında herkesin bildiği bir şeyi inkâr etmek, ya acizlik göstergesidir ya da yapıldığı söylenen ayıplarla, kıyımlarla birlikte anılmak, yani doğruları söylemek ağırlarına gidiyordur.
Hangi ihtimal söz konusu olursa olsun, bence CHP’lilerin yapması gereken, şeffaf bir şekilde, laiklikle alakalı görüşlerini net bir şekilde ortaya koymaktır.
Bunu yapmamaları, onlar açısından ciddi bir ayıptır.
Şunu söyleyeyim ki, dayatmacı, otoriter, dışlayıcı laiklik de bir laiklik görüşüdür. Ben bu telakkiyi kesinlikle savunmam. Hatta bu laiklik telakkisini, anayasal demokratik hukuk devleti ile uyumlu cumhuriyetle çelişik görürüm. Ama benim katılmadığım bu laiklik görüşünü CHP’liler ve destekçileri savunabilirler. Burada tuhaf olan “suç bastır” kabilinden geçmişte yaptıklarını inkâr ederek kaotik ve belirsiz bir karşı duruş sergilemektir.
Bu tepkilerden, CHP’nin laiklikle alakalı görüşlerinde bir netlik yoktur. Kanaatimizce CHP’liler, hakikaten, tek parti döneminde yaptıklarını savunuyorlarsa bunu çok net bir şekilde söylesinler, gerekçelerini sıralasınlar. Ama CHP’liler günümüzde laiklikle alakalı görüşlerini değiştirmişlerse o zaman da geçmişte yaptıkları hataları itiraf ederek, mevcut şartlarda savundukları laikliğin ne olduğunu söylesinler, kamuoyu da hakikati anlasın. Ama bunu yapmıyorlar, demagojik şekilde Sayın Tekin’in açıklamalarına tepki veriyorlar.
İkincisi, AK Parti’nin savunduğu laiklik, pasif, demokratik, liberal laikliktir. Pasif laiklik anlayışı, devletin, dinin kamusal görünürlüğüne göz yumarak daha etkisiz bir pozisyon almasını ifade eder. Pasif laikliğin temeli, devletin din olgusu karşısında tarafsız kalması, değişik inanç grupları karşısında eşit mesafede durması ve ayrım yapmaması ve kamu düzenini koruma amacı dışında dinin kamusal görünürlüğüne müdahale etmemesidir.
Pasif laiklikte, din ve vicdan hürriyeti, siyasi düşünce ve ifade hürriyeti gibi tam güvence altındadır. Toplumda, hem dini hem de siyasi çoğulculuk söz konusudur. Yani dini inancı olmayan kişiler kadar belli bir dine inananlar da aynı düzeyde güvence altındadırlar.
Bu telakkiye göre, devlet, kamu düzeni, kamu güvenliği vb. ihlal edilmedikçe, dini pratiklere karışmaz, din eğitimine mani olmaz, başörtüsünü yasaklamaz, okullarda, seküler düşünceler kadar dini eğitime de imkân sağlar. Çünkü bu laiklik telakkisinde, devlet, hem bütün dinlere hem de bütün siyasi düşüncelere karşı tarafsızdır.
Devlet bu telakkiye göre, hiçbir siyasi düşünceye, belli bir din karşısında üstünlük tanıyamaz, belli siyasi düşünceler üstünlenerek, dini inanç ve pratikler dışlanamaz, engellenemez. Aksi takdirde, anayasal demokratik hukuk devleti ile bütünleşik laik cumhuriyet ilkesi katledilmiş olur.
Demokratik hukuk devleti ile bütünleşik Cumhuriyetle dayatmacı, otoriter, dışlayıcı laikliği bağdaştırmak mümkün değildir.
Dayatmacı, otoriter, dışlayıcı laiklikle, demokrasisiz, baskıcı, otoriter ya da totaliter militan laik cumhuriyetle uyumludur.
Dayatmacı, otoriter, dışlayıcı laiklik, 1982 Anayasasının 2. maddesinde “Türkiye Cumhuriyeti, …demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir” şeklinde formüle edilen anayasal demokratik laik cumhuriyetle de uyumludur. Yani dayatmacı, otoriter, dışlayıcı laiklik, Anayasada formüle edilen anayasal demokratik laik cumhuriyetin inkâr edilmesidir.
Bu vesileyle, Sayın Tekin’in savunduğu pasif laiklik, 1982 Anayasasının 2. maddesi ile daha uyumludur. CHP’nin savunduğu dayatmacı, otoriter, dışlayıcı laiklik telakkisi, tek parti uygulamaları ile uyumlu ise de, 1982 Anayasasının 2. maddesinde formüle edilen demokratik laik cumhuriyetle uyumlu değildir.
E-posta Facebook Twitter Yazdır Önceki sayfa Sayfa başına git |
Bu yazı 125 defa okunmuştur. |
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |