Gezi davasında beraat edip, tahliye edildiği gün, daha önce tahliyesine karar verilen 15 Temmuz dosyasından tutuklanan iş insanı Osman Kavala'nın yargılandığı davanın ilk duruşması bugün saat 13:30'da Çağlayan Adliyesi'nde görüldü.
İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada, savunma yapan tutuklu sanık Osman Kavala, iddianamedeki suçlamaların hiçbirinin olgusal temellere dayanmadığını iddia ederek, suçlamaların kendi dünya görüşü, etik değerleri ve sorumlu olduğu kuruluşların faaliyetlerine taban tabana zıt olduğunu söyledi.
Gezi olaylarına ilişkin yargılandığı davada beraat ettiğini hatırlatan Kavala, buna rağmen şu an görülmekte olan davanın iddianamesinde, gezi iddianamesinden alıntılar yapıldığını söyledi.
Sanık Kavala, hayatı boyunca askeri darbelere karşı çıktığını savunarak, "Ordunun siyasete müdahale etmesini eleştirdim. Gülenci örgütlenme ağı ile hiçbir ilişkim olmadı. Darbe girişimini desteklemek hayat deneyimime, dünya görüşüme ve etik değerlerime tamamen terstir. İddianamede, Adil Öksüz'ün ABD'ye gitmesi ile benim Almanya seyahatimin aynı zamana rastlamış olmasının aramızda irtibat olduğunun delili olarak sunulması da, olağanüstü ölçüde mantıksız bir iddiadır " dedi.
Diğer sanık Barkey ile 18 Temmuz 2016'da bir lokantada tesadüfen karşılaşmak dışında hiçbir görüşmesi ve telefon konuşması olmadığını öne süren Kavala, Barkey ile HTS sinyallerinin birbirine yakın tespit edilmesinin de, çalışma ofisi ile Barkey'in kaldığı otellerin konumu nedeniyle olabileceğini ifade etti.
Sanık Kavala, Türkiye ve Avrupa Birliği arasında 2002 yılında yapılan anlaşma uyarınca, sivil toplum kuruluşlarına Avrupa Birliği'nden fon desteği sağlandığını, Anadolu Kültür Vakfı'nın da bu kapsamda AB'den ve başka kuruluşlardan fon desteği aldığını söyledi.
Vakıf olarak birçok ilde kültürel ve sanatsal etkinlikler yaptığını, atölyeler ve sergiler düzenlediklerini, bazı çalışmalarına da ödül verildiğini belirten Kavala, "İddianamede Açık Toplum Vakfı'nın faaliyetleri kapsamında bana yöneltilmiş olan suçlamalar da temelsizdir. Bu vakıf yasalara ve mevzuata uygun biçimde faaliyet göstermiş ve yasalara uygun biçimde yürütülen projelere destek vermiştir. Açık Toplum Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi olarak ben de vakfın faaliyetlerinden sorumluyum. Ancak hiçbir zaman vakfı temsil etme, vakıf adına karar verme, fon kullandırma konularında özel bir yetkim, görevim olmadı. Gerçeklikten bu kadar kopuk, bu kadar tuhaf suçlamalar gerekçe gösterilerek bir ihlal, bir beraat, iki defa da tahliye kararına rağmen yıllarca tutuklu kalmam, sıradan bir hak ihlali değildir, benim için bir tür manevi, işkence haline gelmiştir. Umarım yurttaşlarımızın özgürlüklerinden mahrum kalmasına yol açan, temelsiz, delilsiz, mantıksız suçlamaların en aşırılarını içeren bu iddianame türünün son örneği olur." diye konuştu.
Kavala'nın savunmasının ardından tanık ifadelerine geçildi. Tanık Cem Fadıl Bozkurt, Osman Kavala'nın 15 Temmuz darbe girişimiyle bir ilgisi olup olmadığını bilmediğini anlatarak, "Alaton'lar benim ortağımdı. İshak Alaton'un darbe girişimini 1 hafta önce den Henri Barkey'den öğrendiğini biliyorum. Darbeden kısa süre sonra beni İshak Bey'in doktoru aradı. İshak Bey'in dilinin altında tümör olduğunu, bir kısmını aldığını, bir kısmının yurt dışında tedavi edilmesi gerektiğini, ancak İshak Bey'in buna rıza göstermediğini söyledi. Ben de İshak Bey'i aradım. Sağlık durumundan konuştuktan sonra bana 15 Temmuz'da nerede olduğumu sordu. Söyledim. Kendisi de Türkiye'de olduğunu söyleyerek, 'Leyla Amerika'ya gitti çocuklarla.' dedi. 'Siz niye gitmediniz?' diye sordum. 'Beni bu saatten sonra alsalar ne olur' dedi." ifadelerini kullandı.
Bozkurt, ifadesinin devamında şunları söyledi:
"'Sizin hala FETÖ ile irtibatınız var mı?' diye sordum. 'Geçen hafta Hanri buradaydı.' Olayları ondan öğrendik, çocukları da önlem amaçlı Amerika'ya yolladık.' dedi. Bir süre sonra tedaviye gitti, döndü ama bir süre sonra öldü zaten. İshak Bey ile Osman Kavala'nın da yakın ilişkisi vardı. Soros ile İshak Bey, ABD'deki Açık Toplum Vakfının Türkiye'deki şubesi gibi bir şey açmayı düşünüyorlardı 2004'te. Can Paker, Leyla Alaton ve Osman Kavala açık toplum hareketini başlattılar, 2009'da da vakfı kurdular. Vakfın içinde çalışma komiteleri vardı. Leyla Alaton ile Osman Kavala, 'strateji geliştirme' komitesinde birlikte çalışıyorlardı. Bu bilgiler açık kaynaklarda da vardı, 15 Temmuz'dan sonra sitelerden kaldırmışlar."
Sanık Osman Kavala, tanığa, "Benim Leyla Alaton ile birlikte aynı komitede çalıştığım kanısına nasıl vardınız? Böyle bir şey yok" şeklinde konuşunca tanık Bozkurt, "Web sitelerinde açıkça yazıyordu." dedi.
Duruşmada dinlenilen tanıklardan, Henri Barkey'in Büyükada'da toplantı yaptığı otelin resepsiyon görevlisi Ayhan Ulaş da ifade verdi. Tanık Ulaş, "Kavala'yı tanımıyorum. Barkey çalıştığım otele gelmişti. 15 Temmuz'dan 2 gün sonra otelden ayrıldılar. Ayrıldıklarında resepsiyonda Pensilvanya çanı gördüm. Müdürlüğe teslim ettim, onlar da emniyete teslim etti." dedi.
Tutukluluk halinin devamına karar verildi
Mahkeme, Kavala'nın tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı 5 Şubat 2021, saat 13:30’a erteledi.
Ayrıca, iş insanı Leyla Alaton’un tanık olarak dinlenmesini de karara bağladı.
İSTENEN CEZALAR
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede iş insanı Osman Kavala'nın ve hakkında yakalama kararı bulunan eski CIA danışmanı Henri Barkey'in Fetullahçı Terör Örgütü'nün teşebbüs ettiği darbe girişiminde rol aldıkları anlatıldı. İddianamede sanıkların darbe girişimi öncesi, FETÖ mahrem sorumlularıyla birlikte birbirine paralel bir kısım itibarıyla darbe girişimine hazırlık hareketlerinde bulundukları ifade edildi. Sanıkların, yurtiçi ve yurtdışı seyahatlerinin yoğun olduğu kaydedilen iddianamede, eski CIA Danışmanı Barkey'in 15 Temmuz'da Türkiye'ye geldiği ve faaliyetlerini gizlemek amacıyla bir oturup tertip ettiği vurgulandı.
İddianamede sanık Osman Kavala ve Henri Barkey'in "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme" ve "Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek" suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis ve ayrı ayrı 20'şer yıl hapis cezasıyla cezalandırılmaları isteniyor.
NE OLMUŞTU?
Kavala 18 Ekim 2017'de Atatürk Havalimanı'nda gözaltına alınmıştı. Kavala, 1 Kasım 2017'de "Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs, hükümeti ortadan kaldırma" iddiasıyla tutuklandı.
İddianamesi tutukluluğunun 16. ayında 19 Şubat 2019'da hazırlandı. 4 Mart'ta da mahkemece kabul edildi. Osman Kavala'ya birlikte 15 kişi, Gezi Olayları'ndan yargılandı. Savcının hakkında müebbet hapis istediği Kavala Silivri Cezaevi'ndeki 840. gününüde beraat etti.
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi 18 Şubat 2020'deki son duruşmada Kavala'nın tahliyesine hükmetti. Fakat kararın ardından Kavala hakkında 15 Temmuz darbe girişimi soruşturması gerekçe gösterilerek yeni bir gözaltı kararı çıkartıldı. 24 saatlik gözaltı süresi dolan Kavala savcılık ifadesinin ardından çıkarıldığı Nöbetçi 8. Sulh Ceza Hakimliği'nce TCK 309 'Anayasayı ihlal'den yeniden tutuklandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, mahkemenin verdiği beraat kararına istinaden, "Gezi'yi karıştıran malum kişi içerideydi, bir manevrayla beraat ettirmeye çalıştılar" dedi.
Karar öncesinde Kavala'nın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca aynı dosyadan 11 Ekim 2019'da "Tutuklama tedbiri ölçülü değil" denilerek resen tahliye edildiği ortaya çıktı.
Kavala 9 Mart 2020'de bu sefer TCK'nin 328. maddesinden 'Siyasal veya askerî casusluk'tan tutuklandı. 20 Mart 2020'de ise 18 Şubat'ta cezaevinden çıkamamasına neden olan 'Anayasayı ihlal'den tahliye edildi. Ancak "casusluk" suçlamasıyla da tutuklu olduğu için cezaevinden çıkamadı.
Osman Kavala'nın tutukluluğunu 10 Aralık 2019'da görüşen AİHM, Kavala'nın makul şüphe olmadan siyasi sebeplerle tutuklanması ve Anayasa Mahkemesi'nin başvuruyu makul bir sürede incelememesi nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ihlal edildiğine karar vermişti.
Fakat aradan geçen sürede Osman Kavala cezaevinden hiç çıkamadı. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi de Kavala'yla ilgili kesinleşen AİHM kararıyla ilgili Türkiye'ye çağrıda bulundu ve kararın uygulanarak Kavala'nın serbest bırakılmasını istedi.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...