Sözcü davasının bugün görülen 2. duruşmasında davanın 1 numaralı tanığı Fehmi Koru ifade verdi. Geçen duruşmaya gelmeyen Fehmi Koru, bugünkü duruşmaya gelerek tanık sıfatıyla ifade verdi ve iddianamede atfedilen tüm ifadelerini yalanladı. Fehmi Koru, Ertuğrul Akbay'ın kendisine anlattığını iddia ettiği şeyler için "Ben öyle hissettim..." diye yanıt verdi. Koru, Sözcü'ye dava açılmasına dayanak olan 2010 yılındaki köşe yazısı için ise "O köşe kulis yazılarının yer aldığı bir köşeydi. Yazımın geneli dikkate alındığında mizahi bir bitiş olsun diye öyle bitirdim" yorumunda bulundu,
RAHMİ TURAN DİNLENDİ
Sözcü’de yer alan habere göre; duruşmada önce Sözcü gazetesi başyazarı gazeteci Rahmi Turan tanık olarak dinlendi. Mahkeme başkanının “17/25 Aralık’tan sonra FETÖ yayınları ile Sözcü yayınları arasında benzerlik iddiası için ne dersiniz?” şeklindeki sorusuna ise Rahmi Turan “Sözcü çizgisine hep aynı devam etti. 17/25’ten önce de sonra da aynıydı yayınlarımız. ‘Onların manşetleri ile paralellik arz ediyor acaba aynı yerden talimat mı alıyor?’ demişti savcı bana… Bakın ben 55 yıllık gazeteciyim. Hiç kimseden talimat alarak manşet atacak değilim. Patron da dahildir. Arkadaşlarım da benim yanımda yetişti. A’dan Z’ye her şeyini biliyorum…” diye yanıt verdi.
SÖZCÜ’NÜN KURULUŞUNU ANLATTI
Rahmi Turan tanık ifadesinde şunları kaydetti:
“Sözcü gazetesinin kurulduğu ilk günden bugüne her şeyini biliyorum. Ben kurdurdum diyebilirim. Gözcü Gazetesi kapatılınca ben çok eski yıllardır arkadaşım olan Ertuğrul Akbay’a haber verdim. ‘Bak kardeşim Gözcü kapanıyor şu anki tirajı 120 bin civarı. Sizin de makineleriniz var teknik alt yapınız hazır. Gözcü’de de ekibiniz var bu ekibi alarak devam edebilirsiniz’ dedim. Teklifi ben yaptım. Neden ‘Arkadaşlarım işsiz kalmasın’ diye. Burak Akbay’la üçümüz konuştuk. ‘Gözcü’nün bir harfini değiştirip yeni bir isim koyarız’ dedik. Kadro zaten hazırdı. O eski kadro olduğu için Sözcü’ye geçti. Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz bile beraber çalıştığım arkadaşımızdır.
FETÖ ile ilişkilendirildiği vakit elimde olmadan tüylerim diken diken oluyor. Acı acı gülümsüyorum. Burak Akbay’ı doğduğu günden bugüne tanırım. Okula gittiği Sarıyer’deki Dost Koleji’ni bitirdiği yılları hatırlıyorum. İsviçre’ye gitti sonrasında… Bugün FETÖ okullarında okudu demek uzaydan uydurma geliyor. Bu iddiaların hiçbirinin doğru olmadığı kanaatindeyim. Gazete kurulduğu vakit 60 bin civarı sattı. Reklamı yapılamadı parasızlıktan. FETÖ ile ilişkili olsa büyük reklamlarla girerdi. O dönem (Fethullah Gülen) el üstünde tutulan bir insandı iktidarla da araları iyiydi yıl 2007…”
FEHMİ KORU: BANA ÖYLE BİR ŞEY DENMEDİ BEN ÖYLE HİSSETTİM
Rahmi Turan’dan sonra tanık kürsüsüne Fehmi Koru geldi. Hakim “yorum değil bilgi vermenizi istiyoruz” diyerek Koru’nun savcılık iddialarını hatırlattı. Fehmi Koru ifadesinde şunları söyledi: “Mahkemenizden özür dileyerek başlıyorum. Geçen duruşmaya katılmam gerekirdi ama çağrılı olmadığım için gelmedim. Bu duruşmaya da davet almadım. Geçen duruşmadan sonra tarihi öğrenip kendim geldim. Konu benim için çok dar bir konu. Ben gazetenin kuruluş felsefesi, çalışanları, sanık olarak geçen 3 kişi hakkında kişisel bilgilere sahip değilim. 2010 yılında bir yazımdan hareketle başka şeyler yazıldı. O sebeple savcı tarafından çağrıldım. Ona da anlattığım gibi bir gezi sırasında Ertuğrul Akbay’ın bana anlattığı, ‘oğlunun öğrenci olduğu yurtdışında güzel insanlarla tanışarak dini hassasiyetlere sahip insan olarak yetiştiğini’ söylemişti bana. Bugünden geriye baktığımda; özellikle son birkaç ay içinde tartışmalar, benimle ilgili yaşanan tartışmalar ekseninde baktığımda, (Ertuğrul Akbay’ı kast ederek) o dönemin şartları içinde mübalağalı, övünme meselesi olarak o günün şartları içinde söylediğini ve gerçek olmadığı hissine kapıldım. Benim söyleyeceğim bundan ibaret” dedi.
Mahkeme Başkanının “Ertuğrul Akbay ile aranızdaki konuşmada tam olarak ne geçti?” sorusuna ise Koru “Çok genel şeyler konuşulurdu bu gezide. Gazeteciler bir arada olunca çeşitli şeyler konuşurdu” diye yanıt verdi.
“ÖYLE BİR ŞEY GEÇİYORSA YANLIŞ”
Hakimin “Güzel insanlar ifadesi cemaat mi? FETÖ mü geçti konuşmada” şeklindeki sorusuna ise Koru şu şekilde yanıt verdi: “Bu 1990’lı yılların ilk yıllarında. O zaman FETÖ yok. Cemaat diye adlandırılan bir grup var. Ben oraya çektim. Başka yurtdışında olan insanlar olmadığını düşünerek oraya çektim. O sırada kendisinin çocuğunu övmek amaçlı böyle bir şey yaptığını düşünüyorum.”
Koru’ya savcılık ifadesini hatırlatan mahkeme başkanı “’İsviçre’de cemaate ait bir evde kaldığı’ cümlesi var?” hatırlatması üzerine ise “İfademde öyle bir şey geçiyorsa bu yanlış. Yazımda o kanaate sahip olduğum için, o dönemde cemaatle irtibatlı güzel insanlarla tanışmak olduysa, ev sohbetleri olmuşsa o yöne işaret edecek bir cümleyi kurdum. O zaman FETÖ yoktu. Güzel insanlar anlamında yorumladım. Yazıyı 2010 yılında yayınladım. O zaman 17/25 yok. 15 Temmuz yok. O sırada yazdığım bir yazı münhasıran bu konuya ayrılmış bir yazı da değil. Bir paragraflık bir şey” dedi.
“MİZAHİ BİR BİTİŞ OLSUN DİYE…”
Bu esnada Burak Akbay’ın avukatlarından İsmail Yılmaz, Fehmi Koru’ya “2010 yılı Taha Kıvanç takma ismiyle yazdığınız yazıda Sözcü’nün cemaat projesi olduğu iddia ederken hangi bilgi bulgu belgeye dayandırdınız mı?” sorusuna ise “O köşe kulis yazılarının yer aldığı bir köşeydi. Yazımın geneli dikkate alındığında mizahi bir bitiş olsun diye öyle bitirdim” diye yanıt verdi.
Mahkeme davanın sanıkları için adli kontrol ve yakalama kararırın devamına hükmederek duruşmayı 30 Mayıs 2018 tarihine erteledi.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...