Aradan yıllar geçmesine rağmen savaşın Amerikan halkı üzerinde bıraktığı travmalar etkisini kaybetmedi. Bir Amerikalı askerin annesi kendince savaşı şöyle özetliyor: "Oğlum, daha önce adını bile duymadığım yerlerde savaşıyor. Biz de burada hastane hastane dolaşıp içinde bulunduğumuz depresyona ve üzüntüye çare arıyoruz. Bizim çocuklarımızı savaşa gönderenler neden kendi çocuklarını göndermiyorlar? Diktatörden kurtarmaya çalıştığımız halk bizi neden öldürmek istesin?."
1976 yılından beri Amerika'da yaşayan tıp profesörü Dr. Güngör Eroğlu, Irak savaşının ABD cephesinde yansımalarını, insanların geçirdiği ruhsal bunalımlarını ve acılarını kaleme aldı. Irak'ta savaşan hasta ve hasta yakınlarıyla görüşerek "Oğlum Irak'ta" isimli kitabı yazan Eroğlu, Ortadoğu'nun yakın tarihindeki gerçekleri gün yüzüne çıkarmaya çalıştı. ABD insanının fiziki, ruhsal ve sosyal olarak ne gibi sıkıntılarla karşı karşıya olduğunu anlatırken en gelişmiş ülkenin en gelişmemişine ve yörenin insanları ile bir hesaplaşmasını gözler önüne serdi. Prof. Dr. Eroğlu, bu kitabı savaşın bilinmeyenlerinin yanında trajik bir aşk öyküsünü harmanlayarak belgesel niteliğinde sundu.
IRAK'IN STRATEJİK KONUMU
"Oğlum Irak'ta" eserinin savaş karşıtı bir kitap olduğunu söyleyen Eroğlu, "Irak'taki 2. Körfez Savaşını Amerikalılar ve Iraklılar açısından vermeye çalıştım. Ayrıca savaşa karar verenlerin ve savaşta ölenlerin kimler olduğunu anlatmak istedim" dedi. Savaşan asker yakınlarının çoğunun ruhsal travmalar yaşadığını ifade eden Eroğlu, "Hastalar üzüntülerini, kaygılarını, geceleri yaşadıkları uykusuzlukları ve karabasanları tamamen yakınlarının bu savaşta olmasına bağlıyorlar. Nitekim de öyle . Oysa hastaların kimileri Irak'ın nerede olduğunu ve savaşın gerçek nedenlerini dahi bilmiyorler.
KİMYASAL SİLAH İDDİALARI
Eroğlu, dönemin Amerikan Başkanı George W.Bush'un halkına Irak'ta kimyasal silah olduğunu ve savaşın bu nedenle yapılması gerektiğini dile getirdiğini hatırlattı. Ancak Irak'ta kitlesel imha edici silahlerın bulunmadığının çok sonra anlaşıldığını ifade eden Eroğlu sözlerine şöyle devam etti: "Amaç petrol ve Ortadoğu'ya hakimiyet kurmak. Yani söylenen amaçlarla gerçek amaçlar çok farklı. Petrol vanaları kimin kontrolündeyse dünyanın kontrolü de onun elindedir. Ayrıca Amerika Irak'la savaşarak Ortadoğu'da kendisine yandaş bir hükümet getirmiş oldu. Devamında Irak'a girmekle İran'la yakınlaşmış oldu. Artık çok daha kolay bir şekilde İran'a müdahale etme şansı doğdu. Ancak burada Irak'ta olduğu gibi bir savaş düşünülmüyor. Öncelik kendi halkı arasında bir çatışma yaratmak. Kürtlerle İran halkı, Sünnilerle Şiilerin tutuştuğu zaman Amerika ve yandanşları da emellerini gerçekleştirmiş olacaklar."
DÜŞMANLIK TOHUMLARI YÖNETİCİLERDE
Kitapta ayrıca bir aşk öyküsüne de yer veren Güngör Eroğlu, Iraklı avukat Kerim ile Yahudi kökenli Amerikalı doktor Karen arasındaki yaşanan bu derin çelişkilerin nasıl sevgiyle aşılacağını anlatıyor. Farklılıklarına rağmen aralarında hiçbir düşmanlığın bulunmadığını söyleyen Eroğlu, düşmanlık taşıyanların halk değil yöneticiler olduğunu aktardı.
KİMSE NEDEN SAVAŞTIĞINI BİLMİYOR
Prof. Eroğlu, "Halklarla, savaş kararını verenler çok farklı. Savaşan halk aslında gerçekte neden savaştığını bilmiyor. Savaşan askerlerin düşüncesi ise'biz buraya halkı diktatörden kurtarmaya geldik ama onlar bizi öldürmeye çalışıyor' şeklinde" diye konuştu. Hastalarla bire bir görüşen Prof. Dr. Güngör Eroğlu, onlara savaş hakkında düşüncelerini sordu. İşte Amerikalılardan trajik savaş yorumları:
OĞLUM ADINI BİLE BİLMEDİĞİM YERDE SAVAŞIYOR
(Bayan Garcia)
Hangimiz kaygılanmıyoruz ki? Oğlum, daha önce adını bile duymadığım yerlerde savaşıyor. Bizde burada hastane hastane dolaşıp üzüntümüze çare arıyoruz. O ilaç mı daha iyi uyutur bu ilaç mı? Bizim çocuklarımızı savaşa gönderenler neden kendi çocuklarını göndermiyor?
VİETNAM'DA YAŞADIKLARIMI ÇOCUKLARIM IRAK'TA YAŞIYOR
(Bay Carter)
Yıllar önce Vietnam'da savaştım. Döndükten sonra geceleri rüyamda kendimi hep Vietnam'da savaşırken görürdüm. Kimi zaman kendimi düşmanları öldürürken kimi zaman bize saldırırken ve arkadaşlarımı öldürürken görürdüm. Savaşlarda yaşamış olduğum korkuyu, endişeyi ve stresi aynen her gece tekrar yaşamak dayanılır gibi değil. Ayrıca içimde hiç çıkaramadığım bir suçluluk duygusu var. Cephelerde savaştığımız pek çok arkadaşım öldü, hele biri beni kurtarmaya çalışırkenÖ İki üç yıl süren tedaviden sonra düzelmiştim biraz. Şu sıradaki rahatsızlığım ve panik ataklarım, ikiz kızlarımdan bir tanesinin Irak'a gitmesiyle yineledi. Geceleri yine o eski korkunç rüyaları görüyorum. İkiz kızlarımın ikisi de orduda. İkincisinin de Irak'a gitme olasılığı var. Üstelik bu evli, iki küçük çocuğu var. Vietnam'a gitmeden benim de iki küçük çocuğum vardı. Şimdi bu durumda yıllar önceki kendi yaşantımı yeniden yaşıyor gibiyim.
AMERİKA KENDİ PARASIYLA KENDİ DÜŞMANINI YARATIYOR
General Victor (Irak Tarihi toplantısında)
Irak'a savaş açmak için pek çok nedenimiz olduğu gibi koşullar da çok elverişliydi. Bu savaşın önemli mesajları vardı. Suriye'deki Baas'çılara ve İran'daki mollalara gözdağı veren bir savaş. Ayrıca dolaylı yollardan Mısır'a gönderilen mesajlar da var. Mısır, İsrail- Filistin ilişkilerindeki arabuluculuk ve bölgede barış sağlama rolünü iyi oynamakta ve İsrail'den sonra Amerika'dan en fazla ekonomik yardım alan ülkedir. Hüsnü Mübarek ülkesindeki 'Müslüman Biraderler' denen aşırı tutucu grubu sıkı bir disiplinle kontrol altında tutuyor. Fakat biz şunun da bilincindeyiz ki; hapisler ve uygulanan işkenceler bu grubu daha da bileyip, hem kendi rejiminin ve hem rejimin destekçisi Amerika'nın düşmanı yapıyor. Yani Amerika kendi parasıyla kendine düşman satın alıyor. O nedenle diktatörlük rejimlerinin yerine demokratik rejimleri tercih ediyoruz.
EN İYİ ÜLKEDE YAŞIYORUZ AMA…
Doktor Karen Kramer'in Annesi Ann,
Karen karnında çocuğunu taşıdığı Kerim'in ölüm haberini Irak'tan aldı. Annesi Ann ise onu teselli etmeye çalışır şunları söyledi: Ne yapsam bilmem ki. Başımıza gelenleri anlamam mümkün değil. Bu kız yarın belki de biraz sonra 'ben Irak'a gidiyorum' diye tutturursa ben ne yapacağım. En iyi ülkede en iyi koşullarda yaşıyoruz. Hiçbir sorunumuz yok derken dünyanın öbür ucunda olan Irak'taki problem gelip bizi buldu.
DAĞILAN BİR AİLE
(Irak'ta ölen Asker Jack Brown'un cenaze töreni)
Afro-Amerikan Brown ailesinin hazin yaşam öyküsü. Genç yaşta vurularak öldürülen bir koca. Yetim kalan üç çocuk. Dul kalan bir kadın. Biri AİDS'ten, biri savaştan ölen iki evlat. Acılara dayanamayarak kendini yakarak intihar eden bir anne. Beş kişilik aileden geriye kalan hapisteki uyuşturucu bağımlısı bir kız ve ortada kalan iki torun.
Spark Yayınları'ndan çıkan kitabın yazımı 2006'da başlayarak 3 yıl sürdü. Önümüzdeki aylarda İngilizce ve Arapça yayımlanacak kitap İstanbul daki Alkım ve Ankara'daki arkadaş Kitapevleri raflarında yerini aldı.
Bugün
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...