PNAS dergisinde yayınlanan makalede, sözkonusu patlamanın günümüzde meydana gelmesi halinde, medeniyetin yok olmasına neden olabileceği belirtildi.Makalede, İsveç'in Lund Üniversitesi'nden Said Raimund Muscheler'in şu sözlerine yer veriliyor:
"Eğer o patlama şimdi olsaydı, çok ciddi sonuçları olacaktı. Bizim keşfimiz, bu tür patlamaların meydana gelmesi ihtimalinin günümüzde büyük ölçüde ciddiye alınmadığını gösteriyor. Bütün bunlar, bu tür felaketlere karşı daha iyi tahmin ve korunmanın bir yolunu bulmamız gerektiğini gösteriyor."
Bilim insanlarına göre, Güneşte periyodik olarak ışık, ısı ve X ışınları şeklinde enerji salınımı yapan patlamalar meydana geliyor. Güçlü patlamalar Dünya'nın manyetik kalkanını ‘deler' ve bunun sonucu olarak, radyo iletişim sistemlerinin, uyduların çalışmasını engeller ve Uluslararası Uzay İstasyonu (UUİ) ya da yörüngede çalışan astronotların sağlığını tehdit eder.
Örneğin, Mart 1989'da güneşte meydana gelen patlama, Kanada'daki enerji şebekelerinin büyük bir kısmını devre dışı bırakarak, büyük zararlar verdi. Benzer bir olayda 2003'te, X45 tipi güneş patlaması İsveç'i birkaç saat elektriksiz bıraktı.
Antik Japon sedir ağacı halkalarının izotopik kompozisyonunu inceleyen İsveçli jeologlar ile Japon fizikçiler, MS 774'te meydana gelen güçlü bir güneş patlamasının izlerini buldu.
Muscheler ve arkadaşları, son 100 bin yılda Gröndland bölgesinde oluşan buz örneklerinin izotopik bileşenlerini inceleyerek, Asur İmparatorluğu ve Eski Mısır'ın düşüş dönemlerinde meydana gelen daha büyük felaketlerin izlerini keşfetti.
Bilim insanları, birkaç asırlık buzların az ama dikkat çeken miktarda berilyum-10 içerdiğini, bu metalin radyoaktif izotopunun, yalnızca Dünya atmosferinde azot atomlarıyla kozmik parçacıkların çarpışması sonucu oluştuğunu belirtti.
Bilim insanlarına göre, ‘büyük çöküş'ün önemli bir dönemi, yaklaşık 1.36 milyon yıl, berilyum-10'un bir kısmının Güneş'in aktivitesinin ve Dünya'nın kozmik ışınlarla ‘bombardımanının' yoğunluğunun bir göstergesi olarak kullanılmasını mümkün kılıyor.
Atmosferde tamamen farklı bir şekilde görünen ve güneş patlamalarını süpernova patlamalarından ayırt etmeyi mümkün kılan başka bir ‘kozmik' izotop olan klor-36 bulunuyor.
Muscheler ve arkadaşları, bu izotopların her ikisinin de konsantrasyonunun, M.Ö. yedinci yüzyılda oluşan buz tabakalarında hızlı bir şekilde artığını keşfetti.
Muscheler'e göre, nispeten yakın geçmişte üçüncü güçlü patlamanın keşfedilmesi, bu tür olayların sıklığının günümüzde büyük ölçüde ciddiye alınmadığını gösteriyor. Bu nedenle, tahminlerine yönelik yöntemlerin geliştirilmesi ve uygarlığın olası felaketlerden korunması, bilim adamları için en büyük öncelik olmalıdır.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...