Işık kirliliğine karşı çalışmalar ilk kez 1998 yılında, TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi'nin girişimleriyle 'Işık Kirliliği Çalışma Grubu'nun kurulmasıyla başladı.
Özellikle gözlemevleri çevresi başta olmak üzere şehirlerdeki ışık kirliliğinin önlenmesi amacıyla 2001 yılında Elektrik Dış Aydınlatma Yönetmeliği hazırlandı. Enerji Bakanlığı'na sunulan yönetmelikle ilgili bir gelişme olmayınca yönetmelik 2005 yılında Işık Kirliliği Kanun Tasarısı Taslağı'na dönüştürüldü.
Hürriyet gazetesinden Eray Görgülü'nün haberine göre, bu taslakla ilgili bugüne kadar da herhangi bir gelişme olmazken, Türk Astronomi Derneği konuyu bir kez daha gündeme getirdi.
GÖZLEMEVLERİ TEHLİKE ALTINDA
Yasa taslağını güncellemek için çalışma başlattıklarını belirten Dernek Başkanı Prof. Dr. İbrahim Küçük şunları söyledi:
"Astronomik olaylara ilişkin bilimsel çalışmalarımızın sağlıklı yürümesi için ışık kirliliğinin önlenmesi gerekiyor. Bu önlenemezse, gökyüzündeki sönük yıldızları inceleyemez ve diğer ülkelerle yarışamaz duruma geleceğiz. Gözlemevlerimiz çevrelerindeki yapılaşma tehdidi nedeniyle tehlike altında. Yasanın bir an önce çıkmasını istiyoruz. Taslak yasalaşırsa, astronomik gözlemevleri çevresinde kuş uçuşu 50 kilometre yarıçaplı alan içinde kamu kurum ve kuruluşları veya gerçek ve tüzel kişiler tarafından yapılacak her türlü dış aydınlatma çalışması ilgili gözlemevinin denetimi ve iznine tabi olacak. Astronomik gözlemevleri çevresinde kuş uçuşu 30 kilometre yarıçaplı alan içindeki her türlü dış aydınlatma çalışması ilgili gözlemevinin yetkili merciden talebi üzerine durdurulabilecek. Bunlara en güzel örnek, büyük gözlemevleri ve teleskoplarının kurulduğu Şili'de bulunan Paranal Gözlemevi civarındaki 58 bin hektar civarındaki alanın hükümet tarafından sit alanı olarak ilan edilmesi. TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi (TUG) ve Doğu Anadolu Gözlemevi (DAG) gibi büyük gözlemevlerinin civarındaki benzer uygulamalar, gelecekteki ışık kirliliğini azaltacaktır.
ASIL NEDEN YANLIŞ SEÇİM
Işık kirliliğinin esas kaynakları yol, cadde ve sokak, park ve bahçe, turistik tesislerin dış cephe aydınlatmalarında ve reklam panolarında kullanılan aydınlatma armatürlerinin yanlış seçimi ve yönlendirilmeleri ile üst uzaya gönderilen direkt ışıklarla aydınlatılan yüzeylerden yansıyan endirekt ışıklar. Bu ışıklar atmosferdeki molekül ve tozlar tarafından saçılarak gökyüzünün doğal fon parlaklığını bozuyor astronomik gözlemleri etkiliyor. Doğru ve uygun tiplerde armatürler kullanılmadığı için direkt gökyüzüne gönderilen ışık, büyük enerji sarfiyatına neden oluyor, bazen enerji tüketimi fazla olmasına rağmen kullanılan alanlarda gereken düzeylerde aydınlatma yaratılamıyor.
ENERJİ SARFİYATI
Enerji kaybı değerlerinden her yıl boşa harcanan para hesaplanabilir. 2018 verilerine göre bu İstanbul için yılda yaklaşık 600 milyon TL, Ankara için 3 milyon TL, İzmir için 1.5 milyon TL kadardır. Bunun çözümü için alçak basınçlı sodyum buharlı lambalar kullanılmalı, fotometrik değerleri bilinen armatürler ile gerekli tasarım hesapları yapılmalı, armatür sayısı ve tipi bu hesaplara göre saptanmalı, aydınlık düzeyi algılayıcılı ve zaman kontrollü tesisatlar ile aydınlatmanın gerek duyulan zamanlarda gerektiği kadar kullanılması sağlanmalı."
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...