AB'nin ortak bir sağlık politikası olmaması ve sağlık alanının üyelerin kendi yetkisinde olması sebebiyle AB, salgınla mücadelede sınıfta kalırken; AB kurumlarının ciddi krizlerin çözümünde etkin olamadıkları bir kez daha görüldü.
Salgına hazırlıksız yakalanan üye ülkeler ulusal çıkarlarını, Birliğin çıkarları önüne koyarak tek taraflı hareket etme yolunu seçerken, salgından en çok etkilenen ülkelerin başında gelen İtalya'nın yardım çağrılarının karşılıksız kalması, Birliğin dayanışma ruhunun çökmesi olarak değerlendirildi.
Üye ülkelerin salgının ortaya çıkardığı krizde hızlı ve etkin bir mekanizma oluşturamaması, AB'nin geleceğine dair olumsuz senaryolar yazılmasına yol açarken; devletlerin sorunun büyüklüğünü çok geç algılaması da kaosa neden oldu.
Ülkelerin panik halinde sınırlarını kapatmaları, Schengen bölgesi içinde sınır kontrollerine başlamaları ve farklı tecrit politikaları uygulamaları, "Birlik içinde ortak hareket etme" ilkesinin ortadan kalktığını gösterdi.
YARDIM ÇAĞRILARI YANIT BULAMADI
Salgının ilk aylarında KOVID-19'un en sert vurduğu AB üyesi İtalya, Birliğin diğer üyelerinden yardım talep ederken, AB içinde dayanışma olmamasını açık bir şekilde eleştirdi.
Başta Fransa ve Almanya olmak üzere birçok AB ülkesi, salgının ilk döneminde tıbbi malzemelerin ihracatını yasaklarken, kendi derdine düşen diğer üye ülkelerden de yardım gelmedi. O dönemde İtalya'ya ilk yardım eli uzatan ülke, dünyanın diğer ucundaki Çin oldu.
Sağlık sisteminin de yetersizliğiyle çok sayıda kişinin COVID-19 nedeniyle öldüğü İtalya'nın tek başına bırakılması, Birliğin dayanışma politikasına yönelik kötü bir sinyal olarak değerlendirilirken; AB'nin görüş alışverişlerinde öteye gidip hızlı ve somut adımlar atması gerektiği ifade edildi.
SCHENGEN ASKIDA
Salgının ilk dönemlerinde birçok toplantı yapan ve tedbir çağrılarını yineleyen AB Komisyonu, üye ülkelerden iç sınırlarını kapatmamalarını ve sınır kontrolleri uygulamamalarını istese de, birkaç ülke hariç tüm üyeler sınırlarını tamamen kapatma ya da iç sınır kontrolleri yoluna gitti. Böylece serbest dolaşımı öngören Schengen de fiilen askıya alınmış oldu.
Tek başına hareket edip, iç sınır kontrollerine ilk başlayan ülkelerden Avusturya'nın Başbakanı Sebastian Kurz, Avrupa'da dayanışmanın işlemediğini belirterek, bunun gelecekte ciddi tartışmalara sebep olacağını söyledi.
Çekya Başbakanı Andrej Babis de Brüksel'in "tavsiye vermesini" beklemek zorunda olmadıklarını ifade ederek, Avrupa'nın bu dönemde yaklaşımlarını koordine edemediğini savundu.
Virüsü başta yeterince ciddiye almayan ve salgın geldiğinde dayanışma prensibini rafa kaldıran AB'nin geleceği, geniş kitlelerinin yanı sıra kendi üyelerince de sorgulanır oldu.
İtalya Başbakanı Giuseppe Conte, "AB'nin 2. Dünya Savaşı'ndan sonra karşılaştığı en büyük sınamayla ya başa çıkacağını ya da tarih olacağını" söylerken, Almanya Başbakanı Angela Merkel de "salgını, AB'nin kuruluşundan beri karşılaştığı en büyük sınama" olarak nitelendirdi.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise AB'nin, İtalya gibi ülkelere gerekli yardımı sağlamaması durumunda "siyasi bir proje olarak çöküşle karşılaşacağını" savundu.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...