İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Üç tarafımız denizlerle çevrili, bu alanı göçmen kaçakçılığı ve diğer kaçakçılık açısından kontrol etmek zorundayız. Dışarıda PKK'nın şubesi YPG, DEAŞ, içeride yine DEAŞ ve PKK, buna ilaveten FETÖ ve sol terör örgütleriyle mücadele halindeyiz." dedi.
Soylu, Antalya'nın Kemer ilçesindeki bir otelde düzenlenen "Güvenlik Daire Başkanlığı Değerlendirme Toplantısı"nda, her yıl gerçekleştirdikleri Emniyet Genel Müdürlüğü Güvenlik Daire Başkanlığı Yıllık Değerlendirme Toplantısı dolayısıyla bir araya geldiklerini söyledi.
Dün Arnavutluk ziyaretinde bir arada olduğu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın toplantıya özel selamlarını ve başarı dileklerini ileten Soylu, "Her pazartesi yaptığımız güvenlik ve istihbarat toplantıları hariç İçişleri Bakanlığı görevim süresince, konusu güvenlik olan, en az 500'ün üzerinde toplantıya katıldım. Ülkemizde de dünyada da bu konuda yoğun bir gündem var. Sayısız makale ve yayın üretiliyor. Üniversitelerde bölümler açılıyor." diye konuştu.
Bu gayretin sebepsiz olmadığına dikkati çeken Soylu, dünyada güvenlik açısından kaygı veren bir gidişat olduğunu, henüz daha ilk çeyreği tamamlanmadan, sadece 2010'dan itibaren yaşanan gelişmelerden dolayı, 21. yüzyılın tamamının "Güvenlik Yüzyılı" olarak tarif edilip edilemeyeceğinin tartışıldığını dile getirdi.
ABD'nin, iki körfez savaşında da çok kısa bir sürede Irak güçlerine karşı üstünlük sağladığını aktaran Soylu, şunları kaydetti:
Ama aynı ülke, silahlı küçük gruplara karşı yıllardır Irak'ta tam istikrarı sağlayamadı. Suriye'de herhangi bir yetkinlik elde edemedi. Afganistan'dan apar topar kaçarken uçak tekerleklerinden düşen insanların fotoğrafı, dünya tarihinde güçlü ülkenin başarısızlığın fotoğrafı olarak kaydedildi. Bunlar 18., 19. yüzyıl değil 21. asırda gerçekleşen olaylar. Batılı büyük devletler artık terör örgütlerinin, devlet dışı aktörlerin oyun kitabını okuyor. Bilerek veya bilmeyerek onların yöntemlerini kullanıyor. Rakiplerini dize getirmek için klasik savaşlara girmek yerine milislere sponsor oluyor, eğitim veriyor, siber milisler aracılığıyla darbeleri teşvik edip, ırkçılığı ateşliyor, bazen de siyasi suikastler organize ediyor.
Devlet dışı aktörler ve terör örgütlerinin devletler gibi davranmaya çalıştığını ifade eden Soylu, kendi alanlarında vergi koymaya kalktığını, mahkemeler, sivil yönetişim yapılarını kurup, uluslararası alanda petrol ticareti yapıldığını ve devletleşmeye çalışıldığını belirtti,
Bu örgütlerden sadece ikisinin, YPG ve DEAŞ,'ın Suriye ve Irak'ta, devlet otoritesini yok ettiğini vurgulayan Soylu, "Daha da kötüsü küresel sistem dediğimiz ve aslında Birleşmiş Milletler, NATO, Avrupa Birliği gibi uluslararası büyük kuruluşlar nezdinde vücut bulan sistem, bu tabloyla ilgili hiçbir vizyon ortaya koyamadı, rehberlik gösteremedi, çözüm üretemedi tıpkı son 30 yıldır seyrettiği gibi." diye konuştu.
"ARADIĞINIZ BÜYÜK DEVLETE ULAŞILAMIYOR"
Küresel sistemin son 30 yılda dört kırılma yaşadığını vurgulayan Soylu, şöyle konuştu:
Birincisi soğuk savaşın bitmesiydi -ki aslında halen devam ettiği tartışılıyor- ikincisi 11 Eylül saldırılarıydı, üçüncüsü 2008 küresel ekonomik kriziydi ve dördüncüsü de Arap Baharıydı. Bu 4 kırılmayı da küresel sistem seyretti ve bu kırılmalar, bugün bizi göç, ekonomik, enerji krizleri ve doğrudan bu kırılmalarla ilgisi olmasa bile tüm dünyanın yaşadığı salgın kriziyle karşı karşıya bıraktı. Ülkeler, küresel sistemin ürettiği bu kırılmalarla ve krizlerle yerel düzeyde tamamen yalnız bırakılmıştır. Büyük devletlere bakıyorsunuz, teknolojik deyimle ifade edeyim, 'aradığınız büyük devlete ulaşılamıyor'. Küresel aktörlere bakıyorsunuz 'aradığınız küresel liderliğe ulaşılamıyor'. Dolayısıyla bütün bu tabloyu topladığınızda 21. yüzyılın kalanına ait bir projeksiyon oluşturmak bir umut yakalamak zorlaşıyor. Tarif etmeye çalıştığım bu küresel güvenlik tablosunun salgın hariç, hemen hemen tüm çatışma alanının ortasındayız. Terörden göçe kadar tüm yansımalarına maruz kaldık.
İstikrarı bozulan iki devletle Türkiye'nin komşu olduğunu belirten Soylu, Türkiye'nin ne denli kritik bir coğrafyada olduğunu aynı zamanda çok kıymetli bir bölgede bulunduğunu belirti.
Türkiye'nin Afganistan, İran, Pakistan Orta Asya'dan gelen göçün rotasının üstünde olduğunu bildiren Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
Aynı şekilde küresel uyuşturucu ticaretinin en önemli rotalarının birinin üstündeyiz. Üç tarafımız denizlerle çevrili, bu alanı göçmen kaçakçılığı ve diğer kaçakçılık açısından kontrol etmek zorundayız. Dışarıda PKK'nın şubesi YPG, DEAŞ, içeride yine DEAŞ ve PKK, buna ilaveten FETÖ ve sol terör örgütleriyle mücadele halindeyiz. Bu küresel terör örgütlerinden DEAŞ VE PKK, uyuşturucu ve göç işinde ortak çalışmaktadır. Hatta yerel olarak çıkardıkları petrolün transferi ve kullanımı konusunda da ortak çalışmaktadırlar. Kimse kusura bakmasın, bırakın yönetmeyi, bu tabloya karşı ayakta kalmak bile takdir edilmesi gereken bir başarıdır. Oysa biz ayakta kalmanın da ötesine geçtik. Bizim avantajımız, kendi büyük devlet geleneğimizin gücüne ve bu coğrafyanın problemlerine aşina oluşumuz. Ayrıca 21. yüzyılın başından itibaren güçlü bir liderlikle bu liderliğin ortaya koyduğu stratejik bir akılla, yüksek bir kapasite oluşturabilmiş olmamızdı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Kamu kurumuna sızmış teröristleri, KHK'lıları savundukları kadar, bizim gece gündüz sokakları arşınlayan, nöbet tutan, hırsızın uğursuzun, uyuşturucu satıcısının peşinde koşan bekçimizi, polisimizi, jandarmamızı, denizlerde sabahlayan leventlerimizi savunmadılar, sahiplenmediler." dedi.
Soylu, Antalya'nın Kemer ilçesindeki bir otelde düzenlenen "Güvenlik Daire Başkanlığı Değerlendirme Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin özellikle son iki yıldır üst üste afetlerle karşı karşıya kaldığını dile getirdi.
Türkiye'nin sıkıntıya düşen ülkelere elini uzattığını belirten Soylu, dünyadaki tabloyu ortaya koymaya çalıştıklarını, bu tabloda hem ayakta kaldıklarını hem de kendilerini geliştirdiklerini ifade etti.
Birçok yenilikleri getirdiklerine dikkati çeken Soylu, "Bağımsız bir araştırma kurumunun verilerine göre dünyada son dört yılda gerçekleşen ve katılımcı sayısı 200 bin kişi ile 2 milyon kişi arasında olan en büyük 20 protesto gösterisinin 10'u, ABD ve Avrupa Birliği ülkelerinde gerçekleşti. Türkiye'de durum ne? 2015-2021 arasında Türkiye'de toplumsal olaylara ve gösterilere müdahale yüzde 3,2'den yüzde 0,6'ya düştü. Elbette ki bu gelişim, kendiliğinden olan bir şey değil." diye konuştu.
Soylu, 2016-2021 yılları arasında toplumsal olaylarda görev alacak 106 bin personele 30 farklı konuda eğitim verdiklerini, 2015'ten bugüne kadar 932 müzakereci yetiştirdiklerini ve alanda aktif olarak görev almasını sağladıklarını vurguladı.
Teşkilatın fedakar bir görev yaptığının altını çizen Soylu, ihtiyaçların ne olduğunu belirlemek için analizler yaptıklarını, bu analizler doğrultusunda adımlarını attıklarını dile getirdi.
Toplumsal olaylara sert müdahale değil, mümkün olabildiğince müzakereci bir yaklaşımı benimsediklerini aktaran Soylu, Türkiye'de kanun dışı gösteriler dahil olmak üzere bu tip olayların yüzde 60'ının, olay çıkmadan sadece müzakere yaparak sonlandırıldığını bildirdi.
Ankara ve İstanbul'da özellikle takviye hazır kuvvet müdürlükleri kurarak bu alanda hem kapasite hem uzmanlığı arttırma yoluna gittiklerine işaret eden Soylu, 2018'de Ankara, 2020'de İstanbul'da takviye hazır kuvvet müdürlüklerini kurduklarını ve iki birimin bugüne kadar toplam 10 milyon kişinin katıldığı 717 etkinlikte görev aldığını söyledi.
"TÜRK POLİSİ DÜNYADA PARMAKLA GÖSTERİLMEKTEDİR"
Dünyada yükselen bir güvenlikçi anlayış olmasına, Türkiye'nin bu güvenlik problemlerine en yakın temas eden ülkelerden biri olmasına rağmen, özgürlük alanını kısıtlayan bir anlayış ortaya koymadıklarını vurgulayan Soylu, "Güvenliği, özgürlük alanının korunması çerçevesinden ele aldık ve burada hiçbir istismara, zafiyete müsaade etmedik. Bunun başarı olup olmadığından şüpheye düşen varsa, Avrupa'da yaşanan terör saldırılarından sonra yaşananlara lütfen bir baksın. Oradaki toplumsal olaylara müdahalenin orantısına, orantısızlığına bir baksın. Eleştirmek, söz söylemek, çamur atmak, kara çalmak kolaydır. Türk polisi dünyada parmakla gösterilmektedir." değerlendirmesinde bulundu.
OHAL sürecinde Londra ve diğer başkentlerin meydanlarında da özel harekatçıların, ağır makineli silahlarla nöbet tutmaya başladığını hatırlatan Soylu, "Lütfen kimse bu teşkilata, bu ülkenin güvenlik güçlerine, kolluk birimlerine, polisine, jandarmasına, sahil güvenliğine haksızlık etmesin. Siyaset yapılır, yapılsın. Ama bu çocuklar bu evlatlar bu ülkenin evlatlarıdır. Bu kurumlar, bizim köklü devlet geleneğimizin parçası, iki asra yakın mazileri olan kurumlardır. Lütfen bu kurumları günlük tartışmaların içine çekip, yıpratmayın." görüşünü paylaştı.
Gösteri yapıldığında marjinal grupların özellikle medyada yer alabilmek için farklı yaklaşımlara girdiğini belirten Soylu, şöyle devam etti:
İstanbul Takviye Hazır Kuvvet Müdürlüğünü kurarken ortaya atılan iddiaları unutmuş değiliz. Bekçilerimiz üzerinden yürütülmüş tartışmaları unutmuş değiliz. Kamu kurumuna sızmış teröristleri, KHK'lıları savundukları kadar, bizim gece gündüz sokakları arşınlayan, nöbet tutan, hırsızın uğursuzun, uyuşturucu satıcısının peşinde koşan bekçimizi, polisimizi, jandarmamızı, denizlerde sabahlayan leventlerimizi savunmadılar, sahiplenmediler. Sahiplenmezler de. Seçimler yaklaşınca riyakarlık yüzlerinden aşağıya doğru akıyor. Oysa vatandaşımızın canı, malı nerede tehlike yaşıyorsa, bu evlatlarımız oradadır.
"İŞİMİZDE SAMİMİ VE DİKKATLİYİZ"
Teşkilatın yurt dışında önemli görevler üstlendiğini vurgulayan Soylu, "Arkadaşlarımız Macaristan'da, Dostluk Yolu Projesi kapsamında göreve başladılar. Katar'da 2022 FIFA Dünya Kupası'nda bizim polisimiz güvenliği sağlayacak. 3 bin çevik kuvvet ve takviye hazır kuvvet personeli, 100 özel harekat personeli, 50 bomba arama köpeği ve idarecisi, 30 çevik kuvvet köpeği ve idarecisi, 50 bomba uzmanı ve diğer koordinatör personel olmak üzere toplam 3 bin 250 personelimiz, 2022'de kasım ve aralıkta yaklaşık 45 gün Katar'da dünya kupası için geçici olarak görev yapacaklar." dedi.
Ayrıca 677 Katarlı güvenlik personeline 38 farklı alanda eğitim verdiklerini kaydeden Soylu, spor müsabakalarında bir dizi güvenlik önlemi aldıklarını, risk derecelendirmesi yaparak tüm müsabakaları A, B, C risk kategorilerine ayırdıklarını anlattı.
Spor polisine yoğun eğitimler verdiklerini aktaran Soylu, "Bu sayede tüm branşlarda olaylı müsabaka sayısı 2017-2018 sezonunda 53 iken, 2018-2019 sezonunda 33'e, 2019-2020 sezonunda 15'e ve 2020-2021 sezonunda salgının da etkisi vardır ama 2'ye düştü." bilgisini verdi.
Kolluk gözetim komisyonu kurarak, tüm şikayetleri incelediklerini bildiren Soylu, "2020 ve 2021 yıllarında toplam 95 bin ihbar ve şikayet aldık, 67 bin dosyanın incelemesini tamamladık, diğerlerinin işlemleri devam ediyor. İşimizde samimi ve dikkatliyiz. Küresel güvenlik tablosunun akşamdan sabaha değişeceğini beklemek hayalcilik olur. Küresel karar merkezleri, bize bu umudu verebiliyor değildir. Dolayısıyla bu teyakkuzumuzu, bu dikkatimizi sürdürmemiz lazım. Hareket noktamız, özgürlük alanını korumaktır. Bu bakışı ne olursa olsun kaybedemeyiz." diye konuştu.
Meslekte sabırlı olmak, yasa dışı grupların tahriklerine gelmemek gerektiğini ifade eden Soylu, dünyada istismarın daha çok olabileceği döneme gidildiğini, çok dikkatli olmak, zihinleri berrak tutmak gerektiğini söyledi.
Toplantıda, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş ile Güvenlik Daire Başkanı Cüneyt Ünal da konuştu.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...