Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan bu sözlere yanıt vermenin şık olmayacağını düşünüp cevabı Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı’na bıraktı. Ancak Çağlayan sessizliğini koruyamadı ve dün ilk kez konuştu: İhracat rakamlarını eleştirenlere en büyük cevabı ihracatçılarımız 150 milyar dolarlık ihracatı yakalayarak verecek, güzel bir şamar vuracaktır...
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan arasında ihracat rakamları yüzünden yaşanan imalı restleşme sürüyor. “Kurda ciddi bir artış olmasına rağmen ihracat 2 milyar dolar artmış. Bugünkü ihracatımız bu kurun hak ettiği ihracat değil. Madem kur buraya çıktı, ihracatçıdan bu kurun hakkını bekliyoruz” diyen Babacan’ı ismen olmasa da hedef gösteren Çağlayan, 2011 yılındaki ihracat rakamlarının bazı kesimler tarafından yanlış yorumlandığını belirterek, “Onlara en büyük cevabı ümit ediyorum ki, ihracatçılarımız 150 milyar dolarlık ihracatı yakalayarak verecek, güzel bir şamar vuracaktır. Çünkü onlar 2 kere 2’yi 4 değil, 3 ediyormuş gibi göstermeye çalışıyor. Kimsenin Türk ihracatçısının moralini bozmaya hakkı yoktur. Türk ihracatçısı nice zorluklara rağmen büyük başarılara imza atıyor” dedi.
Türkiye’de cari açığı artık kader olmaktan çıkaracaklarını kaydeden Çağlayan, “Teşvik sistemimizi de buna yönelik olarak geliştiriyoruz. Öyle bir sistem hazırlıyoruz ki, Türkiye’nin dışarıdan ithal etmek zorunda kaldığı kalemleri içeride üretmek için teşvik edeceğiz. İnşallah ay sonuna kadar çıkaracağımız yeni teşvik sistemiyle, önemli gelişmelere imza atacağız ve cari açığın belini kıracağız” diye konuştu.
2011 yılının Türk ekonomisi açısından dünyada parmak ısırtan, adeta tez konusu olan bir başarıya sahne olduğunu belirterek, “Evet 2012, 2011 gibi kolay olmayacak. Bugün dünden zordur. Ama yarın bugünden daha zor olacak. Sebebi, dünyadaki pastanın küçülüyor olması. Avrupa’nın lider bulamayışıdır. Çevredeki her türlü sıkıntıya rağmen, Türkiye ekonomisini büyütmeye devam edeceğiz. Bu treni durdurmaya kimsenin gücü yetmez. Türkiye’nin bu büyümesinden Mersin de elbette ki payını alacaktır” değerlendirmesini yaptı.
Avrupa’nın ciğeri olduk
İşadamlarının geçmiş yıllarda yaşadığı en önemli sıkıntının siyasi istikrarsızlık olduğunu, işadamlarının bu sorun nedeniyle çok önemli bedeller ödediğini ifade eden Çağlayan, şöyle devam etti:
“Sırf bu yüzden Türkiye’de 80 yılda gelen doğrudan yabancı yatırımı 14 milyon dolardı. Şükürler olsun, bu rakamı artık senede alıyoruz. Bunlar direkt yatırım. Yatırımın büyük çoğunluğu Avrupa’dan gelmiştir. Gelmeye de devam edecektir. Yaş ortalaması yüksek, işini devredecek bir genç bulamayan Avrupa’nın akciğeri, nefes borusu Türkiye olmuştur. Geçmişte bize ’Hasta’ diyenler, şimdi oksijen çadırında. Allah onları kurtarsın. Avrupa bölgesinin veya hiçbir ülkenin ekonomisinin kötüye gitmesi bizi mutlu etmez. Türkiye siyasi istikrara ve özel sektörünün önünü açan bir yapıya kavuştuğu zaman neler yapabileceğini çok net bir şekilde gösterdi. Çok önemli dönemlerden geçiyoruz. Şimdi milli mücadelenin başka bir boyutundayız. Artık savaşın tekniği değişti. Artık top tüfek değil, yatırımla, ekonomiyle, ihracatla yapılıyor. Biz de bunu 2023 yıllında hakkıyla yapacağız. Bunun şimdi bir bir temellerini atıyoruz. Bunları yapar mıyız? Bal gibi yaparız.”
Kendisinin sanayicilik yaptığı dönemde en büyük rakibinin devlet olduğuna da değinen Çağlayan, “Ama biz şimdi alanı özel sektöre bıraktık. Devletin görevi denetlemek, özel sektörün önündeki çeri çöpü kaldırmak, onların hız yapabileceği otobanları yapmaktadır. Bugün de bunları yaptığımız için bu rekorları kırıyoruz. Bunları, özel sektör büyüme sistemiyle başardık. ’Bu ülkede taş üstüne taş koyanların başımızın üstünde yeri var’ diyen bir başbakanın bakanı olarak, ben de her zaman yanınızdayım. Çünkü Türkiye’yi büyütecek olan, istihdam yaratacak olan sizlersiniz” dedi.
İslam ülkelerine ihracat artmalı
AKDENİZ İhracatçı Birlikleri (AKİB) Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen MÜSİAD Mersin Şübesi’nin 15. Genel Kurulu’nda konuşan Zafer Çağlayan, İslam ülkeleriyle ticaret AB üyesi ülkelerin, ticaretlerinin yaklaşık yüzde 80’ini AB üyesi diğer ülkelerle yaptığını, İslam ülkeleri arasında bu oranın düşük olduğunu anlattı. Çağlayan, “Gelin görün ki İslam işbirliği bünyesinde 57 ülkenin kendi aralarında yaptıkları ticaretleri ise yüzde 16’lar mertebesinde. Bizim ciddi şekilde bunun üzerinde düşünmemiz gerekir. Ama Türkiye İslam İşbirliği ülkeleriyle ihracat oranını yüzde 25’e çıkararak, tüm üye ülkelere örnek olmuştur” dedi.
Madem kur çıktı, ihracatçı kurun hakkını versin!
Geçtiğimiz Pazartesi günü Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın “Cumhuriyet tarihinin rekoru” olarak duyurduğu 134.5 milyar dolarlık ihracat rakamıyla ilgili olarak dün Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’dan farklı yönde bir açıklama geldi. MÜSİAD’ın Genişletilmiş Başkanlar Kurulu toplantısında konuşan Babacan, geçen yılki ihracatın Cumhuriyet tarihinin rekoru olduğunu ancak, 2008 yılına göre de sadece 2 milyar dolarlık artış yaşandığını hatırlatarak, “Rekordur, doğru ama ihracatta daha çok koşmamız gerektiği de bir gerçek. Artık ’Başardık, bu iş oldu’ demekten çok uzağız” dedi.
Babacan, ihracatla ilgili şu tespitlerde bulundu: “2008’de ortalama dolar kuru 1.29 TL, 132 milyar dolarlık ihracat yapıldı. 2011’de kur 1.67, ihracat 134 milyar dolar. 2008’e göre kurda ciddi artış olmasına rağmen 134 milyar dolardayız. Dolayısıyla bugünkü ihracatımız bu kurun hak ettiği ihracat değil. Madem kur buralara çıktı, bu kurun hakkını özellikle ihracatçılarımızdan bekliyoruz. Çok daha yüksek ihracat rakamlarına önümüzdeki yıl ulaşmak istiyoruz. Geçen yılın ortalaması 1.67 TL, bugünlerde nerede olduğunu biliyorsunuz. Yani gelecek yılın ortalama seviyelerini de dikkate aldığımızda 2012 yılının gerçekten ihracatta tam bir patlama yılı olması lazım. Eğer kur yardım edecekse, kurdan artık yardım bu kadar. İhracata destek açısından kurdan daha fazlasını beklememek lazım.”
Babacan’a Çağlayan’dan önce üstü kapalı şekilde başkanlığını Mehmet Büyükekşi’nin yürüttüğü TİM’den cevap verildi. TİM’den yapılan açıklamada şöyle denildi: “Küresel ekonomide yaşanan daralmalara, Avrupa ülkelerinde yaşanan finansal darboğaza, Ortadoğu ülkelerinde yaşanan kargaşa ve istikrarsızlık ortamına rağmen 2011 yılında Türkiye’nin ihracatını 134.6 milyar dolara ulaştıran Türk ihracatçısının başarısı her türlü övgüyü hak etmektedir. İhracatçıların başarısına gölge düşmemesi gerekir. Her zaman rekabetçi kur talep ettik. Kurların aşırı derecede yükselmesinin ihracatçının lehine olmadığını sürekli ifade ettik. Rekabetçi kur talebimizin aşırı yüksek kur ile ilişkisi yoktur. Dolar kurunda 1.70-1.80 arasında olması gerektiğini ifade ettik.”