Gök, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Ak Parti'nin Meclis Başkanlığına sunduğu Anayasa değişikliği teklifiyle 140 yıllık parlamenter demokrasiye ağır bir darbe indirilmek istendiğini öne sürdü.
MHP'nin, anayasa teklifine imza atmamasına rağmen gündemden kalkmış olan bir konuyu tekrar kamuoyunun gündemine taşıyarak ağır bir tarihi sorumluluk altına girdiğini söyleyen Gök, "Bu tablo içerisinde Milliyetçi Hareket Partisi'nin ısrarla üzerinde durduğu 'ilk dört madde korunuyor' şeklindeki iddia da yanıltıcıdır. Çünkü ilk dört madde, Türkiye Cumhuriyetinin demokratik bir rejim olduğunu ifade eder. Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik bir rejim olma iddiası bu anayasa teklifiyle ortadan kaldırılmak istenmekte." görüşünü savundu.
Bugün başbakanlığın kendini lağvettiğini ifade eden Gök, "Bugün başbakanlık kurumu dünyada herhalde ilk defa eşine rastlanır bir şekilde bir başbakanın görevde bulunduğu bir sırada başbakanlığın ortadan kaldırılmasına ilişkin bir önergenin verildiği bir tarihi anı yaşamaktadır." değerlendirmesinde bulundu.
Olağanüstü hal koşullarının yaşandığı, toplumsal uzlaşma metinleri olan anayasaların tartışma imkanının bulunmadığını söyleyen Gök, şöyle devam etti:
"Medyanın büyük bir bölümünün tutuklu ve gazetecilerin hapiste olduğu, pek çok basın yayın kuruluşunun kapatıldığı bir ortamda, iktidara yakın medya kuruluşlarına ayakta kalma olanağının tanındığı ve kanun hükmündeki kararnamelerle anayasal sınırların aşıldığı bir ortamda demokratik bir tartışma ortamından ayrık şekilde Türkiye'nin böyle bir tartışmanın içerisine çekilmesi her iki partinin de hem Türkiye demokrasisine hem de Türk halkına yapmış oldukları en büyük saygısızlıktır."
"Kimse bize bu anayasa değişikliğinin demokratik olduğu iddiasından bahsetmesin"
Uluslararası kuruluşların Türkiye'yi dikkatle izlediğini belirten Gök, "Ne yazık ki, yangından mal kaçırırcasına, Türkiye'deki herkesin, bütün muhalefetin sesini kesen bir anlayışla demokrasinin d'sinin dahi konuşulmadığı bir ortamda kimse bize bu anayasa değişikliğinin demokratik olduğu iddiasından bahsetmesin." dedi.
Türkiye'nin böyle bir tabloya layık olmadığını aktaran Gök, 800 yıl önce Magna Carta ile başlayan anayasa yapım ilkeleri ve uzlaşma kültürünün ülkede yok edildiği iddiasında bulundu.
"Milliyetçi Hareket Partisi'nin ileride anlayacağımız ve nedenlerini de hep öğreneceğimiz hangi gerekçeyle böyle bir tablo içerisinde AKP'ye başkanlık sisteminin öneren bir anlayışı gündeme getirdiği ve bunun gerçekleşmesi için katkı sağladığı da her halde sorgulanacaktır." diyen Gök, yine de MHP tabanının sağduyulu davranacağına ve AKP'nin Türkiye'yi sürüklemeye çalıştığı bir rejim değişikliğine engel olacağına inandığını vurguladı.
Türkiye'nin, anayasa değişikliği ile yürütmenin başına cumhurbaşkanının getirilmesi suretiyle, "başbakanlığın ortadan kalktığı ve cumhurbaşkanına geniş yetkiler veren değişiklikle, bir tek adam rejimine dönüştürülmek istendiğini" savunan Gök, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ne kadar gariptir ki Türkiye'yi kuran Cumhuriyet Halk Partisi ve onun kadroları yıllar sonra tek partiden çok partiye geçerken, Türkiye'yi demokrasiyle taçlandırırken, Türkiye bu büyük dönüşümü yaşamış ve uygarlığın bir parçası olmuşken, bugün kendilerine 'demokrat' diyen iki parti, tek parti döneminin son verdiği bir anlayışla tekrar 'tek adam rejimine' dönme arayışını birlikte sürdürüyorlar. Türkiye açısından gerçekten son derece düşündürücü ve üzüntü verici bir tablo."
Anayasaların toplumsal uzlaşma metinleri olduğuna dikkati çeken Levent Gök, "İki partinin kapalı kapılar ardından konuştuğu, anlaştığı maddelerden hangi sivil toplum örgütlerinin haberi oldu? Partiler, sadece Meclis içi değil, Meclis dışı partiler, Meclis dışı kamuoyu, kimsenin haberi yok. Bütün demokratik ülkelerde anayasalar uzun süren tartışmalar ve mutabakatla hazırlanırken böylesine dayatılmaya çalışılan bir metne karşı Türk halkı bence gerekli cevabı mutlaka verecektir. Önce parlamentoda o mücadeleyi vereceğiz, sonra halkımızla beraber gücümüzü birleştirerek, kenetlenerek vereceğiz." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin bugün anlamsız bir tartışmanın içine sokulduğunu öne süren Gök, "Yürütmenin başı cumhurbaşkanı. Güya cumhurbaşkanı anayasaya göre devletin birliğini temsil edecek. Nasıl olacak bu? Yürütmenin başı olan bir cumhurbaşkanının bütün siyasi partilere karşı tavır alacağı ve partisiyle de ilişiğinin kesilmediği gerçeği karşısında cumhurbaşkanın artık devletin birliğini ve bütünlüğünü savunmasından söz edebilir miyiz? Bütün üst düzey yöneticilerin atanması, cumhurbaşkanına kararname çıkartma yetkisinin verilmesi... Nereye varacaktır bu işin sonu?" açıklamasını yaptı.
Olağanüstü hal döneminde çıkarılan kararnamelerle Türkiye'nin demokrasi liginden düştüğünü ileri süren Gök, Avrupa Parlamentosu'nun ağır eleştiride bulunduğunu anımsattı.
Türkiye'nin dostu bulunmayan ülke haline geldiğini öne süren CHP Grup Başkanvekili Gök, "Bu anlayış 15 Temmuz'da burada bütün siyasi parti liderlerinin imzaladığı ve okunan bildiriye de açıkça bir ihanettir. Meclisin bombalandığı 15 Temmuz'un o karanlık gecesinde sığınaklarda hazırladığımız bildiri ertesi gün tüm genel başkanlar tarafından imzalandı ve Meclis tarafından ortak bir deklerasyon olarak ifade edildi" diye konuştu.
Ortak deklerasyonda demokratik parlamenter sistemin öneminin ortaya çıkarıldığını belirten Gök, 15 Temmuz'da darbe anlayışına karşı oldukları gibi keyfi anlayışa da karşı olduklarını ve mücadele edeceklerini bildirdi.
Böyle bir tablonun Türkiye'yi daha da kutuplaştıracağının altını çizen Gök, şunları söyledi:
"Türkiye, bugünden itibaren tartışacağı bu anayasa metniyle daha da bir karışık, herkesin birbiriyle kutuplaştığı, görüşlerde uzlaşmaya varılmasının artık zorlaştığı bir sürece doğru hızla gidiyor. Oysa tam da bu FETÖ darbe girişiminde hepimizin bir arada olması, beraber olması gerekir. Ülkeyi saran bu tehlikelerden ortaklaşa kurtarmak isterken tam da FETÖ'nün istediği gibi Türkiye'yi kutuplaştırmaya getirecek bu gerekçeyi kimse Türk halkına dayatmamalıdır. Kimsenin böyle bir lüksü yoktur."
Türkiye'nin çok sayıda sorunla uğraştığına dikkati çeken Gök, "Türkiye'yi daha karmaşık hale getirmeye kimsenin hakkı yoktur. Böyle bir tablo Türkiye'nin pek çok yönden olumsuz etkileneceği bir zaman dilimini bizlere gösterecektir." dedi.
Teklif maddelerinin birbiriyle çelişkili olduğunu savunan Gök, "Teklifte, doğru düzgün başkanlık sistemini ya da başkanlık sistemiyle yönetilen ülkelerdeki gibi denetlenme imkanı getiren hiçbir maddeyi görmüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Başbakan Binali Yıldırım'ın, AK Parti'nin anayasa değişikliği teklifinde, CHP ile uzlaşılan bazı maddelerinin bulunduğu şeklindeki açıklamasının hatırlatılması üzerine Levent Gök, şunları kaydetti:
"AKP'nin bir yöntemi vardır anayasa değişikliğiyle ilgili. Sanki uzlaşma var havası yaratmak üzere koydukları bu maddelerde en önemli madde HSYK'nın oluşma biçimidir. HSYK'nın oluşma biçiminde bir mutabakat sağlanamamıştır. Meclis'in seçeceği HSYK üyeleri sayısında Cumhuriyet Halk Partisi üçte iki nitelikli çoğunluk önermiştir. Oysa AKP ile MHP kendi oylarına yeter tarzda beşte üç çoğunluk getirmek suretiyle Cumhuriyet Halk Partisi'nin bu önerisine uymamışlardır. Diğer konular işin özü değildir, işin özünü saklayan maddelerdir. Esas işin özü, Cumhurbaşkanının yürütmenin başı olması, kararname çıkartma yetkisine sahip olması, başbakanlığın kalkması ve üst düzey bütün atamaların cumhurbaşkanı tarafından yapılmasıyla cumhurbaşkanına dönük bir anayasa metnidir. Cumhurbaşkanının devletin tüm ortamlarına kendi yandaşlarını getireceği bir ortam getirilmek isteniyor."
AA
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...