Zeyrek, "CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu: Tarihe İstanbul’u alan il başkanı olarak geçmek bana yeter" başlığıyla yayımlanan yazısında Kaftancıoğlu'nun şu ifadelerini aktardı:
"DEPLASMANA GİTMEDİK: Oluşturduğumuz mekanizmaların, attığımız adımların, çalışmalarımızın tümü İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni kazanmayı hedefliyordu. Örgütün yaptığı doğru işleri sistematik hale getirdik. 39 ilçede örgütün, 14 ilçede belediyelerimizin benzer özelliklerini eşleştirdik. Eylül 2018'den itibaren İstanbul halkının yerel seçimden beklentisini, ilçelerin istediği aday profilini araştırmaya başladık. Halkın beklentisini, demografik özelliklerini, siyasi mesaja ulaşma yolunu inceledik.Aday profili çalışmasında İstanbul bize nasıl bir aday istediğini tarif etti: Yerel yönetim deneyimi, hikayesi olan, orta yaşlı, üniversiteli, üzülerek söylüyorum erkek, iddialı, inançlara eşit mesafede olan biri. Nereli olduğuyla ise kimse ilgilenmiyordu. O araştırmaların sonuçları bizim stratejimizi belirlerdi, önümüzü açtı.
İnsanlar ayrışma, kutuplaşma istemiyor, yerelin sorunlarıyla ilgileniyordu. Geçmişte biz hep deplasmanda oynamışız. Stratejiyi rakip takım belirlemiş, biz ona ayak uydurmaya çalışmışız. Biz bu seçimlerde kendi sahamızı belirledik. Karşı taraf ne derse desin kendi kulvarımızdan çıkmayalım diye düşündük.
EKREM BEY LİSTEDEKİ EN AZ TANINAN İSİMDİ: Potansiyel isimleri sordurduk. Listede en düşük tanınırlığı çıkan Ekrem İmamoğlu'ydu. Yüz kişiden 16'sı tanıyordu. Fakat şöyle bir şey vardı: Tanınırlığı yüksek olan kişilerin karşıtlığı yüksekti. Tanıyorlar ve ‘oy vermem' diyorlardı. İmamoğlu tanınmıyordu ama ‘oy vermem' diyen yoktu. Genel Başkanımıza brifing verdik. Sıcak yaklaştı. Sonra kendisiyle görüştük. Kampanyanın ilk bölümü Ekrem Bey'i tanıtmaktı. Cumhurbaşkanı'nı ziyareti tanınırlık ile ilgili büyük rol oynadı. Cumhur İttifakı'nı destekleyenler de kendisini tanımaya başladı. Ekrem İmamoğlu sahada çok başarılıydı. Sahadaki performansına hayran oldum.
SANDIK GÜVENLİĞİNİ TAKINTILI BİR ŞEKİLDE TAKİP ETTİM: Ekrem Bey saha çalışmasını yürütürken ben pek yanında görünmedim. Çünkü, sandık güvenliği komisyonu kurdum ve tek işim, işin mutfağında saha, sandık güvenliği ve görevlilerin eğitimi oldu. Bugüne kadar aday ve il başkanının bu kadar uyumlu çalıştığı bir kampanya olmamıştır. ‘İstanbul'da verilen her oya sahip çıkacağız' diye söz vermiştim. Bunu takıntılı bir şekilde yaptım. Tek oyu zayi etmeyecektik. Örgüte bunu hissettirdim. ‘Biz bu seçimi alacağız' dedim. Örgüt de buna inandı.
CHP örgütünü, bu partinin en değerli katmanı olarak görüyorum. ‘Örgüt çalışmıyor' cümlesi beni sinirlendirir. Islak imzalı tutanakların tamamının bizde olmasını takıntıya bağlıyorum. Sandık görevlilerimiz, kat görevlilerimiz, 31 bin 186 sandıkta adamımız vardı. Sadece 17'si gitmedi, yerlerine yedekleri oturttuk. Onlara da hesap soracağım, geçerli mazeretleri yoksa ceza vereceğim. Bu arada İstanbul gönüllüleri vardı. Çok aktif çalıştılar. Bizim sistemden bağımsız bir program kurarak sadece büyükşehir belediye başkanlığı yarışının verilerini topladılar.
EN BÜYÜK MOTİVASYONUM İSTANBUL'U ALMAKTI: İstanbul'un en güzel hikayesi şimdi başladı. Bir dönem daha AKP zihniyeti tarafından yönetilirse bu kentin yok olacağına, bir dönem sonra CHP'nin kazanmasının hiçbir işe yaramayacağına inanıyordum. Kendimizi, kendi geleceğimizi değil kenti düşünüyordum. En büyük motivasyonum buydu. Tarihe ‘İstanbul'u AKP'den alan il başkanı' olarak geçmek bana bir ömür yeterdi."
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...