Rusya ziyareti vesilesi ile Moskovski Komsomolets gazetesi ve Türkiye gündemi ile Rusça olarak yayınlanan www.mk-turkey.ru haber portalına özel röportaj veren Gül, Rusya ziyareti, Ankara'nın değişen yüzünün ana dinamikleri, Türkiye'nin sıfır sorunlu dış politika yaklaşımı, Arap Baharı'nın Türkiye'ye yansımaları ve Yukarı Karabağ sorunu ile ilgili soruları yanıtladı.
Yaroslavl'daki zirve için "kısa sürede küresel anlamda düşünce dünyasına ve siyasi tartışmalara önemli katkı sağlayan güzide platform" tanımlaması yapan Cumhurbaşkanı Gül: "Seçkin bir dinleyici topluluğuyla bir araya gelecek ve 'modern devlet' teması etrafında şekillenecek tartışmalara kendi tecrübelerimiz ışığında katkıda bulunmaya çalışacağım. Devlet Başkanı Sayın Medvedev'in inisiyatifi ile hayatiyet kazanan bu Forum'un günümüz toplumunun hızla değişen ihtiyaçlarını ve yönetimlerin karşı karşıya kaldığı sorunları sağlıklı şekilde değerlendirerek ortak bir akıl geliştirmemiz ve doğru adımları atabilmemiz için yararlı bir platform teşkil ettiğine inanıyorum." dedi.
Daha önce iki kez gerçekleştirilen forumda modern devlet kavramının derinlemesine incelendiğini ve günümüz şartlarında bunun ne anlama geldiğinin etraflıca ele alındığını bildiğini kaydeden gül, "Bu seneki toplantımızın odak noktası ise toplumsal çeşitlilik olacak. Forum'da yapacağım konuşmada, Türkiye olarak konuya bakış açımız hakkında katılımcıları bilgilendirecek ve onlarla değerlendirmelerimi paylaşacağım." diye konuştu.
Gül, şöyle devam ett: "Forum vesilesiyle bin yıllık köklü tarihiyle; siyasetten ekonomiye, kültürden bilime, sanattan spora dek pek çok alanda modern gelişmelere katkıda bulunmuş olan ve dünya kültür mirasının önemli eserlerini bünyesinde barındıran Yaroslavl şehrine yapacağım ziyaret sırasında, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı, değerli dostum Sayın Medvedev ile ikili bir görüşme de yaparak Türkiye ile Rusya Federasyonu arasındaki ilişkilerde gündemde bulunan konuları ele alacak ve ülkelerimizi ilgilendiren uluslararası ve bölgesel konularda kendisiyle görüş alış verişinde bulunacağım."
Kendisine ekonomik, siyasi ve diğer alanlarda bir gelişme içinde olan Türkiye'nin ana dinamiklerinin ne olduğu şeklinde bir soru yöneltilen Gül, "Öncelikle, Türkiye'deki değişim ve reform sürecinin iki yüz yıllık bir geçmişinin bulunduğunu belirtmeliyim. Bunun neticesinde bugün, insan haklarına saygılı ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir demokrasi düzenine, işleyen bir serbest piyasa ekonomisine ve kendini yeni gelişmelere sürekli adapte edebilen aktif bir dış politikaya sahibiz." ifadelerini kullandı.
Sağlıklı bir değişimin temelinde, halkın ve dış dünyanın ihtiyaç ve dinamiklerini doğru biçimde anlayabilmek ve bunlara uygun yapıcı politikalar üretebilmek bulunduğunu vurgulayan Gül, "Türkiye olarak, yıllardır edindiğimiz tecrübelerle bunu en iyi şekilde yapmaya gayret göstermekteyiz." dedi. Gül, "Nitekim halkımızın sesine kulak verilerek, bilhassa son on yılda vatandaşlarımızın yaşam koşullarının daha da iyileştirilmesine yönelik önemli adımlar atılmış ve ilerlemeler kaydedilmiştir. Bu çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz. Aynı şekilde, yine son on yılda ekonomik alanda gerçekleştirilen yapısal reformlar ve izlenen istikrarlı politikalar sayesinde Türkiye, satın alma gücü paritesine göre dünyanın 16'ncı, Avrupa'nın 6'ncı büyük ekonomisi konumuna gelmiştir." şeklinde belirtti.
Benzer şekilde Türkiye'nin de ekonomik alan dahil olmak üzere, toplumsal yaşamın her sahasında kaydettiği ilerlemelerin de etkisiyle dış politikada her zamankinden daha aktif ve etkin bir profil sergilemeye başladığını aktaran Gül, "Artan yumuşak gücüne paralel olarak yakın bölgesi ve ötesinde istikrar, işbirliği ve refahın teşviki yönünde çalışmalara ağırlık vermiş, ihtilafların çözümüne yönelik kolaylaştırıcı roller üstlenmiştir." değerlendirmesi yaptı.
Gül, "Bu çerçevede ülkemiz, kriz odaklı değil 'ön alıcı' ve çözüm odaklı yaklaşımlar ortaya koymaya ve bunları mümkün olan en etkin biçimde uygulamaya çalışmaktadır. Bu politikalarını uygularken ise Türkiye, 'herkes için güvenlik', 'siyasi diyalog', 'ekonomik karşılıklı bağımlılık', 'kültürel ahenk' ve 'karşılıklı saygı' ilkelerini temel almaktadır. Ayrıca, bazen imkanlarını da zorlayacak şekilde küresel sorumluluk üstlenmekten çekinmeyen bir ülkedir Türkiye. Bu meyanda, Türk halkının ve devletinin ortak çabası sayesinde yaklaşık bir ay içinde Somali'deki açlık felaketinin yaralarını sarmak için yaklaşık 300 milyon dolarlık bir yardım fonunun toplandığını ifade etmek isterim." diye kaydetti.
ZAMAN
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...