Türkiye'nin Kahraman Kadınları programında konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Şehitlerimizin yakınlarının istihdamdan eğitim öğretime kadar tüm meselelerini çözmeye çalışıyoruz. Toprak baktığınızda arazidir ama şehit kanlarıyla yoğrulduğu zaman onun adı vatandır. Şehitlerimizin Cennetteki mekanlarının âli olmasının Rabbimden niyaz ediyorum.
"KADINA ZULMEDEN TOPLUMUN GELECEĞİ AYDINLIK OLAMAZ"
Nerede kadınlara, yeni doğan kız çocuklarına bir aşağılama varsa orada helak vakti yakın demektir. Kadını insan değil meta olarak gören, sırf cinsiyetinden dolayı zulmeden hiçbir toplumun geleceği aydınlık olamaz.
Bizim inancımızın da kültürümüzün de özünde ayrımcılık yoktur. Nasıl her insanın farklı özellikleri, kabiliyetleri varsa aynı durum erkekle kadın arasında ve kadınların arasında mevcuttur.
Tarih boyunca olduğu gibi bugünde çeşitli yöntemlerle insanın insana yaptığı çeşitli zulümlere şahit oluyoruz. Ezilen, horlanan, dövülen, hatta öldürülen milyonlarca insanın yürekleri yakan trajedisi karşısında gerçekten üzüntülüyüz.
"İNSANLIĞINDAN ŞÜPHE EDİYORUM"
Sınırımızda yaşayan Suriyelilerin önemli bölümünü kadın ve çocuklar oluşturuyor. Bizim yüreklerimiz dağlanırken insanlık buna karşı maalesef sessiz kalıyor. Avrupa'ya gitmek umuduyla kara ve deniz sınırına yığılan mülteciler arasında en çok sıkıntıyı kadınlar ve yavruları çekmiyor mu? O botları Yunan askerleri şişlemek suretiyle Ege'nin azgın dalgalarına bırakırken anneler orada mücadele vermiyor mu? Batı bunların karşısında ne yapıyor? Batı'nın bütün bunlar karşısında acaba yüreği yanıyor mu? Hayır. Sesi çıkıyor mu? Hayır. Bu tablo karşısında yüreği yanmayanın, kalbi titremeyenin insanlığından şüphe etmek gerekir, ben şüphe ediyorum.
"YUNANİSTAN SEN DE KAPILARI AÇ"
Bunlarda vicdan yok, insaf yok. Ey Yunanistan, bu insanlar senden gelip geçecek ve Avrupa'nın başka ülkesine gidecek, neden rahatsız oluyorsun? Biz size dedik, böyle giderse kapıları açacağız dedik, siz inanmadınız. Ey Yunanistan, sen de kapılarını aç. Gitsinler Avrupa'nın diğer ülkelerine. Bu işin başka bir çıkışı yok. Adil yük paylaşımı diyorsak, biz de bu adil yük paylaşımına ortak arıyoruz. Bizde hala 3,5 milyon mülteci, kapımıza dayanan 1,5 milyon mülteci var.
Hamd olsun şimdi ateşkes imzaladık. Ümit ediyorum ki, bu böyle kalır.
"HAKLA BERABERİZ"
İsrail de aynısını yapıyor. O anneleri yerlerde nasıl sürüklediğini görmüyor muyuz? Ama ne diyorlar: İsrail'e bu kadar sizler ifadelerde bulunursanız ilişkiler noktasında hayra alamet olmaz diyorlar. Biz şu anda hakla beraberiz, batılla değil. Bunu iyi ayırt etmemiz lazım. Kadın bedenini metalaştıranın, 8 Mart'ı da aynı amaçla kullanmasındaki ironiyi ben sizlerin değerlendirmesine bırakıyorum.
"TEMENNİM DAHA FARKLI NETİCELER ALIRIZ"
Suriye'de son 9 yıldır yaşanan insani krizde ortaya çıkan yükün çok büyük bölümünü tek başımıza üstlenmek durumunda kaldık. Uluslararası toplumdan da bu konuda çok daha fazla destek almayı ümit ediyorduk.
Yarın Belçika'da Avrupa Birliği'nin yetkilileriyle bir toplantım var. Orada da bu konuları ele alacağız. Temenni ederim ki daha farklı neticeler alarak Belçika'dan döneriz.
"TEK DİŞİ KALMIŞ CANAVAR!"
İdlib'de aslında çok önceden atmamız gereken bir adımı attık. Uluslararası anlaşmalara uygun şekilde ülkemizdeki yabancılara diledikleri yere gidebilme imkanı tanıdık. Yunanistan sığınmacıları dövüyor, işkence ediyor, denizde botlarını delmeye çalışarak durdurma yoluna gidiyordu. Batı sessiz kalıyor, hatta destek veriyordu. Bu durum, Mehmet Akif'in 'Tek dişi kalmış canavar' dizesini hatırlatıyor.
Türkiye olarak bu vahşeti tüm uluslararası platformlarda gündeme getirmeye ve mazlumların hakkını savunmaya devam edeceğiz.
"BİR KEZ DAHA DÜNYAYA İNSANLIK DERSİ VERDİK"
Sınırlarımızda kurulmaya çalışılan terör koridorunu parçalama ve halkını katleden rejimi durdurma konusunda çok önemli başarılar elde ettiğimize inanıyorum. Tek başıma yürüttüğümüz mücadeleyle bu trajedinin önüne geçerek, tüm dünyaya bir kez daha insanlık dersi verdik. Sınırlarımıza yaklaşan 1,5 milyon yeni sığınmacı sebebiyle yeni bir yükle karşı karşıya geldik.
İdlib'deki durumun rejimin saldırganlığı yanında gerilimin giderek tırmanması üzerine diplomatik çözüm arayışlarımızı da hızlandırdık. Türkiye'nin Suriye topraklarını işgal ve ilhak etmek gibi bir planı asla olmamıştır. Tek gayemiz 3,6 milyon Suriyeli'yle sınırlarımıza dayanan 1,5 milyon İdlibli'nin güvenle evlerine dönmelerini sağlamak.
Suriye'de bulunduğumuz bir aylık dönemde toplam 59 şehit verdik, buna karşın rejimin toplam 4300 unsurunu etkisiz hale getirdik.
"REJİM SALDIRIRSA, DAHA ŞİDDETLİ BİR ŞEKİLDE GİDERİZ"
Bahar Kalkanı bölgesinde verilen sözler tutulmazsa, buraları kendi yöntemimizle temizleme hakkımızı saklı tutuyoruz, bunu da söylüyorum. Rejimin anlaşmayı bozması halinde, daha şiddetli bir şekilde bu zalimlerin üzerine gideceğiz.
İnşallah tüm taraflar sözlerine riayet eder. Aksi takdirde her zaman yaptığımız gibi kendi belirlediğimiz yolda yürümeyi sürdüreceğiz."
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...