Toplantıda ilk sözü alan Mayınsız Türkiye Girişimi Koordinatörü Muteber Öğreten, Türkiye’nin ülkelerin topraklarındaki mayını temizleme elindeki mayını da imha etme yükümlülüğü getiren Ottowa Sözleşmesi’ne Mart 2004 yılında taraf olduğunu hatırlattı.
Öğreten, ”Ottowa Sözleşmesi’ne taraf olan devletler sivillerin korunması için her türlü önlemi alarak mayınlı bölgelere işaret bırakmak zorundadır. Bu sözleşmeye göre mayın yüzünden zarar görmüş insanların mağduriyetinin giderilmesine yönelik çalışmalar yapılmalıdır” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin 2011 yılına kadar elindeki 3 milyon mayını imha ettiğini vurgulayan Öğreten, Doğu ve Güneydoğu’da halen bir milyon mayın olduğuna dikkat çekti. Türkiye’nin ilk olarak 1950 ile 55 yılları arsında mayın döşediğini hatırlatan Öğreten, “Türkiye 90’lı yıllarda da topraklarına mayın döşemiştir. Bunun nedenini de sınırlardan kaçak girişler ve terörle mücadele olarak açıklamaktadır. Buna rağmen Türkiye 2011 yılında elindeki 3 milyon mayını imha etmiştir. Doğu ve Güneydoğu Bölgelerinin sınırları ile bu bölge içlerinde 1 milyon kara mayının toprağa döşeli halde bulunuyor. Bunlardan 100 bin tanesi ise iç bölgelerde döşeli” dedi.
Öğreten’in vurgu yaptığı konulardan biri de mayın temizliğiydi. Türkiye, Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi için 2009 yılında önemli bir adım attı. Mayınların temizlenmesi için yasa tasarısı hazırlandı. Tasarıya göre, mayınlı alanlar, 49 yıllığına temizleyen şirketin kullanımına verilecekti. Ancak muhalefetin tepkisi üzerine yasa çıkarılmadı.
Türkiye’nin en önemli sorununun iç bölgelerdeki mayınlar olduğuna dikkat çeken Öğreten, son yıllarda mayın yaralanması vakalarının tamamının iç bölgelerde meydana geldiğini söyledi. Öğreten Mayın Temizleme Projesini, bir Avrupa Birliği Projesi haline getiren Türkiye’nin mayınların döşendiği Iğdır’dan Hakkâri’ye kadar olan alanı, 3 bölgeye ayırdığını ve Iğdır’da mayın temizleme çalışmasının başlatıldığının altını çizdi.
Öğreten,”2014’te tüm mayınların temizlenmesi gerekiyordu ancak hiçbir hazırlığı ekibi programı yoktu. Bunu üzerine uzatma talebinde bulundu ve 2022’ye kadar süre istedi. Türkiye, Suriye sınırında savaşı gerekçe göstererek temizleme yapamadıklarını aktardı. Suriye savaşı başladığından beri sınırdan geçişler sırasında meydana gelen mayın vakaları yıllardır sıfır. Ama iç bölgelerde vaka sayısı çok yüksek. Sınırdaki mayınların nerede olduğu az çok biliniyor. İç bölgelerde meralarda, karakol çevrelerinde çok sayıda mayın var. Bunların temizliği öncelik olmalı. Çünkü bu sözleşme insani bir sözleşme ve insan yaşamını kurtarma amaçlı bir sözleşme. Siz de buna böyle bakıyorsanız iç bölgelerden başlayın. Fakat onların yanıtı şöyle; biz sınır temizliği sırasında kendimizi geliştirmiş olacağız. Ondan sonra iç bölgelerde başlatırız. Doğu’yu AB projesi, öbürünü özel şirket, ki ortada şirket yok, iç bölgeleri kendi imkânlarımızla dediler ve sona bıraktılar. Bizim talebimiz iç bölgeler öncelik olmalı” diye konuştu.
Mayınsız Türkiye Girişimi verilerine göre, mayınlı alanların temizlenerek kullanıma açılmasının ekonomiye katkısı yaklaşık 30,6 milyon TL katkısı olacak ve bu topraklarda 15 bin kişi için istihdam olanağı sağlanacak.
Daha sonra söz alan Ayça Söylemez ise, mayın ile ilgili yaşanan hak ihlalleri ve hak haberciliğine yönelik bilgi verdi.
(Amerika'nın Sesi)
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...