Elif Çakır, bugünkü "AK Parti’de ortak akıl hakim olsaydı..." başlıklı yazısında, "Bu sistem daha iyi yazılamaz mıydı? Yazılabilirdi. Ama bunun yolu ortak aklın devreye sokulmasıyla mümkün olabilirdi." ifadelerini kullandı.
Elif Çakır'ın yazısı şöyle:
MHP lideri Devlet Bahçeli “Sistem tartışmaları bitmiştir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni yozlaştırma çalışmaları ülkemize ihanettir” diyor. (2 Temmuz)
Fakat AK Partiden cumhurbaşkanlığı sisteminin revize edileceğine yönelik açıklamalar gelmeye devam ediyor.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik son açıklamasında, sistem revize edilirken muhalefet partilerinin de görüşlerinin alınacağını söyledi:
“Tıkanıklık görülen yerlerin, eksiklik görülen yerlerin üzerine gidilecek. Bir yılın gözden geçirilmesi ile ilgili Fuat Oktay’ın başkanlığında bir çalışma yapılıyor. Milletvekillerimizin eleştirileri ve değerlendirmeleri not alınıyor. Bunlardan bir sonuç çıkacaktır ve bu sonuçlar Cumhurbaşkanımıza arz edilecektir. Cumhurbaşkanımız, Bahçeli ile bunu değerlendirecektir. Cumhurbaşkanımız sistemin revizyonu için muhalefet liderleriyle de görüşebilir.” (10 Temmuz)
Sistemin revizyonu için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın muhalefet lideriyle görüşecek olması takdire şayandır. Olması gerekende buydu zaten. Bu kararın açıklamada kalmamasını ve fiiliyata geçmesini temenni ediyorum.
Tabii “yeni sistemin” arıza yapacağı, tıkanacağı, alarm vereceği beklenmeyen bir durum değildi; böyle olacağı başından belliydi. Ancak bu kadar erken ve aksaklıkların sistem sahipleri tarafından dile getirilmesi beklenmiyordu.
Sistemin revize edilmesiyle ilgili ilk açıklamayı yapan AK Parti Grup Başkanı Naci Bostancı şöyle demişti:
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne ilişkin bir çalışma yapılıyor. O bize daha nesnel bir fikir verecektir. Biz bunu bir siyasi mesele olarak görmeyiz. Sistemi rehabilete etmek aklın gereğidir.” (29 Haziran)
Rehabilitasyon nedir peki? Bir tedavi şekli. Yakalandığı ağır hastalıktan ağır tahribatlar alarak kurtulmuş olan hastanın yeniden hayata uymasını sağlayacak özel bir tedavi şekli..
Sonuçta AK Parti yeni sistemin birinci yılında, muhalefet partilerinin eline koz verilir mi verilmez mi hesabına girmeden “tıkanıklık görülen yerlerin üzerine gidilecek” diyorsa sorunun taşınabilir ve tolere edilebilir bir tarafının kalmadığını gösterir. Mekanizma artık tutanın elini yakmaya başlamış demektir.
Nitekim AK Partili milletvekillerinin cumhurbaşkanlığı sistemine yönelik eleştirileri de bunu gösteriyor. 24 Haziran genel seçimlerinde AK Parti “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin propagandasını “Güçlü Meclis, Güçlü Hükümet” sloganıyla yapmıştı. AK Parti’ye göre yeni sistem TBMM’yi daha güçlü hale getirecekti.
Bugün daha zayıf bir Meclis’in olduğunu AK Partili milletvekilleri söylüyor. Medyaya yansıyan haberlere göre (ki herhangi bir tekzip yapılmadı) 23 Haziran’dan sonra partisinin milletvekilleriyle bir araya gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sistemde yaşanılan zorluklar anlatılmış. Bir milletvekili Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Biz aslında sizi Meclis’te temsil ediyoruz ancak ‘Züğürt Ağa’ gibiyiz” demiş. Yine medyaya yansıyan haberlerden anlaşılıyor ki, gerçekleşen bütün toplantılarda ana konu ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nde yaşanan sıkıntılar...
Bu sistem ekonomiyi uçurmadı, ülkenin sorunlarını bitirmedi. Parlamenter sistemde itibarı ve işlevi olan bir Meclis ve o Meclis’te iyi kötü yetkisi olan milletvekilleri vardı. Bugün bu sistemin milletvekillerini “Züğürt Ağa” haline getirdiğini CHP, İYİ Parti, HDP değil AK Parti milletvekilleri söylüyor.
Bu sistem daha iyi yazılamaz mıydı? Yazılabilirdi. Ama bunun yolu ortak aklın devreye sokulmasıyla mümkün olabilirdi.
Ortak akıl deyince ben, tabi ki muhalefetin de anayasa çalışmalarına katılmalarını kast ediyorum. Ama bırakın muhalefeti, AK Parti’nin kendi içinde bile ortak akıl kullanılmadı. Mesela kamu reformu alanının saygın otoritelerinden olan Prof. Dr. Ömer Dinçer’in söyleyecekleri vardı. O dönem bunları partisinde anlatamadı, bir gazetede yazdı. AK Parti MHP ile “hükümet sistemi” modelini yazmaya başladıklarında Sayın Dinçer şunları sormuştu mesela:
“Esas olan bir yönetim sisteminin öğelerinin (amaç ve stratajiler, yapı, kültür ve değerler, süreçler ve tarzların) bir bütünlük ve uyum içinde olmasını sağlamaktır. Kaliteli bir yönetim ve bunun için işin ehlinin görevlendirilmesi, adaleti ve hukukun üstünlüğünü önceleyen bir anlayış, kuvvetler ayrılığı, insan hak ve özgürlüklerinin korunması, demokrasi ve yönetişim; saydamlık, katılımcılık, denetleme ve yöneticilerin hesap vermesidir. Yukarıda sayılanların hangisi ve ne oranda parlamenter sistemde var? Başkanlık sistemi gelirse sihirli bir değnek gibi bunlar hemen gerçekleşecek mi?” (21 Kasım 2016)
Uyarı niteliğinde şunları yazmıştı mesela:
“Yargı ile diğer güçler arasındaki ilişkilerin tanzimi, başbakanlığın olmadığı yürütme yapısının örgütlenmesi, yerel yönetimler ile merkezi idare arasındaki yetki paylaşımı, maalesef anayasal bir kurum olarak varlığını koruyan YÖK’ün durumu ve daha pek çok sorun alanı var. Doğrusu kafamda pek çok soru var.” (5 Aralık 2016)
Sayın Dinçer “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” metni ortaya çıktığında ise şunları yazmıştı:
“Teklifte mevcut fiili duruma hukuki bir çerçeve kazandırma çabası öne çıkmış. Bu yaklaşım, bugün yaşanan sorunların müzminleşeceği, üstelik yeni sorunların çıkacağı anlamına geliyor. Mevcut yapı ve süreçleri aynen koruyarak başbakanlığı kaldırmak ve bakanlar kurulunu meclis dışından oluşturmak, anayasal erkler arasındaki ayrımı daha da belirsizleştiriyor. Demokrasiyi korumak için, kuvvetler arasında ‘denge ve denetim’ mekanizmalarını güçlendirmek ve ‘tek adama’ gidecek yolları kapatmak gerekir. Katılımcı bir demokrasi için mücadele vermiş ve kamu idaresinde yönetim için çabalamış AK Partinin bunu başaracağını umuyorum.” (26 Aralık 2016)
AK Parti MHP ile sistem değişikliğini yazarken ortak akıl mekanizmaları devrede olsaydı bugün yine Türkiye Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne geçilirdi elbette. Hatta referandumdan daha yüksek bir sonuçta alınabilirdi. Diyelim ki ülkenin saygın hukukçularına, anayasa uzmanlarına muhalif diye kulak verilmedi. Diyelim ki muhalefet partilerinin görüşlerine bakılmadı, söylediklerine kulak tıkandı.
AK Partinin bakanlarından Ömer Dinçer’in yazdıklarına bakılsaydı, söylediklerine kulak verilseydi... Bugün AK Partili milletvekilleri “Züğüt Ağa” benzetmeleri yapmazlardı.
Ülkemizin iki yıl önce var olan sorunlarını daha da derinleştiren bir değişiklik çıkmazdı. AK Partiden bugün sistem aksamaya başladı açıklamalarını değil, yeni sistemin ülkenin sorunlarını nasıl çözdüğüne dair açıklamalar duyabilirdik.
AK Parti’de ortak akıl hakim olsaydı...
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...