Başçı, Dünya Ekonomik Forumu toplantıları için bulunduğu Davos'ta katıldığı bir televizyon programında soruları yanıtladı. Başçı, katıldığı toplantılarda gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkelerin problemleri arasında siyahla beyaz kadar fark olduğunu belirtti.
Gelişmekte olan ülkelerin kalkınma potansiyellerini nasıl hayata geçirebilecekleri, altyapı projelerini nasıl ilerletebilecekleri,finansmanla ilgili dar boğazları nasıl aşabilecekleri gibi yapısal konular üzerinde konuştuklarını ifade eden Başçı, gelişmiş ülkelerin, kamu borcunun ödenip ödenemeyeceği ve bunun bankacılık kesimine yansımaları gibi konuları tartıştıklarını dile getirdi.
“Mali disiplinin önemi tescil edildi”
Bu anlamda Avrupa'nın içinde de bir ayrışma olduğunu kaydeden Başçı, “Almanya bir tarafa, kamu borcu problemi yaşayan Yunanistan, İspanya, Portekiz, İtalya gibi ülkeler bir tarafa... Aralarında bir ayrışma var. Dolayısıyla mali disiplinin ne kadar önemli olduğu bir kere daha tescil edilmiş oldu” dedi.
Gelişmekte olan ülkelerde ise bütçe dengelerinin çok iyi olduğunu anlatan Başçı, bu ülkelerde bankacılık sistemlerinin çok sağlıklı olduğunu ve büyümeye devam ettiğini kaydetti.
Gelişmiş ülkeler açısından finansman kanallarının da çalıştığını belirten Başçı, “Bütün kaygı, 'Avrupa'da bankalar zor durumda kalır da finansman kaynaklarını gelişmekte olan ülkelere aktaramazlarsa o zaman ne olur?' diyorlardı. Hayır, Avrupa'da bankalarda zorluklar varsa İngiltere'de, Amerika'da, Japonya'da bankalar var. Finansman akar, yeter ki fon kaynağı olsun” diye konuştu.
“Kredi notlarının önemi azalacak”
Kredi notlarının söz konusu fon kaynağından yararlanılması için önemli olup olmadığının sorulması üzerine Başçı, kredi notlarının giderek öneminin azalacağını söyledi.
Kredi derecelendirme kuruluşlarının sadece Türkiye'den değil dünyanın her tarafından çok eleştiri aldığına dikkati çeken Başçı, bu anlamda sistemin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini ifade etti. Başçı, “Onların rolünün finans sisteminde azalması yönünde, Finansal İstikrar Kurulu'nda ve G-20'de önemli çalışmalar yürütüyoruz. Bunun faydasını ileride göreceğiz” değerlendirmesinde bulundu.
TL'nin değeri
TL'nin diğer para birimleri karşısındaki değerine ilişkin bir soru üzerine de Başçı, Merkez Bankası olarak istisnai durumlarda kur hareketleri fiyat istikrarı veya finansal istikrara zarar verme riski taşıdığında devreye gireceklerini hatırlattı.
2010 yılının sonlarına doğru “1 dolar 1 TL olacak mı?” konusunun çok konuşulduğuna dikkati çeken Başçı, şunları söyledi:
“Onun biz finansal istikrar açısından son derece büyük sıkıntılar doğuracağını, çünkü cari açığın hızla büyümekte olduğunu gördük ve 'Buna karşı durmak gerekir' dedik. Buna karşı politikalarımızı değiştirdik ve şekillendirdik. Şimdi geçtiğimiz yıl sonuna doğru '1 dolar 2-2,5 lira olur mu?' diye tekrar konuşulmaya başlandı. Hayır, olmaz. Eğer olursa enflasyon konusunda, hedefin zaten üzerindeyiz, çok daha fazla üzerinde olmamız söz konusu olur ve fiyat istikrarı tehlikeye girer. Fiyat istikrarı Türkiye'nin en değerli varlığı. Onu kolay kazanmadık.”
“Enerji dışı cari açık kapanabilir”
Avro Bölgesi yetkililerinin Pazartesi günü yapacakları toplantının piyasalara etkisinin nasıl olacağına ilişkin bir soru üzerine Başçı, Davos'taki karamsar beklentinin aksine Avrupa'da işlerin kademeli bir şekilde iyiye gidebileceği tahmininde bulundu. Almanya'nın “Mali disiplin iyidir” şeklinde bir tezi olduğunu anlatan Başçı, “Bu tez Türkiye'nin tecrübesiyle tamamen örtüşüyor” dedi.
Cari açığa ilişkin de görüşlerini paylaşan Başçı, Türkiye'nin çok büyük bir büyüme potansiyeli bulunduğunu ve bu yüzden herkesin beklentilerinin olumlu olduğunu dile getirdi. Buna karşın cari açığın verilmesinin nedeninin özel sektör borçları olduğunu belirten Başçı, kamuda bütçe disiplinin sağlandığını ve bu kesimde bütçe açığının çok düşük seviyelere geldiğini kaydetti.
Özel kesimin borçlanmasını da doğal karşılamak gerektiğini kaydeden Başçı, yine de büyük oranda borçlanma olmaması için gereken tedbirleri aldıklarını söyledi. Enerji dışı cari açığın bu yılın ortalarına doğru kapanması hatta daha sonra artıya geçmesinin söz konusu olabileceğini bildiren Başçı, “O zaman da toplam cari açık yıl boyunca azalacak” dedi.
“Yüzde 4 konusunda rahatım”
Türkiye'ye fon girişi olması halinde faizlerin yeniden yükselip yükselmeyeceğine ilişkin bir soru üzerine de Başçı, bu konuda çok esnek olduklarını dile getirdi.
ABD Merkez Bankası'nın (Fed) 2014 yılına kadar sıfır seviyesine yakın faiz politikasını korunacağını açıklamasından sonra Türk Lirası'nda ciddi bir değerlenme olduğunu hatırlatan Başçı, sadece Türkiye'de değil, gelişmekte olan bütün ülkelerde sermaye girişlerinde artış gözlendiğini dile getirdi. IMF'nin Türkiye'ye ilişkin 2012 yılı büyüme tahmini ile Merkez Bankası'nın büyüme tahmini de karşılaştıran Başçı, Türkiye için büyüme tahminlerinin yüzde 4 olduğunu hatırlattı.
IMF'nin Türkiye ile Avrupa arasındaki yakınlık ve ticari ilişkilerden dolayı böyle bir kötümser beklenti içerisinde bulunduğunu tahmin ettiğini kaydeden Başçı, “Biz de niye yüzde 4 çıkıyor? Biz, Orta Vadeli Programı (OVP) yaparken bunu enine boyuna düşündük. Merkez Bankası OVP çalışmaları sırasında en yüksek tahmini veren kurumlardan biriydi” dedi. Türkiye'nin büyümesi açısından ticaret kanalında da sorun olmadığını belirten Başçı, Almanya ile ihracatın, diğer ülkelerde de pazar payının giderek arttığını söyledi.
Finansman kanalında korkulanın hiç yaşanmadığının, Türk bankalarının AB Bankaları yerine Londra merkezli bankalardan sendikasyon kredisi aldığını ifade eden Başçı, “Ben Davos'u gördükten sonra yüzde 4 konusunda çok rahatım” dedi. Türkiye'de tasarrufları artırıcı yapısal reformların devreye girmesi gerektiğini kaydeden Başçı, Türkiye'nin tasarrufları artırdığı takdirde daha rahat büyüyeceğini sözlerine ekledi.
Hürriyet
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |