Habertürk gazetesi yazarı Fatih Altaylı, Montrö Boğazlar Sözleşmesi'yle ilgili süren tartışmaları değerlendirdi. Altaylı, 'Cehalet yolunun sonu bellidir' başlığıyla yayımlanan yazısında sözlerine "Türkiye, geldiği ya da getirildiği mevcut durumdan kazasız belasız çıkar mı bilmiyorum. Görüntü tatsız ve pek de umut vermiyor. En önemli sorun cehalet gibi görünse de asıl sorun o değil. Cehalet her yerde var" diye başladı.
Türkiye'deki sorunun 'cehaletin hadsizliği' olduğunu ifade eden Altaylı, "Geçmişle bugünün en temel farkı da bu galiba. Kötüye gidişin en temel kaynağı. Cüretkar cahillere gösterilen hoşgörü ve hatta sevgi ve muhabbet cühela takımının tam bir hadsizlik içine girmesini getiriyor beraberinde" dedi. Altaylı, şunları kaydetti:
"Ve çoğunluk oldukları için sesleri diğer tüm sesleri bastırabiliyor. Sonunda sanki çoğunluk gürültüsü ile doğrular ve gerçekler bastırılabilir ve değiştirilebilir gibi bir algı egemen olmaya başlıyor. Daha net konuşmak gerekirse çoğunluk iki kere iki beş eder dese 2 kere iki beş edebilirmiş veya fizik kanunları referandumla değiştirebilirmiş gibi bir durum ortaya çıkıyor. Vahim olan ise yönetimlerin bu gidişata dur demek yerine ayak uyduruyor olması. Tehlikeli olan da bu."
'SÖYLEDİĞİ 10 ŞEYİN 9 YALAN, 1'DE YANLIŞ'
Bunun en net örneklerinden birinin, Kanal D'de yayınlanan 'Neler Oluyor Hayatta' programının yorumcularından Hakan Ural'ın sarf ettiği sözler olduğunu söyledi. "Adam sabah magazin programı yapıyor. Araya Montreux Boğazlar Sözleşmesi ile ilgili müthiş fikirlerini sıkıştırıyor" ifadesini kullanan Altaylı, tepkisini şöyle dile getirdi:
"Belli ki ne sözleşmeyi görmüş ne sözleşmenin içeriği ile ilgili bir bilgisi var. Zır ötesi cahil. Söylediği her şey yanlış. Saçmalıyor. Zırvalıyor. Ama müthiş bir fütursuzluk içinde. Söylediği 10 şeyin 9’u yalan, 1’i de yanlış. Bunları rahat rahat çıkmış ekranda anlatıyor. Muhtemelen kendisi kadar cahil olan izleyici kitlesi de buna inanıyor. Ve Hakan Ural gibiler bu cehaletleri sayesinde alkışlanıyor. İş buluyor, o koltuklara oturtuluyor.
Mesele Hakan Uralların cehaleti değil. Mesele Hakan Uralların alim yerine konması, yönetimler tarafından saygı görmesi. Cahil hadsizliğinin kutsanması. Hakan Ural’ın bilgili olduğu magazin konularında konuşmasına hiçbir şey diyemem. Ama Hakan Uralların her konuda alim kesilmesi bir ülkenin dramıdır. Bakın size bir şey söyleyeyim.
Geçmişte bilginin yerine cehaleti yücelten iki ülke vardı. Bunlardan biri Kamboçya diğeri Afganistan. İkisinin bugünkü hali ortada. Yani yolun sonu belli. İster ilerlersiniz, ister geri dönersiniz."
URAL NE DEMİŞTİ?
Hakan Ural, canlı yayında yayında "Montrö yapıldığında boğazlardan 3 bin gemi geçiyordu, Bugün bu rakam 50 bini, 2023 de bu rakamın 86 bini geçmesi bekleniyor. Ve tek kuruş para alamıyoruz, denetleyemiyoruz. 8 milyar dolar üstü kaybımız var" demişti. Kanal İstanbul'u yabancı büyük devletlerin de istemediğini savunan Ural, projeni hayata geçmesiyle birlikte ülkenin gelirlerinin artacağını da ileri sürmüştü.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...