Fitch Ratings Kıdemli Direktörü ve Türkiye Analisti Erich Arispe Morales, Türkiye'de seçim sonrası yaşanan politika değişikliğine dikkati çekerek, "Politika değişikliğinin yakın vadeli makrofinansal istikrar risklerini ve ödemeler dengesi baskılarını azalttığını düşünüyoruz." dedi.
Bu değişimi, sadece Haziran 2023'ten beri politika faizinde yapılan artışlar olarak görmemek gerektiğini belirten Morales, şöyle devam etti:
Seçici kredi ve niceliksel sıkılaştırma da dahil olmak üzere parasal sıkılaştırma, beklentimizden daha büyük ve hızlı oldu. Bu durum, iç talebin yavaşlamasına katkı sağlarken, lira üzerindeki baskıları hafifletiyor ve böylece uluslararası rezervlerdeki toparlanmayı destekliyor, enflasyon beklentilerindeki önceki bozulmayı da durduruyor. Dahası, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yeni politikanın yönünü ve önden yüklemeli para politikası düzenlemesini kamuoyu önünde onayladı.
Morales, sıkılaşan para politikası ve Avro Bölgesi gibi Türkiye'nin ana ticaret ortaklarındaki zayıf büyümenin birleşik etkisine bağlı olarak, Türkiye ekonomisinde büyümenin 2023'te öngördükleri yüzde 4,1'den 2024'te yüzde 2,5'e yavaşlamasını beklediklerini dile getirdi.
Ekonomiyi dengelemek için muhtemelen uzun bir süre sıkı para politikası duruşunun gerekli olacağını söyleyen Morales, "Mart 2024'teki yerel seçimler, hükümetin mevcut sıkılaştırma döngüsünü sürdürme ve politika değişikliğini baltalayan seçim teşvik önlemlerinden kaçınma konusundaki kararlılığını ve siyasi alanını test edebilir." değerlendirmesinde bulundu.
FAİZ ARTIŞININ ETKİSİ GECİKMELİ GELECEK
S&P Global Market Intelligence Küresel Ekonomi Başkan Yardımcısı Ken Wattret da Türkiye'nin ekonomi politikasında en temel değişikliklerden birinin Merkez Bankası'ndaki liderlik olduğunu belirterek, bunun net bir şekilde önemli bir yaklaşım değişikliği sağladığını söyledi.
Şu an enflasyonu düşürmek için para biriminin istikrara kavuşturulmasının hedeflendiğini aktaran Wattret, cari işlemler hesabındaki dengesizliği azaltmak için de iç talebi yavaşlatmak amacıyla politika faizinin yükseltildiğini kaydetti.
Wattret, "Bu faktörlerin birleşiminin yakın vadede ekonomik aktivite üzerinde baskı yaratacağını düşünüyoruz. Dolayısıyla 2024'te ekonomide oldukça zorlu bir durum söz konusu olacak. Ancak, enflasyonu dengelemeye çalışmak ve aynı zamanda para biriminde değer kaybının sürmesini önlemek için bunlar gerekli koşullar. Gerçekçi olmamız gerek. Bu zorlukları diğer merkez bankalarında da gördük, enflasyonu sistem dışı bırakmak zaman alıyor. Enflasyon, faizi yükseltince hızla sistem dışına çıkarılamıyor." diye konuştu.
Türkiye'nin mücadele ettiği sorunların birçok diğer ekonomide de görüldüğünü belirten Wattret, küresel ekonomide on yıllardır görülmeyen bir enflasyon şoku yaşandığına dikkati çekti.
"ENFLASYON KADEMELİ DÜŞÜŞ VE PARA BİRİMİNİN İSTİKRARA KAVUŞMAYA BAŞLAMASINI BEKLİYORUZ"
Wattret, merkez bankalarının enflasyon şokuyla, para politikasında değişikliğe giderek mücadele etmek zorunda kaldığını ifade ederek, şöyle devam etti:
Türkiye'de bu biraz daha zaman aldı. Bence kilit nokta enflasyon sorunuyla mücadele, dış dengesizlik ve cari işlemler açısından bir miktar kredibilite tesis etmek ve para birimine destek sağlamak. (Türkiye'de) Para politikasındaki bu yön değişikliği bizi daha istikrarlı bir ortama götürüyor gibi görünüyor. Faiz artışlarının ekonomik aktivite üzerindeki etkisi gecikmeli olarak görüleceğinden, maalesef 2024 tüm bu açılardan oldukça zorlu bir yıl olacak. Ama enflasyondaki eğilimin kademeli olarak aşağı yönlü hareket etmeye ve para biriminin istikrara kavuşmaya başlamasını bekliyoruz. Dolayısıyla, yıl ilerledikçe ekonomik görünümün iyileşmeye başlayacağını ve bir sonraki yılın daha pozitif olacağını umuyoruz. Ancak küresel ekonomi de çeşitli rüzgarlarla mücadele ediyor ve herhangi bir ekonominin iç ekonomik zorluklardan çıkış yolunu oluşturma kabiliyeti oldukça sınırlı. Bu durum her yerde aynı olduğundan, 2024 dünya genelinde ekonomik açıdan zorlu bir ortama sahne olacak gibi görünüyor.
"BİRÇOK MERKEZ BANKASI ENFLASYON ŞOKUNA GEÇ TEPKİ VERDİ"
Wattret, birçok gelişmiş ülkede merkez bankalarının kredibilitesinin sorgulandığı bir dönem yaşandığına işaret ederek, merkez bankalarının 2021 ve 2022'deki enflasyon şokuna verdikleri tepkinin oldukça geç olduğunu belirtti.
Düşük ve istikrarlı bir enflasyon oranı hedefleyen merkez bankalarının kredibilitelerini tesis etmelerinin yolunun enflasyonu azaltan ve enflasyon beklentilerini nispeten iyi bir şekilde sabitleyen para politikası duruşunu sağlamak olduğunun altını çizen Wattret, şunları kaydetti:
Yani kredibilitenizi sonuçlara göre oluşturursunuz ve bu sonuçları almak zaman alır. Dolayısıyla, (Türkiye'de) para birimini desteklemek ve enflasyonu istikrara kavuşturmak için gerekli mekanizmalar şu anda mevcut görünüyor, ancak bu biraz zaman alacak. Bu nedenle Merkez Bankası'nın plana sadık kalması ve dünyanın dört bir yanındaki merkez bankalarının yaptığı gibi para politikasında bir dereceye kadar kısıtlamayı sürdürmesi önemli.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...