Eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ, Haber Global'den Erdoğan Aktaş'ın sunduğu 'Eşit Ağırlık' programında soruları yanıtladı.
Başbuğ, "FETÖ'nün 'siyasi ayağı yok' dersek gerçeği inkar olur. Bunu yargının çıkarması ve siyasi iradenin ağırlığını koyması lazım" dedi.
26 Haziran 2009'daki kanun teklifini getiren siyasilerin araştırılmasına isteyen Başbuğ'un açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Genelkurmay başkanlığı görevine geldiğimde birincisi aklımızdaki PKK'ya yönelik hedeflerdi. İkincisi ise Gülen örgütünün TSK içinde de endişe edilir bir boyuta geldiğinin farkındaydım. Bunların göreve geldiğimde ismen tespit edilmesinde elimde buna dair bilgi yoktu. Olsaydı silahlı kuvvetlerden ilişiğini keserdik.
28 Ağustos 2008 devir teslim döneminde söylediğim bugün 'Toplumun bir kesimi yeni bir kültürel kimlik ortaya çıkarılmasından rahatsız. Bu endişeyi ciddiye almak lazım.' Toplumsal huzur için bu zorunluluktur.
Ekonomik güce erişmişse, kadrolaşarak devletin çeşitli organlarına yerleşmişse bunun ileride siyasi güç olması kaçınılmazdır. Karşımızda sosyal bir olay var. Sosyal olan olaya bilimsel yaklaşarak sonuç alabiliriz. Ne yazık ki bunu hükümetler yapamadı. Geçmişte hatalar oldu. 12 Eylül 1980 askeri müdahale olayı sonrası ortaya çıkan bir 'türban' meselesi oldu. Yapılan hata 18 yaşını dolduran kızlarımızın üniversitede türban takmaması konusunda karşı çıkılması en büyük yanlıştı. Dönemin başbakanının eşinin GATA'ya alınmaması, mezuniyet törenlerine alınmaması yanlıştı. Bu olaylar ne kadar yanlışsa şu an ilkokul çocuklarının türban takması da o kadar yanlış. Bu yanlışa kimse ses çıkarmıyor.
2002-2010 dönemi için MİT müsteşarlığından 'TSK'da şu FETÖ'cüdür' diye isim istedim, hiçbir istihbarat bilgisi gelmedi. Ne denildi, 'Ete kemiğe (isim) bürünmüş bilgi verilemedi.' Ordu içindeki isimleri istemem FETÖ'yü rahatsız etti.
2008 yılının son aylarında yazılan bir mektup. Mektupta dördüncü cümle olarak 'Başbuğ-Bahçeli görüşmesini değerlendirmek gerek' ifadeleri yer aldı. Ben göreve başlar başlamaz parti liderlerini ziyaret ettim. 1 Mart 2003'de tezkere, 10 Mart 2003'te ise Gülen kararı, 4 Temmuz 2003' Süleymaniye olayı. Bunların tesadüf denilmesine ben karşı çıkıyorum. Ben bu tarihlerde FETÖ bağı görüyorum.
Esasında ABD ikisini de aldı. Bize verdiği bir şey olmadı. PKK ile mücadelede ABD siyasal çözüm istiyor. Çözümü engelleyen kim? Türk ordusu. Laik devlet anlayışında geri adımlar atılması isteniyor. Nedir bu 'Siyasal İslam'. Laik devletin ortası olmaz. Ya Laiktir ya değildir.
Mektupta 'Yeni görevine başlar başlamaz bana bir dostumun söylediği, sayılarının 7 olduğu generalin takibe alınacağı söylendi' yazıyor. Burada yeni göreve başlayan benim. Bir izleme olayı var, hakikatten başlattım. Ama bu general değil albay. Bir şüpheli hareketine denk gelmedik. Daha sonra bu albay savcılığa ifade verdi. Savcı isim listesi gösteriyor. Albay ise 'Okuduğunuz isimlerde sadece Nuri Pakdil'i tanıyorum. 6 ay ya da sene de bir kez ziyaretine giderdim' diyor. Bu olayın ilginç tarafı bu cemaat içinde hemen duyulmuş olması.
Bir diğer olay ise diğer bir albay ile ilgili bir duyum aldım, dikkat edilmesi gerektiği konusunda. Burada o albayın görev yerini değiştirdik. Biz uzaklaştırdık 2014'te terfi ettirildi. 15 Temmuz darbe girişimde benim görev zamanımda olan tek bir general var.
'Bir terör örgütü yarattığınız zaman buna şiddet lazım. İstanbul'daki Sinagog baskını olacak sonra HSBC baskını, bu konu üzerinde düşünmek lazım. O dönemlerde kitap yazanlardan iğreniyorum. Abdullah Gül'e bu saldırılara ilişkin gidiliyor. Gül 'Bunları ispatlayın süreci başlatalım' diyor.
Biz 'ekonomik gücü var, siyaseti paylaşmak isteyecek 'dediğimizde bize 'Efendim ama bunların silahı yok ki' diyenler şimdi 'Yanıldık' dediler. Türkiye uçurumdan döndü. Bizim istediğimiz bir daha böyle şeyler yaşanmasın. O dönemde bize siyasi destek gelseydi bu noktaya gelmeyebilirdik.
2008-2010 sürecinde ben o dönem Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan'a, 'Bugün bizsek hedef, yarın siz olacaksınız' dedim. Daha ne diyebilirim ki, daha nasıl uyarıda bulunabilirdim. Bir gazetecinin sorusuna Erdoğan, "İlker Paşa'nın görevde olduğu sürede söylediği bir şey vardı. O da 'bugün bize yarın size.' Ben de bugün bunu size söyleyeyim. İlker Paşa'nın bu sözleri manidardır" dedi. Bunları Erdoğan söyledi.
FETÖ'nün siyasi ayağı yok dersek gerçeği inkar olur. Bunun yargının çıkarması ve siyasi iradenin ağırlığını koyması lazım.
26 Haziran 2009'da yasalar torba yasa olarak gündeme getiriliyor. Bu TSK ile ilgili bir kanun teklifi. Bu yasa 25 Haziran'ı 26'sına bağlayan gece yarısı oluyor. Bu yasa ile kimsenin haberi yok, bundan 26 Haziran sabahı 2009'daki toplantıda haberimiz oluyor.
Bahsedilen yasa teklifi 'askeri şahıslar, askeri mahalde işlediği suçlarda dahi özel yetkili mahkemelerde yargılanacak.' Bu bir kere anayasaya aykırı. Bu tamamen ne için Dursun Çiçek için. Bu olay medyada 'AK Parti ile cemaati bitirme planı' algısı olarak yapıldı. Sivil şahıslar her durumda askeri yerlerde yargılanmaz, özel yetkili mahkemelerde yargılanır. Kayseri'de biz Hava İkmal Bölge Komutanlığı'nda astsubay yakaladık. Flaş bellek ayarlıyorlar. Burada sivillerden yardım alıyorlar. 14 Nisan 2009'da 'FETÖ ile mücadele edeceğim' dedim. Bu kanun teklifini kim hazırladı? Tamamen FETÖ ile ilgili, bu araştırılsın.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...