Gezi Parkı odaklı olaylara ilişkin 16 sanığın, "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçundan yargılandığı davada, Anadolu Kültür AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala'nın oy çokluğuyla tutukluluk halinin devamına karar verildi.
İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumları karşısındaki binada yapılan duruşmada, sanıkların avukatları söz aldı.
Tutuksuz sanıklar Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman ve Can Atalay'ın avukatı Fikret İlkiz, bazı bölümlerini eleştirdiği iddianamenin adil yargılanma hakkını ihlal ettiğini savundu.
İlkiz, müvekkili Mücella Yapıcı'nın 5 yıl önce de aynı suçtan yargılandığını, diğer müvekkili Tayfun Kahraman hakkında ise daha önce kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini belirtti.
Tutuksuz sanıklardan İnanç Ekmekçi'nin avukatı da, bir önceki celsede yaptığı talebi yineleyerek, müvekkilinin Almanya'da yaşadığını, bu nedenle savunmasının istinabe (adli yardım) yoluyla alınmasını istedi.
Firari sanık Can Dündar'ın avukatı da müvekkilinin 3 yıldır sürekli ve düzenli olarak yurt dışında yaşadığını belirterek, savunmasının istinabe yoluyla alınmasını talep etti.
Firari sanık Gökçe Yılmaz'ın avukatı Bahri Belen de müvekkili hakkındaki yakalama kararının kaldırılmasını isteyerek, "Açık Toplum Vakfı'nın Gezi olaylarını finanse ettiği iddiası var. Bu vakıf, 2008 yılında mahkeme onayıyla tüzel kişilik kazanmıştır. 2008'den itibaren her yıl tüm faaliyetlerini Vakıflar Genel Müdürlüğüne bildirmek ve denetimine sunmak zorundadır. Müvekkilimin suçlanmak istendiği faaliyetler, Vakıflar Genel Müdürlüğünün denetiminden geçmiştir. Mali açıdan ve faaliyetleri açısından olumsuz bir değerlendirme, yaptırım olmamıştır. Açık Toplum Vakfı ve Gezi eylemleri arasında suç bağlantısı kurmanın ve müvekkil hakkında yakalama kararı çıkarmasının hukuki dayanağı olmadığı kanaatindeyiz." ifadelerini kullandı.
"Konuşmalarımda şifreli ifade yok"
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Anadolu Kültür AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala ise Gezi olaylarını yaygınlaştırmak ve derinleştirmek amacıyla tarafınca yürütülen bir eylem ya da teşebbüsün ortaya konulmadığını belirterek, konuşmalarının hiçbirinde üstü kapalı, şifreli ve gizli bir plan teşkil edecek mahiyette ifadenin mevcut bulunmadığını öne sürdü.
Kavala, Gezi olaylarından hemen sonra ifadesine başvurulmadığını, gözaltındayken emniyette alınan ifadesinde, iddianamede yer alan suçlamalar ve deliller hakkında kendisine soru sorulmadığını dile getirerek, "Emniyette alınan ifademde benimle paylaşılan Gezi ile ilgili somut deliller, Gezi olaylarından 3 ay sonra Brüksel’de gerçekleşmiş fotoğraf sergisi ve Taksim Meydanı’nda çekilmiş iki adet fotoğraftır. İddianamenin, tutuklanmamdan 16 ay sonra hazırlanabilmiş olması da somut delil arama çabasına işaret etmektedir. Tutuklanmamdan sonra yürütülen soruşturma sürecinde ise ortaya çıkarılan ve iddianameye dahil edilen deliller, Bilim Seyahat Programı ile Açık Toplum Vakfı ve Anadolu Kültür AŞ hakkındaki mali bilgilerinden ibarettir. Bu bilgilerin edinilmesinde tutuklu kalmamın herhangi bir etkisinin olmadığı açıktır." diye konuştu.
"15 Temmuz darbe girişimine destek olma suçlaması, iddianameye dönüşmedi"
İki suçlamadan dolayı tutuklandığı aktaran Kavala, "Bu suçlamalar, Gezi olaylarının yöneticisi, organizatörü olmak ve 15 Temmuz darbe girişimin organizatörlerinden olduğu iddia edilen Henri Barkey ile irtibatlı olarak darbeye destek vermektir. Aralarında 3 yıl olan bu iki olayla ilgili aynı anda tutuklanmış olmam, savcılığın iki olay arasında bağlantı teşkil edecek faaliyetler içinde olduğuma dair şüpheleri olduğunu göstermektedir. Ancak soruşturma ilerledikçe benim üzerinden iki olay arasında bir bağlantının mevcut olmadığı anlaşılmış olacak ki ayrı bir Gezi iddianamesi ortaya çıktı. Soruşturmanın başında aynı dosyadan tutuklu olduğumuz Metin Topuz hakkında da benimle ilgisi hiç olmayan ayrı bir iddianame hazırlandı. Şu anda yargılandığım Gezi davası iddianamesi, büyük ölçüde 2014'te başlatılmış olan soruşturma dosyasına dayanıyor. 15 Temmuz darbe girişimine destek olma suçlaması iddianameye dönüşmedi. Soruşturma dosyası olarak muhafaza ediliyor. Hakkımdaki gizlilik kararı devam ediyor." şeklinde konuştu.
Kavala, Wilson Center Ortadoğu Programı Direktörü Henri Barkey ile yoğun irtibatta olmakla suçlandığını ancak kendisiyle hiçbir görüşmesi olmadığına dair HTS raporu olduğunu belirterek, "İddianameden de anlaşıldığı gibi şüphe ile delil arasındaki kopukluk, bugün 21 ay öncesine kıyasla çok daha belirgin hale gelmiştir. Bu nedenlerden dolayı tahliyemi talep ediyorum." dedi.
Osman Kavala'nın avukatı Köksal Bayraktar da müvekkilin tutukluluk halinin devamı yönünde bir işlem yapılmamasını ve müvekkilinin hürriyetinin ve özgürlüğünün verilmesi yönünde karar verilmesini istedi.
"İş makinem yakıldı, mağdurum"
Müştekilerden Kemal Mustafa Bayram, İnönü Stadı'nın yıkımı sırasında kendisine ait iş makinesinin camlarının, tanımadığı kişilerce kırılarak götürüldüğünü, bu kişilerin polise mukavemet ettiklerini ve bunun sonucunda polis karşılık verince aracını bırakıp kaçtıklarını söyledi.
Kim olduğunu bilmediği kişilerin kaçarken aracı ateşe verdiklerini de dile getiren müşteki Bayram, "Sonuç itibarıyla bu şüphelileri yakalayamadık. İlgili mercilere müracaat ettik. O an için çok net bir görüntü yoktu. Şu anda net bir görüntü aldık. Geçen celsede video kayıtlarını sizlere ulaştırmıştık. Biraz önce verdiğim dilekçemde yazdığım hususların yerine getirilmesini talep ediyorum. Mağdurum, mağduriyetimin ceza alan kişilerden tanzim edilebileceği hususunda rivayetler var. Bu olaya adı karışan, mağduriyetime sebep olan kişilerden şikayetçiyi ve davacıyım. Davaya katılma talebim vardır." diye konuştu.
Müşteki İstanbul Emniyet Müdürlüğü avukatı da celse arasında davaya katılma talebi içeren bir dilekçe sunduklarını hatırlatarak, katılma talebini yineledi.
Savcı, Kavala'nın tutukluluğunun devamını istedi
Taleplere ilişkin görüşü sorulan cumhuriyet savcısı, atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu ve işlediği iddia olunan suçun katalog suçlardan olması sebebiyle sanık Osman Kavala'nın tutukluluk halinin devamına karar verilmesini istedi.
Sanık İnanç Ekmekçi'nin avukatının, bir önceki celse dava dosyasına dilekçe sunduğunu, mahkemece sanığın mazeretli kabul edildiğini ancak bu duruşmaya gelmediğini belirten savcı, sanık avukatının, müvekkilinin savunmasının istinabe yoluyla alınması talebinin reddine karar verilmesini ve Ekmekçi hakkında yakalama kararı çıkarılmasını talep etti.
Savcı, sanık Can Dündar'ın avukatının istinabe talebinin de reddine karar verilmesini ve firari sanıklar hakkındaki yakalama kararının infazının beklenmesini istedi.
Ara kararlarını açıklayan mahkeme heyeti, oy çokluğuyla, Osman Kavala'nın tutukluluk halinin devamına hükmetti. Firari sanıklar hakkındaki yakalama kararının infazının beklenmesini kararlaştıran heyet, sanık İnanç Ekmekçi ve Can Dündar'ın avukatlarının, müvekkillerinin savunmasının istinabe yoluyla alınması talebini reddetti.
Sanık Ekmekçi'nin celse arasında hazır olması halinde savunmasının alınabileceğini karara bağlayan heyet, hakkında adli kontrol tedbiri bulunan tutuksuz sanıkların tedbirlerinin devamına hükmetti.
Bir sonraki celsede tanık beyanlarının alınmasını kararlaştıran heyet, duruşmayı Silivri'de yapılmak üzere 8-9 Ekim 2019'a erteledi.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...