İngiltere'deki Kent Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmaya göre, 35 yaş sadece artık "genç" olarak görülmediğimiz yaş değil, aynı zamanda erkeklerin kendilerini "en yalnız" hissettikleri, kadınların ise "en sıkıcı" olmaya başladıkları yaş olarak görülüyor.
Bu yetmiyormuş gibi, 35 yaş aynı zamanda işimizden de nefret etmeye başladığımız yaş.
Araştırmalar, 30'lu yaşların ortalarında aile sorumluluklarımızın arttığını ve daha fazla mali yük altına girdiğimizi gösteriyor. Bu ise hem evde hem de işyerinde sorunlara neden oluyor.
35 Yaş Kuşağı Daha Yaşlı Kuşaklarla Anılmaya Başlanıyor
35 yaş ayrıca yaş gruplandırmalarında 20'li yaşlarla birlikte değil, daha yaşlı kuşaklarla anılmanın da başlangıcı ve farklı hislerin oluşmasında etkili oluyor.
Ipsos araştırma şirketinden Julia Clark'a göre, "35 yaş altı ve 35 yaş üstü farkları bizim yaptığımız ayrımlarla ilgili".
Ancak yaş kategorileri araştırma şirketlerinin standart uygulamalarından biri ve 20'li yaşlar veya 30'lu yaşlar şeklinde değil, örneğin 18-24 ve 25-34 yaş grubu şeklinde yapılıyor. Zira 20 yaşındaki biri ile 29 yaşındaki kişi yaşamlarının farklı aşamasındadırlar.
Daha geniş gruplandırmalarda ise 18-34 ve 35-54 ayrımı yapılarak genç ve kariyer geliştirmekte olanlar ile daha yaşlı ve oturmuş bir mesleği olanlar arasında 35 yaşa önemli bir dönüm noktası işlevi yükleniyor
Gebeliği Erteleme Sorunu
Çocuk sahibi olmak isteyen kadınlarda 35 yaş sonrası gebe kalma ihtimalinin azalması nedeniyle kaygılı bir dönem başlıyor. Ancak bu sınırda sanıldığı kadar ani bir düşüş söz konusu değil.
ABD'de eğitim ve kariyer nedeniyle ilk gebeliklerini 30'lu yaşlara erteleyen kadınların sayısı giderek artıyor. 30'lu yaşlarda anne olan kadınların sayısı ilk kez 20'li yaşlarda anne olanları aştı.
Çocuk sahibi olmayı geciktiren etkenlerden biri de mali nedenler. 2011'de yapılan bir araştırmaya göre, kadınların çocuk yapmayı ertelediği her yıl gelirlerinde yüzde 9'luk artış oluyor.
California San Diego Üniversitesi'ne bağlı Sağlıklı Yaşlanma Merkezi'nden Dilip Jeste, 20'li ve 30'lu yaşların hayatımızın en iyi yılları olduğuna ve sonrasında sürekli inişe geçildiğine dair yanlış bir inanç olduğunu belirtiyor
Eskinin 20'leri Şimdinin 30'ları
Oysa hem iş yaşamı hem aile kurma bakımından önemli kararların alındığı bu yıllar daha fazla stres ve kaygıyla dolu.
Gelişmiş ülkelerde ortalama ömrün uzaması ve küreselleşen ekonomide seçeneklerin artması kariyer, aile ve yerleşim bakımından kuruluş sürecinin önceki kuşaklara oranla daha uzamasına neden oluyor.
"Eskiden insanlar hayatlarındaki önemli kararları 20'li yaşlarda almış oluyordu. Oysa bugün bu tür kararlar daha ileri yaşlara erteleniyor" diyor Jeste.
"Artık daha geç yaşta evleniliyor, daha ileri yaşlarda çocuk sahibi olunuyor. Bu streslerin çoğu eskiden daha erken yaşta yaşanırken bugün 30'lu yaşlarda oluyor."
İyi Haber?
Peki hiç mi iyi haber yok? "Ömrünüzün geri kalanında daha mutlu oluyorsunuz" diyor Jeste.
Yaşlanmak fiziksel olarak olumlu bir süreç olmasa da ruh sağlığı yaşla birlikte iyileşiyor. "Kendimizi daha iyi tanıyor, daha bilgili kararlar alıyor ve daha az bencil oluyoruz. Tecrübeyle daha mantıklı oluyoruz, tecrübe ise yaşla geliyor."
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |