Antik zamanlarda yaşayan Meksika halkı, günümüzde kullanabildiğimiz güçlü teleskoplara sahip olmayabilir ama Mexico City yakınlarındaki Nahualac alanında bulunan yeni bir arkeolojik keşfin gösterdiği kadarıyla, bu durum onların evrenin sonsuzluğunu tasvir etmelerine engel teşkil etmemiş!
Bulunan benzersiz minyatür uzay modelinde gezegenler ya da yıldızlar bulunmuyor ancak onların yerine, ‘canavar Cipactli’nin cenneti ve dünyayı parçalara ayırıp hayat verdiğini anlatan Aztek halkının geleneksel efsanelerinden birini olduğu düşünülen tasvir yer alıyor. Meksika’da bulunan Ulusal Antropoloji ve Tarih Enstitüsü’nden (INAH) uzmanlar, bir lagünde keşfedilen taş yapıda, haritayı tasvir eden oymanın havuzun dibinde yatmaktansa, tıpkı Cipactli’nin yaptığı gibi suyun üzerinde yüzmekte olduğu izlenimini vermek için özel olarak tasarlandığını ifade ediyorlar.
Araştırmacılar, “Yapının içerisinde bulunduğu suyun yansımasında görülen optik etki, bu alanın, ilkel bir zaman ve uzamdaki evrenin minyatür bir modelini temsil ettiğini düşündürüyor,” diyorlar. Araştırma ekibinden Iris Hernandez, “Nahualac alanındaki bu görsel efektlerin, alanı oluşturan unsurların özelliklerine ve aralarındaki ilişkiye ek olarak, ilkel suları ve mitik (efsanevi) uzay-zamanın başlangıcını anımsatan bir mikrokozmozu (mikro-evren) temsil edebileceğini düşünüyoruz” diye ekliyor.
Bazı Orta Amerika toplumlarının yaratılış efsanelerine göre dünyayı Cipactli adlı bir canavar yaratmıştı. Buna göre, Cipactli (kısmen timsah, kısmen balık ve kısmen kurbağa karışımından oluşan bir yaratık) tanrılar tarafından dünyaya getirildi; ardından, yaratılan ilk suların üzerinde yüzerek bedeninden dünyayı kurdu. Kimi hikâyelerse, Cipactli’nin tüm evreni oluşturmak için parçalara ayrılmış olduğunu aktarıyor. “Tetzacualco” kayasının, yani tapınağın kalıntıları, şimdilik uykuda olan Iztaccihuatl yanardağının gölgesinde, deniz seviyesinden 3 bin 870 metre yükseklikte bulunan doğal bir göletin ortasında keşfedildi. INAH çalışanı arkeologlar, 2016 yılından bu yana, kazı alanındaki çalışmalarına devam ediyor.
Yapı, beşgen bir geometrik şekilde tasarlanmış; taşlar alanın etrafında bir dikdörtgen oluştururken merkezde, Cipactli’nin nereye saklanmış olduğunu gösteren bir nokta var. Arkeologlara göre taş yapı, tapınağın yüzer gibi görünmesini sağlamak için, yakınlarda bulunan doğal akıntılardan getirilen kontrollü su sistemleriyle beslenmiş.
Antik dönem Aztek Yağmur Tanrısı Tlaloc ile ilişkili seramik malzemeler de dahil olmak üzere, alanın etrafında birçok başka bulguya da rastlandı. Uzmanlar, alanın Tlaloc ve diğer su ve toprak tanrıları için yapılan ayinlerde kullanıldığını düşünüyorlar.
“Minyatür Evren” haritası henüz tarihlendirilmemiş olsa dahi, bölgede bulunan diğer eserlerin M.S. 750-1150 döneminden kaldığı anlaşılıyor ve bu da lagünün ve kıyılarının hangi tarihlerde kullanıldığı hakkında bir fikir veriyor. Günümüzün uzay haritaları Tetzacualco’dan çok daha isabetli olabilir ancak evrenin nasıl oluştuğuna ilişkin bu eski efsanelere dair bizleri şaşırtan şeyler var ve INAH’takine benzeyen araştırma ekiplerinin çalışmalarıyla, onlar hakkında daha fazla bilgi ediniyoruz.
(GazeteDuvar)
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...