Uluslararası Para Fonu (IMF) Baş Ekonomisti Gita Gopinath, koronavirüsün küresel ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerine ve alınabilecek ekonomik önlemlere dair çarpıcı bir yazı kaleme aldı. Korona salgınının ekonomiye etkisinin önceki kriz ve salgınlardan daha derin olduğuna dikkat çeken Gopinath, hükümetlerin ve politika yapıcıların acil önlemler almaması durumunda birçok şirketin iflas edebileceğine ve insanların işlerini kaybedebileceği uyarısında bulundu. Bir borç krizinin ortaya çıkabileceğine ve dış finansmana bağımlı ülkelerde ani duruşlar olabileceğine işaret eden Gopinath, IMF'nin resmi sitesinde yayımlanan yazısında 6 maddelik tespit ve öneride bulundu.
Gopinath'ın yazısından satır başları şöyle:
1- ÖNCEKİLERDEN FARKLI
Önceki krizlerden farklı arz ve talep şoklarından kaynaklı olarak bu sağlık krizinin ekonomiye ciddi olumsuz etkileri olacak. Salgın döneminde ekonomiyi desteklemek için büyük hedeflenmiş politikalara ihtiyaç var. Hedef, geçici krizin insanlara ve şirketlere işsizlik ve iflaslar yoluyla kalıcı zarar vermesini engellemek olmalı. Salgının insani maliyeti, endişe verici boyutlara ulaşmış durumda ve giderek daha fazla ülkeye yayılıyor.
2- 2008 KRİZİNDEN DAHA KÖTÜ
Salgının en çok etkilediği ülkelerde ekonomik sonuçlar şimdiden gözle görülür seviyeye ulaştı. Örneğin Çin'de, imalat ve hizmet sektöründe faaliyet şubatta dramatik biçimde geriledi. Durum, 2008 Küresel Finans Krizi'nden ve diğer salgınlardan daha kötü.
İnşaat malzemeleri gibi kuru dökme yük taşımacılığında arz ve talep, küresel finansal krizin en şiddetli evresindekine benzer şekilde düştü. Emek arzı düştü çünkü insanlar salgından ya zarar gördüğü ya da kendilerini korumak ya da okullar kapatıldığı için çocuklarıyla ilgilenmek için çalışamıyor. Karantinalar nedeniyle de birçok insan işe gidemiyor. Kapasite kullanım oranları düşüyor. Tedarik zincirlerindeki bozulmalar nedeniyle de üretim aksıyor. Gelir kaybı, bulaşma korkusu ve artan belirsizlik nedeniyle talep de düşüyor, insanlar daha az harcama yapıyor. İşçiler işten atılabiliyor ya da şirketler ödemeleri yapamayabiliyor. Özellikle turizm sektöründe bu durum daha belirgin hissediliyor.
Hava yolu firmalarının hisse değerlerindeki düşüş, 11 Eylül 2001'deki terör saldırısı seviyelerine ulaşmış durumda.
3- BORÇ KRİZİ ORTAYA ÇIKABİLİR
Tüketicilerin ve şirketlerin borçlarını zamanında geri ödeyemeyebileceği gerekçesiyle bankalarda kredi faizleri artıyor, finansal koşullar sıkılaşıyor. Daha yüksek borç alma maliyeti, düşük faiz yıllarında birikmiş olan finansal kırılganlık üzerinde baskı oluşturacak. Bu durum, borçların çevrilememesi riskini artırıyor. Kredilerdeki bir düşüş, arz ve talep şoku kaynaklı ekonomik gerilemeyi büyütebilir.
4- ANİ DURUŞLAR VE SERMAYE HAREKETLERİNE MÜDAHALELER OLABİLİR
Arz ve talep şoku birçok ülkede eş anlı yaşanınca, uluslararası ticaret ve finansal bağlantılar yoluyla daha büyük etkilere neden olabilir, bu da küresel ekonomik faaliyete daha çok zarar verebilir. Dış finansmana bağımlı ülkeler, ani duruş riski ile karşı karşıya kalabilir ve bu durumda döviz piyasalarına müdahale etme ve geçici olarak sermaye hareketlerine geçici olarak kontrol getirebilirler. Hükümetler ve politika yapıcılar, süreçten etkilenen hane halklarına ve şirketlere yardımcı olmak için somut kapsamlı ve hedefli mali, parasal ve finansal önlemler alıp uygulamalı. Zarar gören hane halklarına ve şirketlere nakit desteği, ücret teşviği, vergi indirimi verilerek ayakta kalmaları sağlanabilir. İtalya'nın salgından etkilenen bölgelerdeki şirketler için vergi ödemelerinde son ödeme tarihlerini uzatması ve işsiz kalanlara gelir desteği sunmak için ücret destek fonunu genişletmesi, bu politikalara örnek olarak verilebilir.
5- İŞSİZLİK SİGORTASINDA SÜRE ARTABİLİR, ŞARTLAR ESTENETİLEBİLİR
İşten atılanlar için işsizlik sigortası, işsizlik maaşında süre ve miktar artışı yoluyla ve şartlar esnetilerek geçici olarak güçlendirilebilir. Devletler ücretli hastalık ve aile izinlerine finansal destek olmayı değerlendirmeli, hastalık ya da çocuk bakımı nedeniyle evde kalmak zorunda olanların salgın sırasında işlerini kaybetme korkusu yaşamamaları sağlamalı.
6- MERKEZ BANKALARI LİKİDİTE SUNMALI, HÜKÜMETLER KREDİ GARANTİLERİ VERMELİ
Merkez bankaları, işlerinde sert bir bozulmaya karşı daha az hazırlık olabilecek özellikle küçük ve orta ölçekli firmalara kredi verenler olmak üzere bankalara ve diğer finans şirketlerine bol likidite sunmak için hazır olmalı. Hükümetler, bu firmaların yakın dönemli likidite ihtiyaçları için geçici ve hedefli kredi garantileri sunabilir, borçların vadesi geçici olarak uzatılabilir. Faiz indirimleri ve varlık alımları yoluyla daha geniş parasal teşvikler, güveni artırıp finansal piyasaları destekleyebilir. Uluslararası toplum, koordineli hareket etmeli ve sınırlı sağlık kapasitesi olan ülkelere yardım etmeli. IMF bu nedenle, düşük gelirli gelişmekte olan ülkeler için 50 milyar dolarlık acil finansman kaynağı ayırdı.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...