Çin’de baş gösteren ve hayvanlardan insanlara geçtiği düşünülen yeni tip koronavirüs, 3 Şubat 2020 itibarı ile 17 bin 400 kişide enfekte oldu. Virüs nedeniyle 361 ölüm olayı meydana geldi. Etkilenen ülke sayısı ise 24 olurken Çin dışında sadece Filipinler’de 1 kişinin hayatını kaybettiği bildirildi.
Virüse karşı halen özgül bir tedavi bulunmamakla birlikte, hastalar klinik durumları ve ihtiyaçları doğrultusunda destekleyici tedavi ile takip ediliyor. Ayrıca virüse karşı özgül bir aşı da henüz mevcut değil.
Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fisün Cömert, daha önce yaşanan SARS ve MERS korona virüslerine dikkat çekti. Yeni tip korona virüsü gazetecilere anlatan Cömert, “Korona virüs aslında yeni bir virüs değil. İnsanlarda solunum yolu enfeksiyonuna yol açan eski bir virüs. Ama zaman zaman öncede görülenlerden daha farklı seyir gösteren virüsler ortaya çıkıyor. Değişimler bekliyoruz doğal olarak. Örneğin bunlardan ilki SARS korona virüsü yine Çin'de ortaya çıkmış bir virüs. Çok sayıda insanı etkilemiş. Yüzde 10 civarında da etkilenen hastalar ölüme neden olmuş bir virüs olduğu için çok korkutucu bir tablo oluşturmuş bir virüs. 2012 yılında Arabistan'da ortaya çıkmış yeni bir korona virüs var. MERS korona virüs, aslında daha az yayılım göstermesine rağmen yüzde 35 civarında etkilenen insanlarda ölüme neden olması nedeniyle biraz korkutucu bir tablo oluşturmuş bir virüstür. Doğada yaygın olarak yer alan virüsler. Solunum yolu enfeksiyonuna yol açıyorlar. Her yıl korona virüsle biz enfekte oluyoruz ama bu korkutucu tabloya yol açtıkları zaman dikkatimizi çekiyor" dedi.
'YARASALAR ENFEKTE OLMUYOR AMA VİRÜSÜ UZUN SÜRE BULUNDURABİLİYOR'
Cömert, "Farklı canlılarda enfeksiyona neden olabiliyorlar. Aslında insanlara hayvanlardan bulaşan bir virüs. Kedilerde, köpeklerde, büyükbaş hayvanlarda, kuşlarda tespit edilmiş. Yarasalar bir özellik arz ediyor korona virüs. Enfekte olmuyorlar ama vücutlarında bu virüsü uzun süre bulundurabiliyorlar. Dolayısıyla virüslerin evrim geçirmesi için güzel bir ortam oluşturuyorlar. Yapılan çalışmalar şunu gösteriyor ki SARS virüsü de MERS virüsü de aslında yarasalardan insanlara bulaşıyor. SARS virüsü yarasalardan misk kedilerine oradan da insanlara bulaşmış. MERS virüsü de yarasalardan, develere develerden insanlara bulaşmış olan bir virüs. Şu anda söz konusu olan yeni korona virüs olarak tanımlanmış olan virüsün genomu incelendiğinde SARS virüsüne yüzde 70 benzerlik gösteren bir virüs olduğu görülüyor. Virüslerde genetik değişiklikleri bekliyoruz. Genetik değişiklikler küçük olabiliyor. Mutasyonel değişiklikler daha büyük duruma geldiklerinde eskisine göre daha yabancı bir virüs ortaya çıktığında vücudun buna karşı herhangi bir savunması olmadığından dolayı bu şekilde tehlikeli klinik tablolar ortaya çıkabiliyor. Şu anda mevcut durumda SARS'a benzer bir yayılım gösteren bir virüs yeni korona virüs. Fakat etkilenen kişilerde oluşturduğu ölüm oranı SARS'a göre oldukça düşük. Yüzde 2.5'larda bir öldürme oranı bildirilmiş durumda. Yayılma endeksi ve bulaştırma endeksi diye bir şey var. Hasta olan bir kişi ne kadar kişiyi enfekte edebilir. Bu rakamlarla ölçülüyor. Lokalizasyondaki kalabalığa bağlı olarak da değişebiliyor. Ne kadar kalabalıksa o kadar hızlı yayılım gösterebiliyor. Şu anda 2.9 gibi bir rakam açıklanmış durumda, geçen haftaya göre daha artmış gibi görünmekle beraber öldürücü bir kapasitesinin daha güçlü olması nedeniyle SARS'a ve MERS'e göre biraz daha tehlikesi düşük olan bir virüs olduğunu söyleyebiliriz” diye konuştu.
KORONA VİRÜSÜNDEN KORUNMA YOLLARINDA EL HİJYENİ BAŞTA GELİYOR
Prof. Dr. Füsun Cömert, solunum yoluyla vücuda bulaşan viral enfeksiyonlarda korunma yollarının aynı olduğunu belirtti. Cömert, “Aslında virüslerin hepsinde korunma yolları aynı. Viral enfeksiyonlar solunum yollarına yerleşerek enfeksiyona neden olan viral etkenler hapşırma ve öksürükle virüsün etrafa damlacıklar şeklinde saçılması ve bu damlacıklara bizim ellerimizle dokunmamız ve sonrasında ellerimizi, gözlerimize ve ağzımıza değdirmemizle bize bulaşıyor. Hapşırma ve öksürükle havaya saçılan damlacıkların solunum yoluyla direk olarak solunmasıyla ulaşmakta. Enfekte olduğu düşünülen kişilerle bir metreden daha kısa mesafelerde temas diyoruz buna. Yakında bulunmamak önemli bir izolasyon önlemi olarak bilinmektedir. Yine damlacıklara temas ve bunlarla da eller vasıtasıyla göz ve ağıza değdirilmesi nedeniyle bulaştırılması sebebiyle de el hijyeni oldukça önemlidir. Bütün enfeksiyonlarda önemli ama şu süreç hem korona virüs hem de bunun dışında influenza gibi yada diğer solunum yolu enfeksiyonu olan etkenlerde el hijyenine daha fazla dikkat edilmesi gerekiyor. Ellerimizi gözümüze, ağzımıza değdirmemeye, daha sık yıkamaya önem vermemiz gerekiyor. En temel korunma yöntemleri bunlar” şeklinde konuştu.
Yorumcuların dikkatine… • İmlası çok bozuk, • Büyük harfle yazılan, • Habere değil yorumculara yönelik, • Diğer kişilere hakaret niteliği taşıyan, • Argo, küfür ve ırkçı ifadeler içeren, • Bir iki kelimelik, konuyu zenginleştirmeyen, yorumlar KESİNLİKLE YAYIMLANMAYACAKTIR. |
Bunlar da ilginizi çekebilir...